Evcil hayvan beslemenin çocuklar üzerinde onlarca olumlu etkisi var. Kimi kaygı bozukluğu yaşayan çocuklarda terapötük amaçlı kullanılmasına şaşırmamak gerek. Evcil hayvanlar çocuğa arkadaş olur, yalnızlığını azaltır, yeri gelir sırdaşı, en yakın oyun arkadaşı olur, bakımını üstlenmek sorumluluk duygusunu arttırır, geçiş dönemlerini kolaylaştırır. Saymakla bitmez...
Bununla beraber kediyi, köpeği onun iradesi dışında eve getirmenin, onu doğal ortamından koparmanın ve dört duvar arasına hapsetmenin, her türlü ihtiyacı için bize bağımlı kılmanın da vicdani bir yanı, epey sorumluluğu, maddi manevi külfeti var. Velhasıl kolay alınacak bir karar değil.
Deniz'e yeni eve taşındığımızda kedi alma sözüm vardı. Siz kediyi sahiplenmezsiniz o sizi bulur misali, henüz eski evdeyken bir nisan gecesi tanıştık Sani'mizle. Eski evimizde dışarı çıkma şansı yoktu. Dört duvar arasında, gündüzleri yalnız kalır, akşam oldu mu yolumuzu gözler dururdu. Hayvanları eve alıp onları hareketli doğalarından ayırmanın içe sinen bir yanı yok neticede. Tüylü dostlarımız için en güzeli hem evin konforu hem de dışarıda koşturup oynayabilme özgürlüğünü sunabilmek sanırım. Bir kedi alma işini yeni eve bırakmanın en temel sebebi de buydu aslında. Evden bahçeye ulaşması, biz evdeyken koşturup oynaması, içeri girmesi, mamasını yemesi, uyuması, bizimle oynaması...
İyi haber bu düzeni tutturduk. Biz Sani'ye, o bize alıştı. Bir çocuğu kreşe alıştırmak gibi yavaş yavaş önce yanımızda çıkardık. Sonra kapı pencere açıkken evden kaçmalar başladı. Dışarı çıkıp peşine koşmalar yerini güvene bıraktı. Sabah rutinimiz şu hale dönüştü. Sabah uyan. Kahvaltı hazırlarken Sani'ye süt koy. Balkon kapısını aç. Kahvaltı hazırla, Deniz'i uğurla, işe hazırlan. İşe gelmek için çıkmam gereken saatte birkaç kez bulamadığım için kaygılandığım, ne yapacağımı düşündüğüm oldu ama her defasında onu bulmayı başardım. Şimdi dışarı çıkıp aramam bile gerekmiyor. Birkaç kez sesleniyorum. Mama kutusunu sallıyorum. Balkon pencerelerini kapatırken çıkan sürtünme sesini takriben bir yerden çıkıp geliyor. Özellikle son günlerde çok doğrudan gözlemlediğim bir şeye dönüştü, bu. İç saati var sanki, evden çıkacağımızı ya da gece içeri girme saatinin geldiğini anlıyor, biliyor ve geri dönüyor. Hayvanların zekası yabana atılır türden değil. Bu konuda Netflix'te yayımlanan Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı belgeseline göz atmayı unutmayın. İyi hssettirme garantili, pek çok türden evcil hayvan ve sahipleri arasındaki bağa odaklanan bir yapım. Korkuları, kaygıları bir kenara bırakıp düzenin değişmesini göze alıp çocuklarla evcil hayvanları bir araya getirmenin yollarını bulmak da fayda var. Kaybedenin olmadığı keyifli bir dünya burası.
Tavşanlarımız var, haftaya balıklarımız olacak.. Defalarca sokak kedisi buldu beni de, hayır diyemedim. Ama asıl aşkım köpekti. 14 sene dostluk etti sonra göçtü can dostum, bir daha da alamadım, bu sene 17 sene olacak... hala elim gitmiyor o işe..
YanıtlaSilEvcil hayvan edinmenin en zor kısmı vedalaşma kısmı galiba :( Günün birinde hayır diyemeyeceğiniz bir köpekle de tanışırsınız kim bilir...
Sil