Anlatılanlara göre, “Gece Kapıyı Kim Çaldı”
adlı ilk eserimi (!) dört ya da beş yaşındayken yazmışım.
Korku-gerilim türünde olan bu eseri, dönemin -daha doğrusu
yaşımın gereği- çizgi roman olarak kaleme almışım. Toplam beş
cümleden ve bol miktarda resimden oluşuyor. Daha sonra eski
eşyaların arasında karşıma çıktı; üzerinde epey çalışılması
gerektiğini düşünüyorum ama acemilik dönemine ait bir eser
olarak çok da kötü sayılmaz. Profesyonel yazı hayatına ilk
olarak kendimi yakın hissettiğim çalışma ise lise son sınıfta
yazdığım ve sahneye koyduğum bir tiyatro oyunu oldu. Profesyonel
dememin sebebi, ömrümde ilk defa yazdığım bir metni arkadaş-aile
çevresi dışında insanlara göstermem, hatta o niyetle kaleme
almamdı. Yüzlerce seyircimiz oldu ki şimdi ki şartlarda bile hiç
fena sayılmaz. Aşağıdaki fotoğraf “Bir Yılbaşı Gecesi”
isimli oyunun ilk taslağına ait olmalı. Daha birinci sayfayı
kocaman bir çarpıyla süslediğim için ilk taslaktır diyorum. Ama
hatırlıyorum, son taslağı da böyle çizgili dosya kâğıdına el
yazısıyla yazmış ve fotokopiyle çoğaltmıştık.
Gerçek anlamda yazarlığa ise 2002 yılında
başladım. Planlı programlı bir başlangıç değildi. Daha önce
finans sektöründe, kurumsal bir işte çalışıyordum. Çok
bunalmıştım ama bir türlü son adımı atmaya cesaret
edemiyordum. Ani bir kararla işten ayrıldım. Kısa bir tatilin
ardından hep yapmak isteyip de yapmaya fırsat bulamadığım
şeyleri denemeye başladım. Bunlardan biri de roman yazmaktı.
Çocukluğumdan beri heves ettiğim, hayalini kurduğum bir şeydi
roman yazmak ama kendime güvenim pek yoktu. Bir romancının sahip
olması gereken sabır ve disiplinin bende eksik olduğunu
düşünüyordum. On sayfanın ötesine gidemem diye başladığım
romanı nasıl bitirdim, bugün bile şaşırıyorum. Tahmin
ettiğimden daha disiplinliymişim demek ki. Dahası dosyamı
yayınevlerine göndermeye nasıl cesaret ettim, onu hiç bilmiyorum.
On yıl geçti, o günden beri roman yazıyorum.
Kendime başka bir meslek de yakıştıramıyorum.
Hikmet Hükümenoğlu
Hikmet Hükümenoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder