10 Şubat 2021 Çarşamba

Nasıl Yazar/Şair Oldum? (54)


Yazmak, yazar olmak, ucu çocukluğa kadar gidip dayanan, hiç bitmeyen, ömür boyu çaba gerektiren bir uğraş. Yazarların yazmak ve yazar olmakla ilgili içlerinde uyanan en erken hatıradan, ilk ürünlere, yayımlanmış eserlere ve geleceğe uzanan yolculuklarını onların ağzından dinlemek, sizi de bu serüvene dahil etmek istedim. Buyurun.      





                                                      Yola Yazar Olmak İçin Çıkmadım 


Dışarıdan her ne kadar son derece uyumlu gibi görünsem de içimdeki aykırı ve asi ruhu çoğunlukla sadece yazıda konuşturabildim. Çocukluğumdan itibaren bu böyle oldu. Ergenliğimde günlük tutmaya başlamaktı kendimi özgürce ifade edebildiğim kalemle beni buluşturan. Sonrasında bir dönem annemin günlüklerimi okuduğunu fark etmemle günlüğümün sayfalarına sadece resim çizmeye başladığım kesintili bir dönemim var. “Kim okursa okusun, ne olacaksa olsun” dediğim o noktada başladı belki de her şey. Sadece kendim için yazdığımı ve bundan müthiş keyif aldığımı keşfetmemle yazı bir direnme biçimi, kendim gibi hissedebildiğim gerek kurgu gerekse de günlüklerimle var olabildiğim başka bir dünya oldu. Edebiyat dünyasını keşfetmem ise babamın hediye ettiği Orhan Kemal’in Sokakların Çocuğu kitabı ile oldu. Yazıya merakım olduğunu keşfeden babam sistemli bir şekilde besledi beni her zaman gerek gazete makaleleri, köşe yazıları gerekse de kitaplarla. Üniversitede gazetecilik bölümünü seçmemde de yine babamın yönlendirmesi vardır.

Okumalarım bir dönem yoğun olarak psikoloji, sosyoloji ve felsefeye kaydığından, ergenliğimden bu yana sormaktan vazgeçmediğim “Ben kimim?” sorusu her yaşımda daha da dallandı budaklandı, kimi zaman bir hikayemin karakterinin çatışma alanı, kimi zaman da günlüklerimin bekçisi oldu. Fransız yazar Proust’un dediği gibi, “Hayatın sonsuz bir döngü olduğunu göstermek ve kendimizi bu sonsuzluğa ikna etmek için yazarız.”

2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İlk kitabım Rehberine Kulak Ver, daha çok gazeteciliğimi kullandığım söyleşi formatında bir kaynaktı. Yazarlığı bir meslek olarak göremedim hiçbir zaman. Her zaman her yerde benimle yaşayan bir şey yazmak. Bu sebeple yazar olmak için çıkmadım yola. İçime bir gün bir hikaye düştü, sonrasında yaşamımda karşılığını buldum, biraz gözlem, biraz yaşanmışlıklar, biraz da kurgu katınca ikinci kitabım, ilk romanım Su’yun Gölgesi çıktı ortaya.

Aslına bakarsanız kendimden de yola çıkarak tüm meselem kadının toplumun her alanında özgürleşmesi. Yazdığım her şey buna hizmet ediyor. İçimden çıkan tüm kadınlar özgürleşmek, sesini duyurmak istiyor. Benim yazarlık dürtümü tetikleyen şey tam olarak bu!

Özgür Turan

* Bu yazı ilk kez 25 Ocak 2021 tarihinde Parşömen Sanal Fanzin'de yayımlanmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder