www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür.
*
En az bilen genellikle en çok
tahmin eder.
-Thomas Fuller, M.D.
17. Gün: Şiddetsiz İletişimin İlk Bileşeni Gözlem
Beş yaşındaki çocuğunuz boya
kalemleriyle duvarınıza bir şeyler çizdi ve siz "Bana kızgın olduğu için
hayatımı zorlaştırmaya çalışıyor" diye düşünüyorsunuz. Ya da kocanız bu
hafta üçüncü kez eve kararlaştırdığından daha geç geliyor ve siz de "Duygularımı
hiç önemsemiyor" diye düşünüyorsunuz.
Tanıdık geliyor mu? İnsanlar
genellikle bir şeyin neden olduğuna, diğer kişiyle konuşmadan önce karar verir.
Bu örneklerdeki "nedenler", "Bana kızgın olduğu için hayatımı
zorlaştırmaya çalışıyor" ve "Duygularımı hiç önemsemiyor" idi.
Bu durumlarda bildiğiniz tek
gerçek, duvarda pastel boya ile çizilmiş resimler olduğu (duvara resim çizen
çocuğu görseydiniz, sanatçıyı da tespit edebilirdiniz) ve kocanızın bu hafta üç
kez eve hatırladığınızdan daha geç geldiğidir. Şiddetsiz İletişim'de buna
gözlem denir: gördüğünüz veya duyduğunuz şeylerin gerçekleri. Bunu, kendi
yargılarınızı veya neden böyle olduğunu düşündüğünüzü eklemeden, olanların
anlık bir görüntüsü veya söylenenlerin bir kaydı olarak düşünün.
Gözlem yaptığınızda, karşınızdaki
kişiyle daha derin bir bağ kurma olasılığını ortaya çıkarırsınız. Eve
geldiğinde kocanıza şöyle diyebilirsiniz: "Biliyor musun, bu hafta eve
üçüncü kez altıdan sonra geliyorsun ve kafam karışmış ve sinirlenmiş
hissediyorum çünkü bu gece beş buçukta evde olacağını kabul ettiğini
sanıyordum. Senin anladığın da bu muydu?"
Her durumda olduğu gibi,
konuşmaya yaklaşabileceğiniz pek çok yol vardır. Mesele şu ki, bir şeyin neden
olduğuna dair önceden belirlenmiş bir fikir olmadan konuyu açarsanız, diğer
kişiyle bağlantı kurmak ve ihtiyaçlarınızı karşılamak için daha büyük fırsatlara
sahip olursunuz.
Bugün tam olarak ne söylendiğini
veya yapıldığını fark etmek için bir taahhütte bulunun ve olayların neden
gerçekleştiğine dair varsayımlarda bulunmaktan kaçının.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder