Ayın bitmesine sayılı saatler kala eski taslakları gözden geçiriyorum. Neredeyse bitmiş, üzerinde ufak tefek düzeltmeler yaparak yayımlanmaya hazır hâle getirilecek birkaç yazı bulurum umuduyla. Bitmiş kimi öykülerin ilk nüvelerine, listelere rastlıyorum. Birkaç öykü irdeleme yazısı var, yol alması gerek daha, bitmeden paylaşmaya kıyamıyorum. Yeni, yeni boş sayfalar açıyorum önüme. Hızlı hızlı şu anda ne yaptığımı yazıyorum işte.
Bir blog yazısı fikri bulmak bir öykü fikri bulmaya benziyor kimi yönlerden. Şu anda yazılan blog yazısı bu anın birebir anlatımı iken gerçek hayattan çekilen öykü böyle sası, yaşanan ânın anlatımından ibaret kalmamalı. "Gerçek hayattan bir öykü fikri nasıl çekilir, nasıl yazılır?" sorusuna güzel bir yanıtı var Ursula K Le Guin'in.
Alıntı Zihinde Bir Dalga kitabından. Baştan sona henüz okumadığım ama hangi sayfasını açsam, hoşuma giden, etkilendiğim düşüncelerden oluşan tam bir başucu kitabı.
"Fikirlerin geldiği yer, deneyimdir. Ama öykü olup bitenin aynası değildir. Kurmaca hayal gücü tarafından tecrübe edilmiş, dönüştürülmüş, başkalaşıma uğratılmış deneyimdir. Hakikat olguyu içerir ama zamanda ve uzamda onunla sınırlı değildir. Sanattaki hakikat, taklit değil reenkarnasyondur."
Şu sıra beynim tamamen boşalmış gibi, yeni öykü fikirlerine kapalı. Bir hakikate, olguya bakmaktan uzak. Beni yazı masasına çağıran kendi kişisel deneyimlerim değil çoğunlukla. Bir başka yazarın zihninden süzülen reenkarnasyonlara bakarak yazıyorum. Arkasındaki hakikati, olguyu hiç bilmeden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder