Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali bitti ancak etkisi içimizde çoğalarak devam ediyor. Kaplumbağa ve Turist filminin ardından bizimle kişisel deneyimlerini paylaşan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği gönüllüsü Hakan Gönül ile festivalin ardından sıcağı sıcağına sürdürülebilir yaşam, Doğa Dostu Kent Bahçeleri-Tohumlar Kampüse Projesi, dijital ortamda bıraktığımız ayak izlerimiz ve şehirde yapabileceklerimiz hakkında konuştuk.
İstanbul'da doğdum, büyüdüm, okudum, çalıştım ve onu terk ettim. Buğday Ekolojik Yaşamı
Destekleme Derneği aktif gönüllüsüyüm. Derneğin, Doğa Dostu Kent Bahçeleri -
Tohumlar Kampüse Projesi'nin koordinasyon ve yürütücülüğünü yapıyorum.
Çanakkale Küçükkuyu'da Adatepe köyüne yakın bir yerde doğayla barışık ve
bütüncül yaşamaya çalışıyorum.
1 Mart 2015 tarihinde Antalya Maratonu
Runanatolia’da Doğa Dostu Kent Bahçeleri projesinin ilk ayağı olan Tohumlar
Kampüse kampanyası için koştun. Bu projenin önemini ve neden koştuğunu anlatan
mektubunda, “Herhangi bir bitkinin tohumdan bir sonraki tohumuna olan döngüsüne
şahit olabilen insan, o tohumla birlikte doğanın ritmini, güneşi, rüzgârı,
böceği, toprağı, suyu atalarından kalan içsel bilgiyi, sevgiyi, aidiyeti tekrar
hatırlayan şanslı insandır,” diyorsun. Senin hatırlama, doğayla bütüncül yaşama
sürecin nasıl gelişti Hakan?
Çocukluk
yıllarımdan beri doğada olmayı, onunla beraberken dinlemeye, etrafımda olup
biten şeylerden bir şeyler öğrenmeye çalışırdım. Sonrasında şehrin ve iş
hayatının benden alıp götürdüğü güzel günler oldu o günler. 2009 yılında
İstanbul Acıbadem'de bahçe içinde bir ev kiralama şansı bulduk. İlk yıl
bahçedeki ne olduğunu bilmediğim bir ağaç ile süreç hızlandı diyebilirim. Kuru
olan o ağaç baharın gelmesiyle yapraklandı, sonra beyaz çiçekler açtı ve o
çiçekler yeşil eriğe dönüştü. O tek bir erik ağacının bereketi inanılmazdı. Tüm
mahalle çocukları, komşular, gelip geçen kim varsa o eriklerden yedi. Biz erik
ile ne yapılacaksa, sirkesinden şarabına her türlü şeyi denedik ama o ağaçtaki
erikleri bitiremedik. O ağaç ve bahçe, derinlerde unuttuğum o aidiyet duygusunu
tekrar ortaya çıkardı. Sonrasında, yükseltilmiş yataklar yaparak şehir
bahçeciliği yapmaya, tohum yetiştirmeye ve döndürmeye başladık. Kentli
insanın kırsala göç hikâyesinde dönüşümün kentten başlaması gerektiğine olan
inancım bu deneyimle de daha da güçlendi. Kırsala göçtüğünüzde balkabağına
dönüşmüyorsun, tüketim alışkanlıklarından, temiz gıdaya ulaşıma kadar tüm
her şey kentte iken de hatta mutlaka kentte iken dönüşmeye başlamalı.
Buğday
Ekolojik Yaşam Derneği’nin “Doğa Dostu Kent Bahçeleri-Tohumlar Kampüse” projesi
ikinci sezonunda. Biraz saha çalışmalarından bahsedebilir misin? Proje nasıl
gidiyor? Bugüne kadar neler yaptınız? Bu yıl neler yapacaksınız?
Geçen
bahar 4 kampüs ile başladık. Mersin Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi,
O.D.T.Ü., İ.T.Ü Taşkışla.
4
kampüs de yaz bahçesi olması dolayısıyla okullarda göreceli az insan kalmasına
karşın ürünlerini aldı, 4 kampüs de kışlık ekimlerini gerçekleştiriyor şu
anda. Eylül ayında kampanyaya başvuran tüm okullara bir çağrı yaparak Çamtepe
Ekolojik Yasam Merkezi (camtepe.org) 'nde bir araya getirdik. Hem kampüs
hikâyelerini dinledik, hem gelecek yılın planlamalarını yaptık.
Sürdürülabilirlikten, görünür bilinir olmaya kadar bir çok konuda 4 gün boyunca
sunumlar, konuşmalar yaptık. Son gün bostanlar kendi hasat ettikleri ürünlerden
aldıkları tohumları takas ettiler. Çok eğlenceli ve bir o kadar eğitici
günlerdi. Gelecek sene de yapmayı planlıyoruz.
Kampanya'nın hedefi 20 Kampüs. Dolayısı ile 16 Kampüs daha bizi bekliyor. Kişisel
bağışlarla yürüyen bir proje bu. Adım Adım koşucuları projenin ana
destekçileri, geçen mart ayında Antalya Maratonu Runatolia'da, geçen
haftalarda da İstanbul Maratonu'nda yine kampanya için koştular. Ben de her iki
koşuda vardım. Kampanyaya bağışlar halen devam ediyor. Çorbada benim de tuzum
olsun diyenler bugday.org adresine girip destek verebilirler.
İnsan
nüfusunun büyük çoğunluğu kentlerde yaşıyor. Kırsal alan ve kırsal alanın
üretme gücü azalıyor. Şehirlerin ve şehirlilerin tüketici konumundan üretici
konumuna geçmesi acil, ötelenemez bir ihtiyaç aslında. Hepimiz konvansiyonel
tarımın gıdalarımızı zehirlediğinin farkındayız ancak bir toprak parçasına
sahip değilsek gıdamızı üretebileceğimize dair tahayyülümüz yok. Kent
Bahçeleri, Hobi Bahçeleri bize bu konuda ne derece yardımcı olur?
Yaygınlaştırmak için neler yapabiliriz?
Kent
bahçeciliği dünyada çok yaygınlaşmaya başladı. Yeni paradigmada daha önce
başkalarına havale ettiğimiz, "Gıda, Sağlık, Eğitim" gibi hayati önem taşıyan
konuları tekrar kendi elimize almak var. Dolayısıyla gıdanın da üreten
toplulukların elinde olması gerekiyor. Gelecek için başka bir şansımız da yok.
Gıda toplulukları, Topluluk destekli tarım (gidatopluluklari.org ) meselesi
çok önemli. Topluluk bahçeleri, mahalle bostanları çok önemli. Sökülüp yerine
manasız yerel olmayan türlerin dikildiği meyve ağaçları çok ama çok önemli.
Sağlıklı
gıda üretimi, sadece bizim için değil, o gıdayı üretirken tüketilen, toprak,
su, ekosistem için de çok önemli. Artık sürdürülebilirlik yerini onarıcılığa
bırakmak zorunda. Yani insanlık sadece sürdürülebilir değil onarıcı tarım
yapmak durumunda artık.
Atalık/yerel
tohumun değeri de iklim değişikliği ile birlikte çok daha önem kazanmaya
başladı.
Basit
bir örnek ile, doymak için değil sadece o tohumu korumak için balkon ya da
terasında bir tohumun hamisi olarak yetiştiricilik de yapabilirsin mesela.
Çok
önemli bir konu gerçekten.
2010
yılı verilerine göre internet her sene 300 milyon ton CO2 açığa çıkarıyor. Bu
rakam Türkiye veya Polonya'da bir yılda tüketilen kömür, benzin ve gazın toplam
karbon salınımı ile eşit. Veya başka bir deyişle bu rakam İngiltere'deki
herkesin Amerika'ya uçakla iki kere gidip gelmesinde ortaya çıkardığı karbon
miktarına eşit. Toplam 30 milyar watta denk gelen bu tüketim 30 nükleer
santralin gücüne eşit.
GSM
endüstrisi de 5 milyar abonesiyle her sene 183 milyon ton CO2 açığa
çıkarıyor. Bu da dünya üzerindeki toplam
emisyonu %0.7'sine denk geliyor.
İnternetteki
tüm verileri toplayan ve sunan sunucuların yoğun şekilde barındırıldığı data
center (veri merkezleri), dünya üzerindeki karbon salınımının %23'ünü
gerçekleştiriyor. (2007-Gartner). Veri merkezlerinde çok sayıda ve enerji
ihtiyacı yüksek hızlı sunucu bilgisayar ve bunları birbirine ve diğer internet
ağlarına bağlayan modem/router cihazlar bir arada ve yoğun şekilde çalışıyor.
Bu düzenden ötürü ortaya ayrıca yüksek bir ısı çıkıyor ve düzeni sağlamak için
çok büyük kapasiteli klimalar 365 gün boyunca 7/24 çalışıyor. Tüm bu yapı da
yüksek bir elektrik sarfiyatı ve karbon salınımına neden oluyor. Ayrıca bu
merkezlerde kullanılan aşırı miktarlarda pestisiti de hesaba katmak gerekiyor.
Google'ın
elektrik harcaması sürekli olarak 260milyon watt. Bu da bir nükleer santralin
kapasitesinin dörtte biri. Veya başka bir deyişle 260bin evin enerji tüketimine
eşit. Google arama, youtube veya maili her kullandığınızda bu tüketime ortak
oluyorsunuz. Bu rakamın 12.5 milyon wattı sadece google arama için
kullanılıyor. Gmailin 2012 sonu itibariyle 425 milyon aktif kullanıcısı var.
Facebook'un
veri tüketimi de 60milyon watt. 2012 itibariyle bunun %19'u yeşil enerji ancak
2015'de %25e çıkacak. Facebook'un 1.1 milyar toplam, 650milyon aktif kullanıcısı
var. Twitter'ın 2013 sonu itibariyle aktif kullanıcı sayısı 241 milyon. Bunun
184 milyonu mobil.
Çocuklar
için sürdürülebilir yaşam, bilinçli olarak aşırı tüketimden uzak durmak,
gönüllü sadelik gibi konular fazla soyut, algılaması zor konular ancak onlara
belli bir bilinç ve perspektif kazandırmak da çok önemli. Çocuklar söz konusu
olduğunda nasıl davranmalı, nereden başlamalıyız? Teşekkür ederim.
Çocuklarla
doğa gözlemini (camtepe.org), Analı kuzulu ( analikuzulu.com) gibi kampları çok
önemsiyorum.
Evde
gıda ile ilgili herhangi bir yetiştiriciliğinde çok faydalı olduğunu biliyorum.
Eskiden yaptığımız fasulye, mercimek çimlendirme deneyleri çok keyifli idi. Küçük
saksıda özellikle tohumdan yetiştirilen bir maydanoz, bir tere çocuğun gıda ile
olan ilişkisini, ona emek verirken yaşadığı döngüyle gıdanın değerini anlayıp,
tabakta bıraktığı artıkların azaldığına tanıklık ettiğim çocuklar var mesela.
Oyun
ile (doğa arkadaşımın kutusu gibi) tür gözlemleri yapılabilir. Tatuta çiftliklerinde
ekolojik tatillere gidilebilir. ( tatuta.org )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder