Öykü ve deneme yazarı Onur Çalı 18 yıldır çevrimiçi olarak çıkardığı eski ismiyle Parşömen Sanal Fanzin yeni adıyla Parşömen Edebiyat'ta güzel işler paylaşıyor, Parşömen'i kolektif bir üretim alanına çevirmek için takdire değer çaba gösteriyor. İlk kitabı çıkan yazarların heyecanına ortak oluyor örneğin. İlk Göz Ağrısı bölümünün ilk konuğu ben ve Lodos Çarpması idi. Aradan geçen dokuz yılda ilk heyecanına ortak olduğu yazar sayısı 176'yı bulmuş.
Yıl sonu soruşturmalarını altı yıldır kesintisiz sürdürüyor. Yazarlar, çevirmenler, editörler, sıkı okurlar aynı soruları yanıtlıyor. Ortaya biten yıla dair çeşitliliği geniş bir panorama çıkıyor. Bugün benim de görüşlerime yer verdi. Buradan da paylaşmış olayım. Bence 2024...
Parşömen’in 6 yıldır
sürdürdüğü yılsonu soruşturmalarına verilen yanıtların, edebiyat tarihimiz
açısından önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. Bizler içinse bir muhasebe
yapma fırsatı sunuyor: Bu yıl hangi kitapları okuduk? İz bırakan olaylar
nelerdi? Edebiyat kamuoyunda neler gündem oldu?
Bu yıl da okurlara,
yazarlara, çevirmenlere, editörlere, şairlere, kitapçılara, yayın emekçilerine,
akademisyenlere sorduk.
Savaşların ve katliamların
gölgesinde bir yıl geçirdik... İyi kitaplar okuyacağımız, barışın hüküm sürdüğü
bir yıl olsun 2025.
2024
yılında yayımlanan kitaplardan (telif ya da çeviri, kurmaca ya da kurgudışı) beğendiklerinizi,
beğenme nedenlerinizden kısaca bahseder misiniz?
Kendime yeni bir hayat inşa
etmeye çalıştığım günlerde en çok kendimi anlama çabası içinde olduğum için
Budist Felsefe, Şiddetsiz İletişim konulu kişisel gelişim başlığı altına
sokabileceğimiz kitaplarla geçti bu yıl.
Değişen yaşam koşulları
nedeniyle okumaya odaklanmakta zorlandığım her an çocuk kitaplarıyla buluştum.
Sevdiklerimin bir kısmını paylaşmak isterim.
Şövalye
Çocuk (Lee Bacon/ Çınar Yayınları)
Ebeveyn kaybı, değişen ve zorlaşan yaşam, maruz kalınan akran zorbalığını
hayali arkadaş Kürek’in ağzından anlatan yaratıcı bir hikâye. Gerçeklerin yol
açtığı duygusal enkazın hayali dünyadaki karşılığı çok güzel dile getirilmiş.
Tuhaflar
Kulübü (Jordi Sierra i Fabra/ Günışığı Yayınları) Sınıfın ucubesi olmaktan, akran
zorbalığına uğramaktan kurtulmanın, özgürleşmenin ancak dayanışmayla mümkün
olduğunu anlatan iyimser bir çocuk romanı. Yeri gelmişken bir de slogan
atmalıyım. Tüm tuhaflar birleşin! Asla yalnız kalmayacaksınız!
Abim
Benjamin (Peter Carnavas/ Can Çocuk)
İki kardeş üzerinden büyümeye, küçük kardeşin geride kalmasına, büyük olanın
kendine ait bir dünya yaratmasına dair gerçekçi, sıcacık bir kardeşlik
hikâyesi.
Son
Bahçe (Füsun Çetinel/ Günışığı Kitaplığı) Çevresi hızla betonlaşan bir bahçeyi korumaya çalışan
çocukların hikâyesini anlatan bir roman. Yeşilin ve iyiliğin peşinde koşan,
dayanışmayı ve umudu örgütlemeye çalışan bir grup mahalleli bunca çevre talanı
karşısında yüreğime su serpti.
Hikâyenin
Kalbi (Ömer Açık/ Günışığı Kitaplığı)
Okullarda belirlenen yıllık kitap listelerinin okuma kültürüne katkısı/attığı
çelme üzerine gerçekçi bir tartışma sunuyor. Bir öğrenme biçimi ve ders aracı
olarak kitaplar ile içinde sürükleyici, heyecanlı maceralar içeren, okuma hazzı
veren kitaplar karşı karşıya gelirse ne olur sorusuna yanıt veriyor.
Bu yıl okuduğum yetişkin
edebiyatı kategorisinden üç kitabı anmak istiyorum.
Olay
Yeri (Reyhan Yıldırım/ Mask Yayınları)
Ülkenin olay yeri gibi masaya yatırıldığı, sarı emniyet şeritleriyle
çevrildiği, sınıf meselesinden kadına şiddete, cinsel yönelimden rantsal
dönüşüme farklı meselelerin ele alındığı, konu seçimlerindeki ağırlığa rağmen
baskın hissin tuhaf biçimde acı veya keder olmadığı, ümitli ve iyimser bir
direnişle var olan öykülerden oluşmasıyla beğenimi kazanan bir kitap.
Karanlıkları
Yara Yara (Engin Çetinbağ/ Alakarga Yayınları) 20 yıl aradan sonra öykü kitabı
yayımlanan Çetinbağ, yeraltı mühendisi olarak geçirdiği uzun meslek hayatından
damıttığı deneyimlerle madenleri mekân tutan, madencilerin hayatlarını ele alan
bir kitapla karşımızda. Öykü kitaplarındaki tekdüzelikten sıkılan okurların
dikkatine!
Saraybosna
Blues (Semezdin Mehmedinoviç/ Ketebe)
Anlatı türündeki bu kitap 2024 basımı değil ancak yeni okuduğum ve etkilendiğim
için kısaca değinmek isterim. Çetnik kuşatması boyunca ülkesinde kalan, aktif
direniş hareketinde yer alan yazar ve şair Semezdin’in savaş koşullarında,
savaşın içinde yazdığı düzyazılar ve şiirlerden oluşan kitap, güvenli
sandıkları dünyanın bir anda Bosnalılar’ın üzerine yıkılışını etkileyici bir
dille aktarıyor. Okura insanlığını sorgulatıyor.
Size
göre 2024 yılının önemli edebiyat olayları nelerdi?
İlk aklıma gelen, Mine G.
Kırıkkanat’ın Elif Şafak’ın “Bit Palas” isimli kitabının, “kendi yazdığı “Sinek
Sarayı” kitabından intihal olduğu gerekçesiyle açtığı davayı kazanması,
bilirkişinin iki eser arasında %5 oranında benzerlik bulduğu tartışma yaratan
rapor, edebiyatçıların Elif Şafak’a verdiği destek, “Sinek Sarayı”nın yayıncısı
Kırmızı Kedi’nin “aslı varken taklitlerinden sakınınız” başlıklı talihsiz
sosyal medya iletisi oldu.
2023 deprem felaketinde ağır
hasar alan Antakya’da gönüllülerin çabasıyla yürütülen “Antakya yeniden”
projesi kapsamında yazarların, edebiyatçıların Antakya’da depremden etkilenen
halkla buluşması verdiği umut ve iyimserlik duygularıyla hafızamda yerini aldı.
Güney Koreli yazar Han Kang,
İsveç akademisi tarafından “tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan yaşamının
kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı” nedeniyle Nobel Edebiyat
ödülünü kazandı. Bu ödülü alan ilk Asyalı kadın yazar olarak da adını edebiyat
tarihine yazdırdı.
Mario Levi’nin, Füruzan’ın, Ferit Edgü'nün, Paul Auster’ın ölümü sevenlerini üzdü.
2024 yılının benim açımdan
önemli olayı ise mart ayında yayımlanan “Geçmiş Zaman Çileleri”nin Gürbüz
soyadıyla basılan son kitabım olması. Bundan sonra metinlerimi üretirken Alaybeyoğlu soyadını kullanacağım.
Düzenli
olarak takip ettiğiniz bir edebiyat dergisi var mı?
Son 3-4 yıldır basılı
edebiyat dergilerini düzenli olarak takip etmiyorum. Matbu dergiler daha çok
Halk Kütüphanesi’nde karşıma çıkıyor. Bir köşeye çekilip Sözcük-ler, Varlık,
Notos Öykü, Kitap-lık gibi dergileri karıştırıyorum. Çoğu okur gibi ben de
matbu dergiler yerine çevrim içi dergileri daha çok izliyorum. Parşömen
Edebiyat, edebiyathaber, oggito, Litera Edebiyat çevrim içi takip ettiğim
dergiler arasında.
Edebiyat
ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?
Ekonomik kriz nedeniyle
özellikle yeni yazarların mevcut dosyalarını bastırmakta daha çok zorlanması,
sözleşme imzalandıktan sonra birkaç yıla varan bekleme süreleri, bu koşullar
sonucunda yazarlardan katkı payı istenmesi ya da basım maliyetlerini
karşılamasının beklenmesi, linç ve sansür kültürünün giderek artması…
Artan maliyetler,
yayınevlerinin yayın programlarının daralması, seçiciliklerinin artması,
özellikle ilk kitaplarını bastırma aşamasındaki yeni yazarlar için aşılması güç
eşikler. Bakanlığın yürüttüğü TEDA ilk kitap projesiyle bu sorun bir nebze
aşılsa da bu yazarlar, ikinci, üçüncü
kitaplarını çıkarmakta zorlanıyor mu diye de merak ediyorum doğrusu. Parşömen
Edebiyat’ta 2015 yılından beri yayımlanan “İlk Göz Ağrısı” söyleşileri 176’ya
ulaşmış. İlk heyecanını paylaşan 176 yazarın yüzde kaçının yeni kitaplarının
okurla buluştuğunu belki sonraki
Dünlük’lerde okur, üzerine düşünürüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder