Doğan
Kardeş dergisine bir şiirimi gönderdim: “Ne güzeldir şu
dersler, bize bilgi verirler / Türkçe en önemlisi öğretir bize
dilimizi” diye ilerleyen hece ölçüsü ile yazılmış bir
şiirdi. Bu şiir Doğan Kardeş dergisinde yayımlandı; köşenin
adını tam hatırlamıyorum ama Okurlardan Gelenler gibi bir şeydi.
Tek bir vesikalığım vardı, ilkokula başlarken çekilmiş
vesikalığım, onu koymuşlar, altında da şiirim. O süreçte
benim için çok önemli bir şey oldu, babam bir hafta sonu “Gel
bakalım, seni İstanbul'a götürüyorum.” dedi. O yolculuk
hayatımı değiştiren yolculuklardan biridir. Bunu yaptığı için
babamı bir kez daha rahmetle anıyorum. Ankara'dan trene bindik.
İstanbul'a geldik. Haydarpaşa'da indik. Vapurla karşıya geçtik.
Ver elini Cağaloğlu. Sonra Doğan Kardeş'in çıkarıldığı yere
gittik. Babam orada bir beyefendiyle konuştu. Kimdi o beyefendi
bilmiyorum ama beyaz saçları dökük, babacan biri var gözümün
önünde. Yanıma geldi “Aferin” deyip başımı okşadı. Sonra
döndü, o anda odada çalışmakta olan iki üç kişiye
“Arkadaşlar, Ankara'dan yazar arkadaşımız gelmiş.” dedi.
Benim hayatımı gerçekten değiştiren cümlelerden biridir. Bir
anda herkes döndü selam verdi, “Merhaba evladım,” deyip
yanağımı okşadılar filan. Birden şöyle bir şey hissettim; ben
bir yazarım. O çocuksu sevgi ihtiyacının çok farklı bir şekilde
giderildiği bir an yaşadım orada. Sonra matbaaya indirdi bizi.
Derginin daha piyasaya verilmemiş sayısını aldı ve bana verdi. O
noktada “Tamam, benim hayatım bu!” dedim.
Yekta Kopan
kaynak: Özgür Edebiyat Eylül-Ekim 2012 sayı no:35
Söyleşinin tamamına ulaşmak için aşağıdaki linki tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder