23 Mart 2016 Çarşamba

ÇANAKKALE MASALCILAR BULUŞMASI

Sessiz sedasız bir yeni blog daha yayına girdi.
 www.canakkalemasalcilarbulusmasi.blogspot.com

İçimizdeki Anlatıcı, 11-15 Mayıs 2016 tarihlerinde düzenlenecek 2. Çanakkale Masalcılar Buluşması'nın hazırlıklarını paylaşmak, etkinliklerini duyurmak, buluşmaya katılacak konuklarla yaptığımız söyleşilerle ağızlara bir parmak bal çalmak, heves uyandırmak, merak kışkırtmak amacıyla açtığımız çok sesli, çok renkli bloğumuz için yazdığım ilk metin. Bir kez de buradan duyurmuş, paylaşmış olayım.
 
İÇİMİZDEKİ ANLATICI

Ot Dedi Ki*

Ot bir güz yaprağına dedi ki, “Düşerken çok ses çıkarıyorsun! Kış düşlerimin hepsi uçup gidiyor.”

Yaprak kırgınlıkla, “Soysuz ve barksız yaratık! Şarkısız, huysuz şey! Sen yükseklere ulaşamazsın ve şarkı da söyleyemezsin,” diye cevap verdi.

Sonra güz yaprağı toprağa uzandı ve uykuya daldı. Bahar geldiği zaman tekrar uyandığında bir ottu.

Sonbahar gelip de ve kış uykusu bastırdığında ve üstüne havadan yapraklar düşmeye başladığında ot kendi kendine şöyle mırıldandı: “Ah bu güz yaprakları! Ne kadar da çok gürültü yapıyorlar! Bütün kış düşlerim uçup gidiyor.”

Bu yıl kış uzun sürdü. Hayallerimiz uçtu gitti. Düşlerimize kâbuslar karıştı. Huzursuz, tekinsiz uykuların koynundaydık nicedir, kaplumbağa misali kabuklarımızın içinde. Bu yıl kış uzun sürdü. Hiç bitmeyecek sandık, yeniden gülemeyecek, nefes alamayacak, devam edemeyecek… 

Kış bitti. Bahar kapıda. Ağaçlar tomurcuklanıyor. Aceleci papatyalar yeşil çimenlerin arasından başını uzatıyor, meraklı. Gelinciklerin eli kulağında…

Doğanın döngüsü bize cesaret veriyor, yeniden başlama gücü… Evimizden daha istekli, coşkulu çıkıyoruz, bir çemberin etrafında yan yana, eski masalları dillendiriyoruz. Cılız bir ses geliyor inceden, nerden, kimden geldiğini bilemediğimiz. Oralarda bir yerde, seziyoruz. Bir masal daha dinliyoruz, bir tane daha. Aklımız hep o cılız seste. Arıyoruz. Susuyoruz. Duruyoruz bir an. İçimizdeki anlatıcıya söz veriyoruz.



Yazarak, çizerek, ilmek ilmek işleyerek, doğadan topladığımız çiçek ve kozalakları ruh hâlimize göre dizerek, dans ederek, şarkı söyleyerek, dönerek, dönüşerek, farklılıklarımızı yitirmeden, yan yana, rengârenk, bir bütünün içinde "ben olmaya" devam ederek  hayat ağacının dallarına hikâyelerimizi iliştirmeye niyet ediyoruz.

   


 *Halil Cibran Deli'den alıntılanmıştır.



 


 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder