31 Ağustos 2021 Salı

Sen bu satırları okuduğunda...

 Kitap yazma ayını bitirirken gelecekteki ben'e yazdığım mektubumdur: 

Sevgili Tuğba, 

Sana bu mektubu bir pazar sabahı Çanakkale'de 18 Mart'taki evin balkonundan yazıyorum. Bu satırları yeniden okuduğumda, hangi evde olacağımı bilmediğim için yer belirttim. Bu eve düşkünlüğümü bilirsin, balkonunu ne kadar çok sevdiğimi, denizi izlemeye olan düşkünlüğümü, küçücük alanda misafir ağırlamaya çalıştığımı, çiçek yetiştirdiğimi... Yaz aylarında balkon çok güneş alıyor biliyorsun. Bahar aylarında salkım salkım açan çiçekler ağustos sonunda diriliğini, canlılığını yitiriyor, kuruyor. Aşağıdan, yok yok, yukarılardan bir kadın, yaşlı muhtemelen bağıra bağıra konuşuyor. Telefonda muhtemelen. Ona karşılık veren yok. Pazar sabahına karışan bu sesten rahatsızlık duyuyorum. Satırlarımın arasına karışıyor, düşüncelerime sızıyor. Yerimden kalkmak ve "Sessiz olun!" diye bağırmak istiyorum. Yapmıyorum elbette. Sen ve ben hangi konularda tuttuk kendimizi? Tutuyoruz, tutacağız, bilmiyorum. Neden takıldım bu sese bilmiyorum. Oysa bu bir teşekkür mektubu. Kendimi şefkatle sarıp sarmalama mektubu. Dış koşullar önemli demek ki benim için, huzur önemli, sessizlik önemli. 

Her koşulda yazmayı sürdürdük sen ve ben. Şimdi bu satırları yazan ben, geçmişe ve geleceğe uzanan sen, ikimiz bir "ben" ediyoruz. Ve ben, bu ben'e, benliğe teşekkür etmek istiyorum. Önce şu anda, bu sesten çok rahatsız olduğum halde yazmaya devam ettiğim için teşekkür ediyorum. Sabırla, merakla her gün yazıya oturduğum için teşekkür ediyorum. Günlük işleri erteleyip yazmayı önemsediğim için teşekkür ediyorum. Yazmaya değer verdiğim için, geliştirmek için çabaladığım, okuduğum, dinlediğim, denediğim, öğrendiğim, ciddiye aldığım, ürünlerimi paylaşma cesareti gösterdiğim için teşekkür ediyorum. İlk adımla şu an arasındaki fark için, bu adımdan sonra gelecek adımlar için, yazma motivasyonum, yazdığım, yazacağım kitaplar için teşekkür ediyorum. Yazma hayallerim için, kendime inandığım için, ummadan sürdürdüğüm, tabiri caizsa ummaktan vazgeçtiğim için, ummaktan vazgeçip çalıştığım için, yazmak denilen büyük ödüle sahip olduğum için teşekkür ediyorum. Okumaktan zevk aldığım için, oburluktan vazgeçip kimi kitapları bir öğrenci gibi yeniden okuduğum için, yazarın yazma deneyimini omzunun üzerinden izler gibi yapıtına yaklaştığım, bu emeği harcadığım, harcayacağım  için teşekkür ediyorum. Okuduğum her kitapla, yazdığım her satırla ilerleme kaydettiğim için, maymun iştahlı olmadığım için, istikrarım için, yazmanın da bir mevsimi olduğunu kabullendiğim için, ilhama, yazar tıkanıklığına inanmadığım için, bu tür durumlarda "okuma ve not alma" zamanının geldiğini bildiğim için, dolma ve boşalma zamanları olduğunu idrak ettiğim için teşekkür ediyorum. Çöp yazma hakkım olduğunu kabul ettiğim için teşekkür ediyorum. Bu birikenlerin içinden işlemeye değer olanı seçmenin de yazmak eylemine dahil olduğunu sevecenlikle kabul ettiğim, "yeniden yazma" denilen görevi üstlendiğim için, bir metni A noktasından B noktasına getirmekten, içini işlemekten, cümleleri parlatmaktan, metaforlar eklemekten zevk aldığım, yazdığım cümlelere kıyabildiğim için, hep aynı yerden bakmadığım için, yazılarımı arkadaşlarıma emanet edebildiğim için teşekkür ediyorum. Yaz ve yazı yorgunu iken, tek kelime yazmak istemezken bu mektupla kendimi ayağa kaldırdığım için teşekkür ediyorum. Hayattan yazmak için aldığım zamanların da kendimi tanımaya, anlamaya yönelik olduğunu bildiğim için teşekkür ediyorum. Bütün bunlar ve dahası için kendime teşekkür ediyorum. Bu zamana kadar kırılmadan, dökülmeden yaşadığım, iyi arkadaşlara sahip olduğum, bulunduğum andan, yerden keyif almayı, kendimle yetinmeyi bildiğim için teşekkür ediyorum.  Birlikte alacağım yol var daha, hem de çok. Bizi taşıyan kabuğa, bedene daha iyi bakmaya karar verdiğim için teşekkür ediyorum. İyi ki varız, bir bütünüz, sen ve ben... 

                                                                                                                         Sevgilerimle. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder