23 Ocak 2021 Cumartesi

Nasıl Yazar Oldular? (51)

 Yazmak, yazar olmak, ucu çocukluğa kadar gidip dayanan, hiç bitmeyen, ömür boyu çaba gerektiren bir uğraş. Yazarların yazmak ve yazar olmakla ilgili içlerinde uyanan en erken hatıradan, ilk ürünlere, yayımlanmış eserlere ve geleceğe uzanan yolculuklarını onların ağzından dinlemek, sizi de bu serüvene dahil etmek istedim. Buyurun.



                                              Ursula’nın ejderhaları

15 yıl kadar önce psikolog arkadaşım Nurhayat Kemerli, çocuk kitabı yazmamı önermişti. Uzun süre harekete geçemesem de bu harika fikir zihnimde yer etti.

Çocuklara yazmaya başlamam, 2014 yılında Sinetopya Sinema Derneğinin senaryo atölyesine katılmamla oldu. Eğitmenimiz Fatin Kanat, kısa film senaryosu yazmamızı istedi. Beni etkileyen birkaç sahneyi kâğıda döküverdim. Fatin “Bu senaryo çekilebilir” deyince pek sevindim. Öyküsünü yazasım geldi, böylece ilk deneme ortaya çıktı. O hevesle pek çok yayınevine gönderdim, kimi hiç cevap vermedi, kimi reddetti. Bugünden bakınca pek amatörce bir öykü olduğunu fark edebiliyorum. O zamanki iyimserliğim, üzülsem de yılmamaya karar verişim ve arkadaşlarımın desteği yola devam etmemi sağladı.

İkinci deneme birbirine bağlı üç öyküydü. Yine iyi görünmüştü bana. İlkini gönderdiğim psikolog arkadaşım Ernur Uyumsal, ilk öykünün disleksi üzerine olduğunu söyleyince araştırma yapıp üçledim. Yine heyecanla gönder, reddedilsin. Şimdi fark ediyorum, üzerine düşünerek, kaygıyla yazdığım için hiç de akıcı değiller.

Yayımlanan kitabım sonraki çabamdı. Bu kez içime sinmişti, sorularımı sorup itirazlarımı yaşamış, hayallerimi canlandırmıştım. Beyaz ejderham benimleydi, uçuşlarımız sıklaşmıştı. Çocuk benliğimin yanına yetişkin benliğimi de katmış, editör gözümü kendime çevirmeye başlamıştım. Çevremdeki çocuklar ve arkadaşlarım heyecanla desteklediler, fikirleriyle metnin gelişmesini sağladılar. Bu kez aldığım ret cevapları ve suskunluklar canımı epeyce sıktı.

Kitaplarını çok severek okuduğum Gergedan Yayınları sadece çeviri kitaplar yayımlıyordu. “Bir şansımı deneyeyim” diyerek gönderdim. Tam o sırada Türkiyeli yazarlarla da çalışmaya karar vermişler. Kısa sürede gelen olumlu yanıtla uçtum havalara! Yayınevi kurucusu Şehnur Helvacılar’ın dürüst ve samimi tavrını pek sevdim ve anlaştık. Ardından çizer arayışı, önce denk gelemeyişler, sonra Özlem Arslanoğlu Sağol’un hayalimin ötesindeki ilk çizimine kavuşmam. Özlem’le heyecanımızın uyuşması, editörüm Şehnaz Helvacılar’ın neşesi, yayınevi ekibinin büyük desteğiyle coşkulu süreç sevinçle sonuçlandı. 2018 Haziran’ında ilk kitabım “Kim Bu Konuşan?” yayımlandı.

Çocuklardan ve yetişkinlerden gelen yorumlar coşkumu katladı. İlkinin devamı, aynı zamanda bağımsız olarak okunabilecek ikinci öyküm ortaya çıktı ve Gergedan Yayınları yine “Tamam” dedi. Çizimlerin bitmesini merakla bekliyorum şu sıralar. “Öykü Kahramanları Ülkesi’nde” 2021’in ilk aylarında yayımlanacak.

Yazarlık maceramın satır başları böyle. “Nasıl yazar oldum?” sorusunun cevabı bu kadar değil elbet. Çocukluk-gençlik döneminde günlük tutarak başlayan maceram, deneme-öykü yazmaya çalışarak, arkadaşlarla dergi çıkararak, kitaplara dair yazarak sürdü.

Kitaplar, özellikle çocuk kitapları benim için su gibi vazgeçilmez. Her alandan okuduklarım, fantastik edebiyatı sevmem kalemimde etkili oldu. Yeğenim başta olmak üzere çocuklar, Ursula K. LeGuin’in ejderhaları, Christine Nöstlinger’in korsanları bana ilham oldu, hayallerimi canlandırdılar.

Çocuklara öyküler yazmaya devam ediyorum.

                                                                                              Gaye Dinçel 

*Bu yazı ilk kez 6 Aralık 2020 tarihinde Parşömen Sanal Fanzin'de yayımlanmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder