12 Aralık 2024 Perşembe

2024 Parşömen Edebiyat Soruşturması

Öykü ve deneme yazarı Onur Çalı 18 yıldır çevrimiçi olarak çıkardığı eski ismiyle Parşömen Sanal Fanzin yeni adıyla Parşömen Edebiyat'ta güzel işler paylaşıyor, Parşömen'i kolektif bir üretim alanına çevirmek için takdire değer çaba gösteriyor. İlk kitabı çıkan yazarların heyecanına ortak oluyor örneğin. İlk Göz Ağrısı bölümünün ilk konuğu ben ve Lodos Çarpması idi. Aradan geçen dokuz yılda ilk heyecanına ortak olduğu yazar sayısı 176'yı bulmuş. 

Yıl sonu soruşturmalarını altı yıldır kesintisiz sürdürüyor. Yazarlar, çevirmenler, editörler, sıkı okurlar aynı soruları yanıtlıyor. Ortaya biten yıla dair çeşitliliği geniş bir panorama çıkıyor. Bugün benim de görüşlerime yer verdi. Buradan da paylaşmış olayım. Bence 2024...

Parşömen’in 6 yıldır sürdürdüğü yılsonu soruşturmalarına verilen yanıtların, edebiyat tarihimiz açısından önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. Bizler içinse bir muhasebe yapma fırsatı sunuyor: Bu yıl hangi kitapları okuduk? İz bırakan olaylar nelerdi? Edebiyat kamuoyunda neler gündem oldu?

Bu yıl da okurlara, yazarlara, çevirmenlere, editörlere, şairlere, kitapçılara, yayın emekçilerine, akademisyenlere sorduk.

Savaşların ve katliamların gölgesinde bir yıl geçirdik... İyi kitaplar okuyacağımız, barışın hüküm sürdüğü bir yıl olsun 2025.

 

2024 yılında yayımlanan kitaplardan (telif ya da çeviri, kurmaca ya da kurgudışı) beğendiklerinizi, beğenme nedenlerinizden kısaca bahseder misiniz?

Kendime yeni bir hayat inşa etmeye çalıştığım günlerde en çok kendimi anlama çabası içinde olduğum için Budist Felsefe, Şiddetsiz İletişim konulu kişisel gelişim başlığı altına sokabileceğimiz kitaplarla geçti bu yıl.

Değişen yaşam koşulları nedeniyle okumaya odaklanmakta zorlandığım her an çocuk kitaplarıyla buluştum. Sevdiklerimin bir kısmını paylaşmak isterim.

Şövalye Çocuk (Lee Bacon/ Çınar Yayınları) Ebeveyn kaybı, değişen ve zorlaşan yaşam, maruz kalınan akran zorbalığını hayali arkadaş Kürek’in ağzından anlatan yaratıcı bir hikâye. Gerçeklerin yol açtığı duygusal enkazın hayali dünyadaki karşılığı çok güzel dile getirilmiş.

Tuhaflar Kulübü (Jordi Sierra i Fabra/ Günışığı Yayınları) Sınıfın ucubesi olmaktan, akran zorbalığına uğramaktan kurtulmanın, özgürleşmenin ancak dayanışmayla mümkün olduğunu anlatan iyimser bir çocuk romanı. Yeri gelmişken bir de slogan atmalıyım. Tüm tuhaflar birleşin! Asla yalnız kalmayacaksınız!

Abim Benjamin (Peter Carnavas/ Can Çocuk) İki kardeş üzerinden büyümeye, küçük kardeşin geride kalmasına, büyük olanın kendine ait bir dünya yaratmasına dair gerçekçi, sıcacık bir kardeşlik hikâyesi.

Son Bahçe (Füsun Çetinel/ Günışığı Kitaplığı) Çevresi hızla betonlaşan bir bahçeyi korumaya çalışan çocukların hikâyesini anlatan bir roman. Yeşilin ve iyiliğin peşinde koşan, dayanışmayı ve umudu örgütlemeye çalışan bir grup mahalleli bunca çevre talanı karşısında yüreğime su serpti.

Hikâyenin Kalbi (Ömer Açık/ Günışığı Kitaplığı) Okullarda belirlenen yıllık kitap listelerinin okuma kültürüne katkısı/attığı çelme üzerine gerçekçi bir tartışma sunuyor. Bir öğrenme biçimi ve ders aracı olarak kitaplar ile içinde sürükleyici, heyecanlı maceralar içeren, okuma hazzı veren kitaplar karşı karşıya gelirse ne olur sorusuna yanıt veriyor.

Bu yıl okuduğum yetişkin edebiyatı kategorisinden üç kitabı anmak istiyorum.

Olay Yeri (Reyhan Yıldırım/ Mask Yayınları) Ülkenin olay yeri gibi masaya yatırıldığı, sarı emniyet şeritleriyle çevrildiği, sınıf meselesinden kadına şiddete, cinsel yönelimden rantsal dönüşüme farklı meselelerin ele alındığı, konu seçimlerindeki ağırlığa rağmen baskın hissin tuhaf biçimde acı veya keder olmadığı, ümitli ve iyimser bir direnişle var olan öykülerden oluşmasıyla beğenimi kazanan bir kitap.

Karanlıkları Yara Yara (Engin Çetinbağ/ Alakarga Yayınları) 20 yıl aradan sonra öykü kitabı yayımlanan Çetinbağ, yeraltı mühendisi olarak geçirdiği uzun meslek hayatından damıttığı deneyimlerle madenleri mekân tutan, madencilerin hayatlarını ele alan bir kitapla karşımızda. Öykü kitaplarındaki tekdüzelikten sıkılan okurların dikkatine!

Saraybosna Blues (Semezdin Mehmedinoviç/ Ketebe) Anlatı türündeki bu kitap 2024 basımı değil ancak yeni okuduğum ve etkilendiğim için kısaca değinmek isterim. Çetnik kuşatması boyunca ülkesinde kalan, aktif direniş hareketinde yer alan yazar ve şair Semezdin’in savaş koşullarında, savaşın içinde yazdığı düzyazılar ve şiirlerden oluşan kitap, güvenli sandıkları dünyanın bir anda Bosnalılar’ın üzerine yıkılışını etkileyici bir dille aktarıyor. Okura insanlığını sorgulatıyor.

 

 

 

Size göre 2024 yılının önemli edebiyat olayları nelerdi?

İlk aklıma gelen, Mine G. Kırıkkanat’ın Elif Şafak’ın “Bit Palas” isimli kitabının, “kendi yazdığı “Sinek Sarayı” kitabından intihal olduğu gerekçesiyle açtığı davayı kazanması, bilirkişinin iki eser arasında %5 oranında benzerlik bulduğu tartışma yaratan rapor, edebiyatçıların Elif Şafak’a verdiği destek, “Sinek Sarayı”nın yayıncısı Kırmızı Kedi’nin “aslı varken taklitlerinden sakınınız” başlıklı talihsiz sosyal medya iletisi oldu.

2023 deprem felaketinde ağır hasar alan Antakya’da gönüllülerin çabasıyla yürütülen “Antakya yeniden” projesi kapsamında yazarların, edebiyatçıların Antakya’da depremden etkilenen halkla buluşması verdiği umut ve iyimserlik duygularıyla hafızamda yerini aldı.

Güney Koreli yazar Han Kang, İsveç akademisi tarafından “tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan yaşamının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı” nedeniyle Nobel Edebiyat ödülünü kazandı. Bu ödülü alan ilk Asyalı kadın yazar olarak da adını edebiyat tarihine yazdırdı.

Mario Levi’nin, Füruzan’ın, Ferit Edgü'nün, Paul Auster’ın ölümü sevenlerini üzdü.

2024 yılının benim açımdan önemli olayı ise mart ayında yayımlanan “Geçmiş Zaman Çileleri”nin Gürbüz soyadıyla basılan son kitabım olması. Bundan sonra metinlerimi  üretirken Alaybeyoğlu soyadını kullanacağım.

Düzenli olarak takip ettiğiniz bir edebiyat dergisi var mı?

Son 3-4 yıldır basılı edebiyat dergilerini düzenli olarak takip etmiyorum. Matbu dergiler daha çok Halk Kütüphanesi’nde karşıma çıkıyor. Bir köşeye çekilip Sözcük-ler, Varlık, Notos Öykü, Kitap-lık gibi dergileri karıştırıyorum. Çoğu okur gibi ben de matbu dergiler yerine çevrim içi dergileri daha çok izliyorum. Parşömen Edebiyat, edebiyathaber, oggito, Litera Edebiyat çevrim içi takip ettiğim dergiler arasında.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?

Ekonomik kriz nedeniyle özellikle yeni yazarların mevcut dosyalarını bastırmakta daha çok zorlanması, sözleşme imzalandıktan sonra birkaç yıla varan bekleme süreleri, bu koşullar sonucunda yazarlardan katkı payı istenmesi ya da basım maliyetlerini karşılamasının beklenmesi, linç ve sansür kültürünün giderek artması…

Artan maliyetler, yayınevlerinin yayın programlarının daralması, seçiciliklerinin artması, özellikle ilk kitaplarını bastırma aşamasındaki yeni yazarlar için aşılması güç eşikler. Bakanlığın yürüttüğü TEDA ilk kitap projesiyle bu sorun bir nebze aşılsa da bu yazarlar,  ikinci, üçüncü kitaplarını çıkarmakta zorlanıyor mu diye de merak ediyorum doğrusu. Parşömen Edebiyat’ta 2015 yılından beri yayımlanan “İlk Göz Ağrısı” söyleşileri 176’ya ulaşmış. İlk heyecanını paylaşan 176 yazarın yüzde kaçının yeni kitaplarının okurla buluştuğunu belki  sonraki Dünlük’lerde okur, üzerine düşünürüz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder