Şili, yeryüzündeki
depremlerin % 81’inin gerçekleştiği Pasifik Ateş Çemberi içinde yer alan,
doğuda And Dağları ile batıda Büyük Okyanus arasına sıkışmış, ince, uzun bir şerite
yerleşmiş, sık sık sallanan bir ülke, tıpkı Türkiye gibi.
İki ülkenin benzerliği
sismik hareketlerle sınırlı değil. 1960’lı ve 70’li yıllarda siyasî
kutuplaşmanın ve karmaşanın yoğun yaşanması,
Salvador Allende’nin kurduğu sol hükümetin 1973 askeri darbesiyle devrilmesi
ve ardından yaşanan insan hakları ihlalleri, bize fazlasıyla aşina. Resmi
rakamlara göre dikta rejimi döneminde 40 bini aşkın kişi, insan hakları
ihlaline uğradı. Üç binden fazla ölü ve kayıptan sorumlu olan Augusto
Pinochet’nin sağ askeri diktatörlüğü onlarca yıl sürdü. Şili, 1988 yılında
yapılan referandumun ardından 1990 yılında sivilleşebildi. Şilili sanatçılar,
yazarlar yapıtlarında askeri darbeye, dikta rejimi sırasında yaşanan hak
ihlallerine, kayıplara, ölümlere sıklıkla değindi. Çağdaş Şili Edebiyatı’nın en
önemli temsilcilerinden Alejandro Zambra da bu yazarlardan birisidir.
Askeri darbeden birkaç
yıl sonra dünyaya gelen Zambra, hemen her yapıtında diktatörlük dönemini konu
eder. Kahramanları çoğunlukla yazma eylemiyle yakından ilgili, ya yazar ya da
edebiyat öğrenimi görmüş kimselerdir. Çocuklukları sessizliğin ve korkunun
hâkim olduğu Pinochet döneminde geçmiştir. Büyükler ölürken, öldürürken ya da
korkuyla sus pus otururken onlara düşen bir kenarda oturup resim yapmak, okula
gidip okuma yazma öğrenmek, oyun oynamaktır. Çocuklukları süresince adını
koyamadıkları hüzünlere, derin acılara, suspus olma hâline tanıklık
etmişlerdir. Aileler arasındaki kutuplaşma onlara sirayet etmez. Kurbanların ve
apolitik ailelerin çocukları arkadaştır ama büyükleri birbiriyle arkadaşlık etmekten,
birbirine güvenmekten alıkoyan siyasî koşullar mevcuttur ve bireyleri derinden
etkileyen, onlar arasında keskin yarıklara yol açan fay hatları gibi hareket
etmektedir. Bu sebeple sevilen romanlarından biri olan “Eve Dönmenin
Yolları”nda depremi anlatının merkezine oturtarak onu gerçekte yaşanan bir
felaket olmanın yanı sıra toplumsal yarılmanın metaforu olarak kullanması
şaşırtıcı değildir.
“Yardımcı Roller” adlı
ilk bölüm, 5 Mart 1985 Santiago depreminde dokuz yaşlarında olan anlatıcının
deprem gecesini hatırlamasıyla açılır. Bir duvarı, bir sıra çalılığı paylaştığı
halde ülkenin geneline hâkim korku ve kuşku atmosferi nedeniyle birbirlerine
yabancılaşan komşuların sokağa fırladığı o gece, anlatıcı, bekâr komşusu
Raul’ün yeğeni Claudia ile tanışır. Claudia ile anlatıcının yolları bir süre
sonra yeniden kesişir. Claudia birlikte yaşamadığı dayısını takip etmekle
görevlendirdiği anlatıcı ile düzenli buluşarak rapor alır. Bölümün adının
“Yardımcı Roller” olması sebepsiz değildir. Çünkü anlatıcı, Raul’ü neden
izlediğini bilmez. İçten içe sezdiklerini ancak büyüyüp yetişkin olduğunda
anlamlandırmakta, hafıza yoluyla açığa çıkardıkları üzerinden hem kişisel
geçmişine hem de toplumsal geçmişe bakarak susmuş yetişkinler ile susturulmuş
olanlar arasındaki farkı kavramaktadır. Onun, yazılmakta olan bir romanın
kahramanı olduğunu ancak ikinci bölüme geçtiğimizde anlarız.
“Eve Dönmenin Yolları”,
yazılmakta olan roman ve onu yazan yazarın yazma, yaratma eylemi üzerine
düşünceleri, yazım esnasında yaşadıklarıyla akıp gider. Böylece romanın
içindeki romanın içinde anlatılanlar, geriye dönecek evi kalmayanların
hikâyeleri, daha da vurucu bir hâl kazanır. Yazılmakta olan romanın taslağı,
iyi olduğuna inandığımız hafızayı, güvenli bildiğimiz evlerimizi, üzerine
sağlamca bastığımız zannettiğimiz zemini tartışmaya açar. Ve bize şu
unutulmayacak cümleleri armağan eder:
“Eğer çıkarılması gereken
bir ders varsa onu çıkaramadık. Şimdi düşünüyorum da zemine duyulan güveni
kaybetmek iyi bir şey, her şeyin bir anda tepetaklak olabileceğini bilmek şart.
Ama biz bütün olan bitenin ardından öylece her zamanki hayatımıza geri döndük.”
Düşünme sırası şimdi
bizde. Her şeyin tepetaklak olduğu, hâlâ her anlamda sarsıldığımız bu günleri
nasıl atlatacağız? İleride neyi farklı yapacağız?
Eve Dönmenin Yolları
Alejandro Zambra
Roman
Notos Kitap
Çeviri Çiğdem Öztürk
* Bu yazı TDBD'nin (TDB Dergi) 201. sayısında (Mart 2023) yayımlandı.
Zambra'nın tarzını beğeniyorum...
YanıtlaSilzemine duyulan güven duygusunun zedelenmesi her şeye farklı gözlerle bakabilme yetimizi geliştirebilmeli, dilerim öyle olur...
Ah! Bir daha bu kadar tepetaklak olmayacağımız günlerin yakın olmasını, herkesin, özellikle de yetkililerin ders aldığını umuyorum..
SilNe zor zamanlar, zor zamanları anlatmak da daha başka bir yetenek olsa gerek... Okusam çok şey katacağına eminim, o yüzden not aldım <3
YanıtlaSilDoğrudan yıkıcı bir depremin altında kalanların hikâyesi değil. Yazıda da değindiğim gibi apolitik bir ailenin çocuğunun yazarak geçmişi hatırlaması, yeniden inşa edip anlama çabası daha çok. Umarım seversin ve okuduğuna değdiğini düşünürsün. :)
YanıtlaSil