Cumartesi sabah erkenden İstanbul'a doğru yola çıkıyorum. Ayağımın tozuyla eğitim salonuna girip ders dinleyeceğim. Maksat zamandan tasarruf etmek. Evde yapılacak işler var haliyle. Çamaşır katlamak, bir posta daha yıkamak gibi. Dün akşam onlara girişmek üzere yatak odasına gitmiştim ki kızım peşimden geldi. Dilinde bir soru: "Ne yapacaksın?" Bu soruyu seninle bağlantı kurmaya ihtiyacım var diye duyduğum için "Çamaşır katlayacaktım ama istersen konuşabiliriz," dedim. Küçükken taktığı isimle mırmır yatağa uzandık ve uzun uzun konuştuk.
Kızım sekizinci sınıfta. Ben her ne kadar sınav baskısı yaratmadığımı düşünsem de sınav ve ders çalışmakla ilgili kaygılar, ders çalışmakla ilgili hevessizlikler çıktı ortaya. O yaşlarım geldi aklıma. Önünde belirsiz bir hayat var ve sen beş, altı yıl sonra seçeceğin ve sonra ömür boyu sürdüreceğin meslek için test çözüyorsun. Daha kendini bile tanımazken, hayattan ne istediğini bilmezken.
Kızımı endişeli görünce ben ve baban diş hekimi diye sayısalcı olmak, tıp ya da diş hekimliği seçmek zorunda değilsin diye hatırlatma gereği duydum. Tam olarak ne istediğini bilmiyor çünkü. Bununla beraber benim meslek örgütünde aktif çalışmam, kimi zaman benimle katıldığı sempozyumlar, kongreler onda bir sempati uyandırıyor. Bununda farkındayım. Hem bilimsel anlamda hem örgütsel anlamda. İleride nasıl bir genç kadına dönüşeceğini çok merak ediyorum. Büyüyecek ve yuvadan ayrılacak. Göz açıp kapayıncaya kadar hem de. Bir insan evladını yetiştirmek içinde farklı farklı ne çok duygu barındırıyor.
Yaklaşan yarı yıl tatilini planladık sonra. Kısa bir kar tatili yapacağız kısmetse. Ben kar insanı değilim ama ilandaki bilgi doğruysa otelde sıcak su havuzu da var. Ye, iç, ılık suyun keyfini çıkar, odana çık, kitap oku, çay kahve iç, karda yürüyüş çok tatlı imkânlar gibi gözüktü bana. Bugün gidip görüşeceğim tur şirketiyle. Kesin kalkışlıysa kaydolacağız. Bu yaz itibarıyla Çanakkale kalkışlı yurt dışı turlarına kesinlikle çok sıcak bakıyorum. İstanbul'a git, uçağa bin zahmeti ya da arabaya sigorta yaptır saatlerce araba kullan derdi yok. Üstelik ekonomik. Epeydir blogta bir gezi yazısı da yok. Bir taşla çok kuş.