Şubat kısa çektiğinden midir nedir bu ay okuma konusunda ben de kısa kaldım. Bir kitabı bitirmeye yönelmekten ziyade tek tek, sevdiğim öyküleri okudum. Aynı anda iki, üç öykü kitabına başladım. Çocuklar için yazılmış kısa bir biyografi bile başucumda ayracımı koyduğum sayfadan devam etmemi bekliyor. Okumak için okumak ve yazmak için okumak başka kulvarlar. Okumak için okumak bir tür kendine meydan okuma, üst üste yığdığın kitap kulelerini eritmekten duyulan haz. Yazmak için okumak ise yavaşlamak, yoğunlaşmak, bir metni döne döne okumak, tıkanıklıkları, aksaklıkları okurluğundan edindiğin bakış açılarıyla aşma becerisi edinmek üzere bir metinle hemhal olmak demek. Birbirine yakın gibi görünen iki farklı deneyim. Yazar/yazar adayı da bu iki tip okuma arasında salınan, kendi yaşama yoğunluğu içinde dişinden, tırnağından arttırdığı zamanı edebiyata yönelten bir insan evladı işte.
*
Öykü vesilesiyle tanıştığım Füsun Çetinel'in genç okurlar için bir araya getirdiği öyküler toplamı "Olmayan Şeyler" bu ay bitirdiğim ilk kitap oldu.
Öykülerde lise çağından üniversite öğrenimini sürdüren gençlere uzanan bir çeşitliliğin içerisinden farklı bireylerin hayatlarına ışık tutuluyor, bu hayatların içinden seçilen kısa kesitler anlatılıyor. Yazarın tercihini, bilinçli tutumunu yansıtan kapakta, bir apartman görseli yer alıyor. Kimi açık kimi kapalı pencerelere bakmak, okuma seyri süresince üst üste kutulara yerleşen evlerin, hayatların ardı sıra önümüze serileceğini, bir ışık çakımı süre içinde onlara bakacağımızı düşündürtüyor.
Öykü kahramanları çoğunlukla kendi yollarını bulma, kendilerine dayatılanlar yerine hayallerinin peşine düşme derdinde olan, aileleriyle ya da kendileriyle yüzleşip olağan sonucuna katlanacakları seçimler yapma arifesinde olan kimseler. Baskı, hayatın güçlükleri hepimiz için birer eşiktir. Ya gücümüzü fark eder, içimizdeki potansiyeli görür, bunu harekete geçirir ve büyürüz ya da kaderimize razı gelir, kabullenir, siner, donarız. Olmayan Şeyler'de ele alınan öyküler çoğunlukla bu türden eşik anları içerisinden yazılmış öyküler. Tespit et, yüzleş, harekete geç dedirten anların içinden seslenen yazar, belki de genç okuru kendi akranlarının müşkül durumlardan çıkma hikâyelerine ilgi duymaya, oradan gelecek deneyimi kendi zihninde evirip çevirerek okumaya eşlik etmeye davet etmektedir. Her metin okura uzatılan bir davete olduğuna göre Çetinel'in davetine icap edenleri çok olsun.
*
Bu ara beynimi yakan konulardan birisi de ortaokul seçmek. Epey yol aldık ya da bir arpa boyu yol almadık, bilemiyorum ama bunca soru, cevap, dertleşme içinde muhtemelen bir şeyler zihnimin gerisinde yerli yerine oturuyordur diye umuyor, içinden okumak yazmak geçen bu yazıyı da buraya iliştiriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder