8 Ocak 2015 Perşembe

UZAK

Gidenler ve dönmeyenler...
Yukarıdaki üç kelimeyi okuyun. Sonra Shaun Tan'ın Uzak isimli grafik romanının sayfalarının, resimlerinin arasında kaybolun. Bu yazıyı okumayı burada bitirebilirsiniz.



Devam etmek isteyenler için uyarı: Anlattıkça, eksilecek Uzak'taki duygu yoğunluğu. Hakkı İnanç'ın Son Söz hikâyesindeki kelimelerini ödünç alarak ifade edecek olursam "lafazanlıkla geçen ömürleri terbiye etmek, sözcükleri kutsamak adına evrenin sunduğu" sözsüz bir armağan Uzak bize. 
"Aslında bence hepsi deliydi. Bütün o Özbekler, Afganlar, Türkmenler, Malililer, Kırgızlar, Endonezyalılar, Burmalılar, Pakistanlılar, İranlılar, Malezyalılar, Suriyeliler, Ermeniler, Azeriler, Kürtler, Kazaklar, Türkler, hepsi... Çünkü ancak bir deli bütün bunlara katlanabilirdi. Bütün bunlar, dediğim, bir anlamda, biz oluyorduk: 
Aruz, babam, kaçakları Yunanistan'a geçiren teknelerin kaptanları Harmin ve Dardor kardeşler, suç seviyesindeki gelgite göre artan ya da azalan silahlı adamlar ve daha adını bilmediğim on binlerce kilometrelik bir yola dizilmiş ve dünyanın insanını elden ele dünyaya taşıyan bütün ruh hastaları..."
Hakan Günday'ın Daha romanı bu delilik hâlini anlatıyordu. İnsan neden evinden çıkar, yollara düşer, kaçak yollardan başka bir ülkeye gitmeye çalışır? Mülteci olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal dahi etmeden onları bir sorun olarak gören, damgalayanlar bir an dursa, hayal etse, empati kursa, dünya daha yaşanası bir yer olurdu. Edebiyatın bir işlevi de anlattığı hikâyelerle insanların hayli nesneleştiği meselelere, insani, vicdani bir bakış açısından bakılmasını sağlamaktır. Edebiyat, kısa sürede başka, uzak hayatlar inşa eder bizim için. Bir okuma boyunca dahil oluruz bu hayatlara, daha da güzeli onları anlar, yakınlaşır, acılarını etimizde hissederiz.
Shaun Tan göçmen bir babanın çocuğu. Çocukluğu "Nerelisin?" sorusuna cevap vermekle geçmiş. "Buralıyım," demesi yetmemiş. Bir soru daha gelmiş daima ardından. "Ailen nereden geliyor?" Avustralya gibi insanların göçmenler hakkında ön yargılı olduğu bir yerde geçen çocukluğu, meseleye içeriden bakmasını sağlıyor. Uzak ile empati yaratmak isteyen yazar, "Kitabımın insanların fikirlerini değiştirmesini beklemiyorum ama en azından düşünmek için duraksamalarını sağlarsa kendimi başarmış hissedeceğim." diyor.
Uzak, sözsüz yüzlerce kareden oluşan bir göç hikâyesi, çok uzak zamanlardan sesleniyor bize. Kitabın kahramanı genç adam, karısını ve küçük kızını yoksul kentinde bırakıyor. Kentin üzerine gri gölgesi düşen devasa dikenli kuyruklar, yoksulluğu, çaresizliği, memleketi geride bırakıp bilinmeyene doğru yol alma zorunluluğunu aktarıyor okura. Daha iyi bir yaşam bulma umuduyla okyanus aşılıyor. Titanik'i andıran bir gemiyle yapılan seyahatin ardından karaya çıkanları sağlık kontrolü bekliyor. İnsanlığın kolektif hafızasına yerleşen tanıdık Ellis adası çizimleri babanın New York'a vardığını düşündürttü bana ancak kısa sürede yanıldığımı anladım. Gerçeküstü bir dünya inşa ediyor Shaun Tan, futuristik evler, tuhaf aletler, fantastik hayvanlar, ilginç yemekler... Bu gerçeküstü çizgiler, eskiye özlemi, alışamama, zorlanma, şaşkınlık gibi duyguları tek kelimeye dahi ihtiyaç duymadan çok güçlü aktarıyor bize. Barınacak yer, yeni dostlar bulunuyor, zaman akıyor, yeni tatlara, iklime alışılıyor, mevsimler dönüyor, özlem hiç azalmıyor. Ve kavuşma ânı! Aile yeniden bir arada. Son karede ise evin küçük kızı yeni gelen bir göçmene yardımcı oluyor. Umut hiç bitmiyor.
Uzak, dünyanın bütün gidip de dönemeyenlerinin hikâyesini anlatıyor. Bu arşivlik albümü gözden kaçırmayın derim.
Shaun Tan, İyi Kitap'a verdiği söyleşide Uzak üzerine yaptığı hazırlıkları, nasıl çalıştığını anlatıyor. Okumak için linki tıklayın.
http://www.iyikitap.net/post.php?id=1239
Uzak'ın animasyon filmini izlemek için linki tıklayın.
http://vimeo.com/74292820

Uzak
Resimleyen Shaun Tan
Desen Yayınları/Çocuk Dizisi
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder