10 Haziran 2024 Pazartesi

Günün izi: 17

Bu bahar, baharı tam anlamıyla yaşadık. Güneş göğsünü gere gere kendini gösterdi, ısıttı. Gücünü yitirdi, bulutların ardına gizlendi. Çattı kara kaşlarını gökyüzü. Bulutlar toplandı, yığıldı birbirinin üzerine. Ha babam de babam yağdı. Çatlamış toprak suya doydu. Tişörtler giyildi, sandaletlere geçildi. Hop ertesi gün uzunlar sırtta. Yorgan desen mayıs sonuna kadar tepemizdeydi. Derken bir günde yaz geldi. 

Yaz uzun, sıcak. Denize girmeler güzel. Planlar, hayaller, bu yazı nasıl geçirsek derken tesadüfen, arkadaşlarımda kahvaltıdayken bu yaz kendi yazlıklarını sezonluk kiralamayı düşündüklerini öğrendik. Onların evinde kahvaltıdayken. Geçen hafta anahtarımızı teslim aldık. Evin huyunu, suyunu öğrendik. Pazar günü annem ve ablamla birkaç kişisel eşya götürüp kahvaltı yaptık. Deniz suyu yeterince ısınmadığı ve kızım da yanımda olmadığı için denize tek başıma gittim. Henüz yeterince ısınmamış suya girme cengaverliği gösterdim. Denizde tek değildim elbette. Suya on beş dakikada girip bir dakika içinde yüzme eylemini tamamlayarak günün rekorunu kırdım ve geri döndüm. Sezonu açtık bir kere. Devamı gelecek.

                                                                              *

                 


                                                        

Canım arkadaşım Reyhan Yıldırım'ın yeni öykü kitabı "Olay Yeri" yayımlandı. Bunu vesile edip cuma öğleden sonra buluştuk. Sohbetin ardından imzalı kitabımı kolumun altına sıkıştırdım doğru yazlığa... Biraz deniz biraz güneş derken öykülerle buluştuk. Bir önceki kitabın üzerinden tam tamına sekiz yıl geçmiş. Dile kolay. Yazar acele etmemiş, ince elemiş, sık dokumuş, kılı kırk yarmış ve yazmış. Onun uzun mesaisine karşın ben iki gün içinde okudum. İsminin hakkını veren öyküler. Reyhan ülkeyi bir olay yeri gibi masaya yatırmış, sarı emniyet şeritlerini çekmiş, rantsal dönüşümden, kadına şiddete ama en çok da sınıf meselesine eğilen konuları incelemekte. Ele aldığı durumların ağırlığına karşın, baskın tat acı ya da keder değil üstelik. Tuhaf bir iyimser, umutlu direniş içeriyor yazdıkları. Dil yetkin ve olgun. Okuduğum kitapların çetelesini tutmuyorum, hep özensem de, ondandır belki unutkanlığım okuduklarıma dair. O yüzden haziranın kaçıncı kitabıydı bu bilmiyorum. Aklımda değil. Öncesinde kimi çocuk ve gençlik romanları var galiba, olmalı. 

                                                                       *



Dün gece ilk kez yazlıkta kaldık, kızımla. Buna dair pek şiirsel şeyler yazmıştım ama teknolojinin ahı tuttu, tüm kelamım silindi. Vardır bir hikmeti. Yeniden yazarım, kökü bende dedim, gene sildi. Gene sildi. Her ikimizin de arkadaşıyla buluştuğu, sahilde oturduğu, sohbete doyduğu, incecik hilali batırdığı, yasemin kokularının içinden eve döndüğümüz keyifli bir geceydi. Yazın aşağı yukarı böyle geçme fikri ve hayali heyecan verici. 

                                                                       *

Bayram yaklaşıyor. Benim gibi çalışanlar için tatil vesilesi. Ne yapsak, bir yerlere gitsek mi, evde mi kalsak derken kısa Balkan turuna katılmaya karar verdik. Hayli ekspress. Çanakkale'den otobüsle çıkacağız. Geceyi otobüste geçirerek Kapıkule'den Bulgaristan'a giriş yapacağız. İlk gün Plovdiv, Sofya, Üsküp. Geceleme Üsküp'te. Ertesi gün Ohrid'e giderken yol üstünde bir kanyonda mola verilecek. Geceleme Ohrid. Ertesi gün Manastır, Selanik üzerinden eve dönüş. Hızdan başımız dönecek  muhtemelen. İn bin, gez, gör, fotoğraf çek, ye, iç, yola devam etmek bizi yoracak. Bununla beraber Selanik dışında diğer tüm iller bizim için yeni, keşfedilmemiş. Dönüşte hâlâ iki günlük bayram tatilinde dinlenme, denize girme imkânı var. Kedili hayat çok da uzun uzun gezilere olanak vermiyor zaten. 

                                                                  *

Evde okunmayı bekleyen yığınla kitap varken yenilerini almaya pek yeltenmiyorum. Tek tük istisna çıkıyor arada. Genellikle arkadaşların yazdığı kitaplar... Çok seçenek bazen seçeneksizlik yarattığından hafta sonu yazlığa giderken üç, beş kitap aldım yanıma. Orada kaldığım süre boyunca okuyayım, üzerine düşüneyim diye. İlki Olay Yeri'ydi bitti. Biter bitmez de sorularımı hazırladım, yazarına ilettim. Çünkü yazar varsa okur var, okur varsa da soru... Yanıtlar gelince söyleşi okunmaya ve paylaşılmaya hazır olacak. Şimdilik beklemece... 

                                                                 *


                                                             


2 yorum:

  1. Nasıl güzel yaz yaz kokuyor bu yazı :) Türkiye’deki yazları doya doya yaşadım çocukluğumda ama yetmedi işte, şimdi Almanya’da birmeyen bahar-başı havasıyla anca böyle yazıları okuyarak ısınabiliyorum :)) Denizin mavisini yokla bize sevgili Tuğba!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de yazı doya doya yaşama imkanı var. Öğrenciyken en sevdiğim mevsimdi yaz. Çalışmak, sıcaklar aramızı açtı biraz. Yine de tadını çıkarmak için fırsatlar yaratmaktan geri durmuyorum. Maviliklerin mevsimi geldi bir kez. İster istemez yazılacak. ☺️

      Sil