Kitap oburluğu, evde
okunacak yığınla kitap varken, yenilerini satın almayı, kütüphanelere dadanmayı, arkadaş evlerinde raflara göz devirmeyi gerektirir. Ben de tanımın
gereğini hakkıyla yapıyorum. Pandemi nedeniyle ev gezmeleri bitse de, sohbet aralarında
bahsi geçen kitapları ödünç istemeyi ihmal etmiyorum.
Çehov, işte bu şekilde elime geçti. Pandeminin ilk
zamanlarında, dışarıda değiş tokuş ettiğim bu kitaba dair şöyle not düşmüşüm
blogta kalan taslaklardan birine vaktiyle:
"Çehov okuyorum şu sıra. Tuğla kalınlığında kitap. 37
öykülük bir seçki. Çok beğendim. Öykünün tanımını, sınırlarını yeniden
düşünmeme yol açtı. Öykü sanatı, kimi insanların nasıl yaşadığı hakkında,
deneyimler hakkında. Çehov’un bana gösterdiği de bu. Evrensel olana, insana
dair olana ait manzaralar göstermese hala okunabilir mi? 1800'lü yıllardan
kalma öyküler olduğu halde zamana yenik düşmemiş hikâyeler bunlar. At
arabasının yerine otomobil koysak, insanların eline cep telefonu tuttursak
sırıtmayacak denli güncel. Çünkü insanı kuşatan çevre değişse de insan özünde
hep aynı, zaaflarıyla, hırslarıyla, özlemleriyle, tutkularıyla hep aynı.
Maharet bunları gösterebilmekte, bu evrenselliği yakalayabilmekte. Çok yalın,
akıcı bir dil. Bir anda yakalıyor kişiyi. Okuma kolayca ilerliyor. İşte bu
kadar basit, öykü yazmak dedirtiyor, bir insanı ele al, onun sorunlarından,
zaaflarından bahset.
Öyküler kalabalık, öyle tek mekânın, tek zihnin içine
sıkışık değil. Düşünceler arasında yitirmiyor kendini, canlı yaşam dolu, her
zaman iyimser değil, hatta çoğu zaman iyimser değil. Sorguluyor, sorgulatıyor,
capcanlı anlatıyor."
Aylar
geçmiş, taslak bu haliyle kalmış, beni yazıyı bitirmem için bekliyor. Yeni bir
söz söyleme, sürdürme hevesim kalmamış gibi sessizim bu aralar. Ayı
neredeyse yarılamamıza rağmen tek bir "merhaba" dökülmemiş ağzımdan.
Öyleyse bu çok beklemiş, handiyse bayatlamış, yazılma anındaki hevesini,
heyecanını kaybetmiş Çehov okumaları üzerine tohumu itinayla sayfalarım arasına gömerek başlayayım yeni aya, buradan
rengârenk bir bahçeye varmayı umarak.
MERHABA!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder