Ronald
Aronson'un yazdığı Camus Sartre bir dostluk ve bitmeyen
çekişmenin hikâyesi'nden okuma notlarımı paylaşmaya
devam ediyorum.
İşgal,
direniş, özgürlük
Camus ve
Sartre'ın işgal ve direniş günlerindeki ilişkilerine bakmadan
önce her ikisinin bu dönem öncesinde neler yaptığına, hangi
yollardan yürüyerek bir araya geldiğine bakmak gerekmektedir.
Camus, henüz
Cezayir'de iken 1935'te Komünist Parti'ye üye olur. Avangard ve
siyasî oyunlar sahnelemiş bir Cezayir tiyatro kumpanyasının
organizatörü olarak tanınmaktadır. Daha sonra Yabancı'nın
yayımlanmasında kendisine yardımcı olacak ve onu Direniş
hareketine dahil edecek editör Pascal Pia'nın altında gazeteciliği
öğrenmiştir. 2. D.S.'ının başında Camus, Pia'nın tek
yardımcısıdır. Çok geçmeden Le Soir repuclicain'in
editörü olur. Gazete 1940 yılının Ocak ayında yasaklanınca
Pia, Paris Soir'da çalışmak üzere Paris'e gider. Pia,
Camus'nün ilk iki kitabı Yabancı ve Sisyphos Söylem'inin
Gallimard Yayınevi'nden yayımlanmasına yardımcı olur. O dönemde
Fransız yayıncılar, yasaklanmış bir Yahudi yazar olarak Otto
Listesinde yer alan Kafka'nın eserlerini, hatta diğer
yazarların Kafka hakkındaki tartışmalarını basmama kararı
almıştır. Camus, Cezayir ya da İsviçre'de kitabı sansürsüz
yayımlatabilme imkânına sahiptir. Ancak kitap Paris'te sansürden
geçer, Sisyphos Söylem'inden Kafka ile ilgili
bölümün çıkartılmasına izin verir ve Gallimard'dan yayımlanır.
Camus için
siyaset ne denli doğalsa, Sartre için de bir o kadar yabancı bir
dünyadır. Sartre, her şeyden önce entelektüel konulara ilgi
duyar. Berlin'deki Fransız Enstitüsü'nde Husserl üzerine tez
hazırlayan Raymond Aron, Paris'e geldiğinde Montparnesse'daki Bec
de Gaz'da bir akşam geçirirler. Masaya kayısı kokteylleri
geldiğinde Aron bardağı işaret ederek, “Görüyorsun ya
dostum, eğer fenomenolojist isen bu kokteyl üzerine konuşabilir ve
bunun üzerinden felsefe yapabilirsin!” der. Bu, Sartre'ın
yıllardır aradığı şeydir: Nesneleri aynen gördüğü ve
hissettiği biçimiyle tanımlamak ve bu süreç üzerinden felsefe
yapmak. Bir çok iyi Alman entelektüelin ülkeden kaçtığı
dönemde (1933-34) Sartre, Nazi Almanya'sına giderek Yahudi
Hussler'ı, Freiburg Üniversitesi'nin Nazi rektörü Heidegger'i
okur. Savaş ilan edilir, seferberlik, 1939-40 yıllarında Phony
Savaşı'nda askerlik, Fransa'nın düşüşü... Sartre savaş
tutuklusudur. Mart 1941'de kamptan salınır, Paris'e döner.
Öğretmenler için zorunlu olan ve kişinin Yahudi veya Farmason
olmadığını beyan etmesi gereken belgeyi imzalamayı reddeder,
ancak eğitim müfettişi gizli bir Direnişçidir. Lycee
Pasteur'daki işine geri döner. Sartre Sosyalizm ve Özgürlük adlı
bir direniş grubu kurmaya karar verir. Sartre-Beauvoir ailesinin
üyeleri, eski ve yeni öğrencileriyle birlikte Alman karşıtı el
ilanları basar ve dağıtırlar. Ancak grup siyasî açıdan
deneyimli değildir, pek çok tecrübeli aktivist henüz Almanlara
ve Vichy hükümetine karşı örgütlenmeye başlamamıştır, grup
dağılır. Bu dönemde Sartre, yazın alanında çok üretkendir.
“Yazar bir direnişçi değil, direnmiş bir yazar” olarak
Varoluş ve Hiçlik, Sinekler, Çıkış Yok
oyunlarını yazar, Akıl Çağı romanının son
düzeltmelerini yapar, romanın devamı olan Huzursuz Uyku'yu
yazar.
Camus ve
Sartre'ın Sinekler oyununun açılışında tanışmalarından
bir gün sonra yaklaşık bir mil ötede bir Alman subayı öldürülür.
Direniş eylemlerinin arttığı ve etkinleştiği günler
yaşanmaktadır. Sartre ve Camus'nün ilişkisi biçim değiştirir,
birden çok siyasî savaşın savunucusu Camus, çırağı Sartre'a
önderlik eder.
Aralık 1943 ya da Ocak 1944'te Pia, kendisine Combat hareketince desteklenen siyasi-kültürel bir derginin editörlüğünü teklif eder. Mart ayında daha önemli görevler verildiği için Pia'nın yerine Combat'ın genel yayın yönetmeni olması önerilir. O esnada Camus, Gallimard'da çalışmakta ve Veba romanını yazmaktadır. Combat örgütü ona sahte evraklar düzenler. Bir de onur rozeti verir. Yoldaşlar arasında Beauchard adını kullanmaktadır. Bu, grup üyelerinin birbirlerinin gerçek isimlerini bilmemesini sağlayan bir güvenlik kuralıdır. Birlikte her sayıyı yazar, redaksiyonu ve tasarımı yapar, levhaların matbaalara ulaşmalarını sağlarlar. Tehlikeli bir çalışmadır. Kısa bir süre sonra hareketin lideri Claude Bourdet tutuklanır ve Buchenwald'a gönderilir. Camus ile birlikte çalışan Jaqueline Bernard Almanlarca Ravensbrück'teki bir toplama kampına gönderilir. Her ikisi de hayatta kalmayı başarır ancak Combat'ın Lyon'daki yayımcısı Andre Bollier başaramaz, Almanlar tarafından tutuklanmak üzereyken intihar eder. Bir keresinde Fransız ve Alman polislerce aranmayı bekleyen Camus, Maria Casares'e Combat'ın kapağının tasarımını verir. Kendisinin de aranacağından korkan Maria, tasarımı yutar. Camus'nün Combat'a en büyük katkısı gazetecilik mesleğindeki tecrübesidir, en az iki de makale yazar.
21 Ağustos 1944 günü Combat ilk kez serbest olarak yayımlanır. İki imzasız makaleyi içerek tek bir sayfa. "Bugün 21 Ağustos günü, biz ilk kez açıktan baskı yaparken, Paris de özgürlüğüne kavuşmuştur. Elli aylık işgalin, mücadele ve fedakârlığın ardından, sokaklarda duyulmaya devam eden silah seslerine rağmen, Paris yeni bir özgürlük hissiyle, yeniden hayata gelmiştir."
Beauvoir ve Sartre bu günlerde Combat'ta çalışan Camus'yü ziyarete giderler. Beauvoir görüşmeyi şu sözlerle anlatır: "Tüm bina, baştan aşağı büyük bir kaos ve sevinçle sarılıydı. Camus oldukça keyifliydi. Sartre'dan özgürlük dönemine dair açıklayıcı bir rapor yazmasını istedi."
Gazetede, Sartre'ın imzasıyla Paris'i özgürlüğe taşıyan isyana tanıklık eden bir dizi makale yayımlanır: "Ayaklanma sırasında Paris'te bir gezgin" başlığını taşıyan ilk makale, 28 Ağustos'da yayımlanır, halkın isyana verdiği tepkiyi anlatmaktadır. Camus, arkadaşına hayatının fırsatını sunmuştur. Combat, yeraltından çıktığında ilk onurlandırılan yazar Sartre olur, adı koyu harflerle her sayının ilk sayfasında yer alır. Ne var ki, Beauvoir bundan üç yıl sonra Nelson Algren'e “Biz ne olduğuna dair raporlar yazdık ve bunları kimi zaman kurşunların uçuştuğu sokaklardaki belirgin tehlikeyi omzumuzda hissederek götürdük.” diye yazar. Sartre'ın ölümünün ardından biyografisinin yazarına Combat'ta yayımlanan ayaklanma ile ilgili meşhur makaleleri kendisinin yazdığını söyler, çünkü “Sartre çok meşgul idi”r.
21 Ağustos 1944 günü Combat ilk kez serbest olarak yayımlanır. İki imzasız makaleyi içerek tek bir sayfa. "Bugün 21 Ağustos günü, biz ilk kez açıktan baskı yaparken, Paris de özgürlüğüne kavuşmuştur. Elli aylık işgalin, mücadele ve fedakârlığın ardından, sokaklarda duyulmaya devam eden silah seslerine rağmen, Paris yeni bir özgürlük hissiyle, yeniden hayata gelmiştir."
Beauvoir ve Sartre bu günlerde Combat'ta çalışan Camus'yü ziyarete giderler. Beauvoir görüşmeyi şu sözlerle anlatır: "Tüm bina, baştan aşağı büyük bir kaos ve sevinçle sarılıydı. Camus oldukça keyifliydi. Sartre'dan özgürlük dönemine dair açıklayıcı bir rapor yazmasını istedi."
Gazetede, Sartre'ın imzasıyla Paris'i özgürlüğe taşıyan isyana tanıklık eden bir dizi makale yayımlanır: "Ayaklanma sırasında Paris'te bir gezgin" başlığını taşıyan ilk makale, 28 Ağustos'da yayımlanır, halkın isyana verdiği tepkiyi anlatmaktadır. Camus, arkadaşına hayatının fırsatını sunmuştur. Combat, yeraltından çıktığında ilk onurlandırılan yazar Sartre olur, adı koyu harflerle her sayının ilk sayfasında yer alır. Ne var ki, Beauvoir bundan üç yıl sonra Nelson Algren'e “Biz ne olduğuna dair raporlar yazdık ve bunları kimi zaman kurşunların uçuştuğu sokaklardaki belirgin tehlikeyi omzumuzda hissederek götürdük.” diye yazar. Sartre'ın ölümünün ardından biyografisinin yazarına Combat'ta yayımlanan ayaklanma ile ilgili meşhur makaleleri kendisinin yazdığını söyler, çünkü “Sartre çok meşgul idi”r.
Direniş günlerinde ileride araları bozulduğunda Camüs'nün sert bir şekilde hatırlatacağı şu olay yaşanır: Sartre,
Comedie-Française'i Alman sabotajından korumak için direnişçi
tiyatro grubu Comite National du Theatre üyeleriyle birliktedir.
Şehirde yaptığı turdan dehşete kapılmış olan Sartre
koltuklardan birinde uyuyakalır. Arkadaşını ziyarete gelen Camus,
onu şu sözlerle uyandırır: “Tiyatro koltuğunu tarihe doğru
çevirmişsin!”
*
Paris özgürlüğüne kavuştuktan sonra Combat gazetesinde çekilen bu fotoğraf, www.newcombat.com web sitesinden alınmıştır. Soldan yedinci sıradaki Albert Camus'dür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder