Bilmek isteyen yola çıkar.
Çocuğunuz size canınızı sıkan bir şey söylediğinde ne yaptığınıza dikkat edin: düzeltmek, nasihat vermek, tavsiyede bulunmak ya da yanıldığını ispatlamak.
Bunlar yaygın alışkanlıklardır. Bazen çocuğunuz sizden tavsiye veya teselli ister ancak çocuklar (ve her insan) her şeyden önce onları anlamanızı ister. Önce onların duygularını işitin ve bu duyguların ardındaki ihtiyaçları sezin.
Haftanın mindful alıştırması:
Çocuklar siz ne öğrettiyseniz odur.
Ben ne düşünüyorum? Nelere dikkat edeceğim?
Şiddetsiz İletişimin ilk adımı gözlem yapmak. Gözlem yapmanın tarifi ve buna dair alıştırmalar yorum, varsayım katmadan, akıl vermeden, çağrışımların sizde uyandırdığı hikâyeleri anlatmadan, paralel konuşma yapmadan yalnızca dinleme odaklıdır. Bu sayede zihin her zamanki eylemliliğine girmeyecek, bu defa farklı bir yol aranacaktır.
Çocuk üzgün ya da canı sıkkın bir vaziyette yanımıza geldiğinde bunu çözmek istemek, neredeyse nefes almak kadar düşünmeden yapılan bir davranış bana kalırsa. Gerçekten müdahale gerektiren bir şeyse çözümlemek, onun abarttığına inandığımız bir şeyse de bakış açısını değiştirmek istiyoruz. Çünkü biz yaşadık, biliyoruz bunun yol açtığı zorlukları. O yüzden biz hangi beceriyi geliştirsin istiyorsak, o konularda akıl veriyoruz çoğu zaman. Kolay morali bozulan, hevesi kaçan biriysek şayet, istiyoruz ki, bir küçük olay, beyaz sayfaya düşmüş minicik bir mürekkep damlasını alıp tüm sayfaya yaymasın. Biz mahcup ve utangaçsak istiyoruz ki girişken olsun, kolay arkadaş edinsin, hakkını savunsun. Oysa çocuklar, tam da haftanın mindful alıştırmasında dendiği üzere, biz ne öğrettiysek odur. Yani çocukta değişmesini arzu ettiğimiz ne varsa, önce kendimize bakacağız, biz değişeceğiz, eski, bildik kalıplarımızı yıkacağız, o bize baka baka öğrenecek, değişecek, gelişecek, tıpkı o çok övündüğümüz alışkanlıkları edindirdiğimiz zamanlarda olduğu gibi. Bizdeki iyi örnekler; kitap okumak, diş fırçalamak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, kurallara uymak, sınır bilmek, sorumluluk sahibi olmak diyelim. Bunların nasıl bizden geldiğini biliyorsak, zayıf olarak nitelediğimiz yanların da bizden geldiğini bilecek, çocukların nasihatle değil, bakarak, kopyalayarak öğrendiğini unutmayacağız.
Çocuğu hayal kırıklığına uğratan bir konu var örneğin, bizim de canımızı sıkıyor üstelik, onunla anafora kapılmak yerine, "Bu seni hayal kırıklığına uğrattı sanırım, bugünün böyle geçmesini ummuyordun," demek ve dinlemek kafi. Onu hayal kırıklığına uğratan, karşılanmayan ihtiyacın ne olduğunu keşfetmek çok da zor değil aslında. Çoğu zaman tutulmayan sözler, karşılanmayan güven, oyun, eğlence ihtiyaçları çocukları tetikliyor; yapılanın adil olmadığına dair duydukları köklü inançlar... Burada hiçbir şeyi çözmeye çalışmadan, dikkatini küçük bir bebekmiş gibi daha eğlenceli olana çekmeden, tamam hadi geçti diyerek teselli etmeden duygularını ifade etmelerini sabırla beklemek, belki en sonunda bunu şimdi nasıl telafi edebileceğimizi konuşmak yerinde olabilir. Çoğu zaman gerçekte onları rahatsız eden meseleyi netleştirdiklerinde, o duygu sarmalından, kaostan kurtularak bir çözüm önerisi sunabiliyorlar.
Ezcümle sabırlı olması gereken biz yetişkinleriz. Dikkatimiz dağılmadan, çözüm bulma hevesine kapılmadan, her bir olayı bir düşünme-dönüşüm fırsatı olarak görmeden dinlemek ve doğru dinlediğimizi duyurmak altın kural bu. Bu haftanın nasihatinden cebime koyduğum tam olarak bu. Umarım siz de içinden işe yarar bir şeyler çıkarmışsınızdır.
Ara vermeden sonuna kadar okudum ve hayallere daldım. Tebrikler; emeğinize sağlık.
YanıtlaSilYazının içeriğinin ilginize çekmesine sevindim. Teşekkür ederim. Konu ilginizi çektiyse eski günlüklere de bir göz atabilirsiniz.
Sil