Bayram tatilinin ardından ilk iş günü. Muayenehanemdeyim. Bir şeyler atıştırdım. Çayımı yudumluyorum. Bacaklarımdan yorgunluk ağır usul yeryüzüne damlıyor adeta. Öyle bir akış sanki hissettiğim, damla damla akıyor.
Bazı hastalar, diş çekiminden sonra ağrı hissettiklerinde, işlerin ters gittiğini, içeride kök kaldığını düşünüyor. Yılların alışkanlığı, çektiğim her dişi hastaya gösteririm. Bütünlüğünün kaybolmadığını, kökü kırmadan çıkardığımı görsünler diye. Sonuç yine de değişmez bazen. Arada bir içeride kök kalmış diyen hasta gelir, ağrının her zaman bıçakla kesilmiş gibi geçmeyeceğini unutmuştur. Yavaş yavaş gelen, olanca sertliğiyle iki büklüm eden ağrı, buharlaşarak yok olmaz oysa. Damla damla gider sizden.
Geçenlerde kumsalda liseden bir arkadaşımla telefonda konuşuyorduk. Ortak, az katılımlı whatsapp grubunda aktif olmadığım, geç yanıtladığım için kendimi ifade etme gereksinimi duydum. Dedim ki bu aralar kafam çok dolu, dikkatim bölünüyor, takip edemiyorum, kusura bakmayın. Benimki mesleki deformasyon, telefona yapışık yaşıyorum, dedi Dr arkadaşım. Laf lafı açtı. Son bir senemi özet geçtim. Bana dedi ki, "Hayatımda ne zaman büyük bir travma olsa, iki yıl sürdü iyileşmem." Üzerine düşündüm. Gerçekten de acı hızla terk etmiyor insanı. O arada bir de ayakta kalma telaşı sürüyor. Durup acıyla baş başa bile kalamıyorsun. On ay evvel diyelim iyiyim, dediğimde bu yiğitliğe leke sürdürmemekten değilmiş bunu anlıyorum. O halin, iyi bir hal olduğunu zannetmekmiş. Şimdi yıllarca zihnimde vücut bulmuş acıların, korkuların, endişelerin, tedirginliklerin damla damla üzerimden aktığını hissederken, bendeki karşılığının sabit kalma, harekete geçmeme, değişime karşı koyma, erteleme şeklinde kendini gösterdiğini fark ediyorum. Ve yavaş yavaş kendimin daha iyi versiyonuna ulaşacağımı hissediyorum. Bu satırları yazmaya ara verince karşıma bir alıntı çıkıyor. Hem manidar hem de iyimser.
"Tabiatın temposunu benimseyin, onun sırrı sabırdır." Ralph Waldo Emerson
Son cümle iyiymiş ama bazen de sabreden derviş sıkıntıdan gebermiş durumları olabiliyor :))) Ben de Antalya-Ankara değişimi sırasında öyle yoruldum ki yazdığınız gibi yorgunluk damla damla akıyor bedenimden...
YanıtlaSilYorgunluğunuzu attıktan sonra keyifle geçsin Ankara günleri ... Sergiler, müzeler, kafeler ... bekliyoruz ☺️
Sil