Toplumsal, yakıcı meseleler yazar için ateşten gömlek.
Çoğu zaman aradaki nesnel mesafeyi koruyamadıklarını, metnin için gazete kupürlerine yaraşır türden bilgiler yerleştirdiklerini, dilin olgunluğuna (aksi durumlarda çok elbette) rağmen anlatımcı tutumdan kurtulamadıklarını görüyorum.
Yaşananlara itiraz edeceğiz elbette, göreceğiz, isyan da edeceğiz ama açıklayıcı notlar yazarak değil. Bizi son etkileyen toplumsal olayın acısının gölgesinde yazarak değil.
Bu tür metinlerin belli bir yaşın üstündeki solcu teyze ve amcalar tarafından beğenileceği, alkışlanacağı kesin. Ama siyasi ve toplumsal yaraları birbirimize şikâyet edip türbine el sallamadan edebiyat yapmak mümkün. İnsana çok daha evrensel bir yerden bakmak mümkün.
*
Bugün okuldaki "Yaratıcı Yazarlık Kulübü"ne giremeyen, öğretmeni tarafından hevesi kaçırılmış, annesinden kendisine yaratıcı yazarlık atölyesi bulmasını isteyen bir çocukla tanışacağım. Hayatın hayalini kurduklarımızı kendiliğinden önümüze çıkarmasında umutlu bir yan var. Heyecanlı ve meraktayım. Kafamda kimi fikirler olsa da doğaçlama gelişecek çoğunlukla. Çocukları (çünkü bir de arkadaş buldu yanına) gözlemleyip gereğinde sönümlenen ilgilerini de gözeterek yürütmem gerektiğinin farkındayım. Temennim, keyifli bir deneyim olmasından yana. Yoksa onlara yazma tekniği öğretecek değilim. Olsa olsa heves bulaştırmak, iyi kitaplardan zevk almalarını sağlamak... Biraz da elimize kalem alıp çalakalem yazmak, bir teknik olmaksızın yazmak, yazarak saçmalamak.... Yazmaya cüret etmek beraberce. Başka gözeteceğimiz şeyler de olacak elbette. Örneğin başkalarının metinlerini olgunca dinleme, içindeki iyi şeyleri bulma, gösterme, daha iyiye birlikte varma nezaketini gösterme kültürü oluşturmak. Duygular hakkında, metnin duyurduğu duygular, sezgiler, düşünceler hakkında konuşmak. Ne de olsa edebiyat, insana, onun duygularına, düşüncelerine, hayatı kavrayışına bakma sanatı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder