29 Aralık 2024 Pazar

2024 Hafızası:1

Yıl bitiyor. Ortalık "en ..." listeleriyle yıkılıyor. Kırmızı yeşil süsler, ışıl ışıl vitrinler, sokaklar ve de gecelerle yüklü atmosfer içerisindeyken doğal sayılmalı. Öyle değil mi? Ortam davetkar, ortam çekici. Aklını çeliyor. Dök bakalım bohçanı, nasıl geçmiş bir koca yıl dedirtiyor. Öylesine özensiz, dikkatsiz mi geçti, yoksa aralık ayının gazı, ocak ayının iyimserliği içerisinde kendinden muradını belirlediğin listendeki maddeler teker teker gerçekleşti mi? 

Bir liste tuttuysan yolun başında, şanslısın. Koyarsın önüne. Takke düşer, kel görünür misali, yıl sonu karnen önünde. Bak hiç hatırımda değil, bir listem var mıydı benim. Yoksa mutluluk, huzur, sağlık gibi evrensel iyi olma hâllerine mi sığındım. Bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Tek bildiğim için için dürtüldüğüm. Yaz kuzum işte, nasıl geçti bir yılın, dök günlüğüne diyen bir ses, beni yazı masasına çağıran.

Yalnızca ve yalnızca şimdiki zamanı yaşarken bitmekte olan yılın hatırlanmaya değer anlarını paylaşmak kolay iş değil. Bugünden geriye bakmak, doğru anları seçmek (her ne demekse artık) kendini sis çökmüş bir yaylada bulmak gibi çünkü. Hafızayla ilişki nereden baksan tuhaf. Bu yıl nasıl geçti diye düşünüyorum. Kendime bir mihenk noktası seçmeye çalışıyorum gerçekten bulamıyorum.  Ben ki okuduğu sayfaları kıvırmaz, kulağını bükmez, okuduğu satırların altını kimi zaman karalar, çoğunlukla yeni gibi, gıcır korur geçer. Hafızaya iz gerek oysa. Ocak ayından bu yana geçen koskoca 12 ayın adımlama taşları olmadan nasıl yazmalı. Neresinden tutmalı. El mahkum dijital ayak izlerime bakacağım. Hatıra ve gerçeklik bağını hatırda tutarak, gerçekliğinden şüphe ederek!

Ne demek istiyorum? Hatırladıklarına bu anın içinden, bu anın bilgisiyle bakmak onu yaşandığı anki bağlamından koparmak demek. Bu bilgi gün gibi aşikar ve cepte. Gerçeği kim bilir nerelerde nasıl çarpıtacağım. Kasıtlı değil, sizleri etkilemek için hiç değil. Yalnızca  geçmişi düşünürken onu şimdide yazmaya çabaladığımdan. Bu çaba ufuk çizgisine varmak kadar imkânsız olduğundan. Bu satırlar, belki de bu yılı en çok zihnin çarpıtmalarına kafa yormuş birinin kaleminden dökülüyor belki de. İşte buna sevinebiliriz. Ne de olsa, insanın her düşüncesinin gerçek olmadığını bilmesi, her gördüğünü doğru sayamayacağını kavraması gerek. 

Uzun lafın kısası, ay ay 2024 günlüğüm:

Ocak

Her seneye okuduğum kitapları paylaşma arzusuyla giriyorum. İnstagram'a fotoğraflı bir ileti, bloğa iki, üç satır, belki daha kapsamlı bir değerlendirme. İşte bu arzular içimde canlıyken 6 Ocak'ta yılın ilk kitabını bitirmişim. Erlend Loe Mal Sayımı. O ay kaç kitap okumuşum. İşte bunu bilen yok. 

11 Ocak'ta Engel Tanımayan Diş Hekimleri Derneği ile birlikte Çanakkale merkezde yer alan Şehit Tuğgeneral Sezgin Erdoğan Özel Eğitim Uygulama Okulu öğrencilerinin tedavilerini gerçekleştirdik. İzmir'den gelen Prof. Dr. Ertuğrul Sabah hoca ve onun gönüllü ekibiyle yediğimiz akşam yemeğinin hocanın anılarında tatlı ve kahkahalı anılar yaratacağından habersiz. Yıl içinde biri İstanbul biri Ankara'daki iki karşılaşmamızda ne eğlendik be o gece diyerek, şen kahkahalar attığında o geceyi muzip kılan neydi diye düşünüyorum. İşte hoca da bundan habersiz. 

18 Ocak'ta henüz yüz yüze görüşme imkânı bulamadığım, beni radyo programına da davet eden Esme Aras, Birgün Kitap'ta "Okumanın tadı, hazzı" başlıklı yazısıyla kitaplarıma dair bir değerlendirme yazısı kaleme almış. 

Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu'na seçildim. 

Şubat 

En kayda değer, korkutucu an, bir sokak kedisinin Sani'ye saldırması, benim onları ayırmaya çalışırken salak oğlanın sağ bileğime (neyse ki solağım) dişlerini kazma gibi saplaması, oluk oluk akan kan, kızımın çok korkması, anne ambulans mı çağırayım nidaları... İkimizin acile gidişimiz, benim zar zor araba kullanmam... Deniz'i derinden etkiledi bence bu sahne. O şiş bilekle hastalarıma da baktım. 

13 Şubat'ta çocuk edebiyatı yazarı Ömer Açık ile "Hatırlamak İçin Güzel Bir Gün" kitabı hakkında yaptığımız söyleşi Parşömen Edebiyat'ta yer aldı. 

Bu esnada dördünce öykü kitabım "Geçmiş Zaman Çileleri" yayına hazırlanmakta. 

Bursa'ya gittik. Hayatımda ilk kez Uludağ'a çıktım. Teleferikle. Şiddetli lodos nedeniyle zirveye kadar çıkamasak da kar gördü gözler, değdi eller. 

Mart

Mart ayı üretken geçmiş. KE Çocuk dergisinde çocuklarda diş hekimi kaygısı  ve diş çekimi kaygısı üzerine kısa bir hikâyem yayımlandı. 

TDB Dergi için iki röportaj yaptım. Biri İsveç'te akademisyenlik yapan bir diş hekimi, diğeri aile dizimi üzerine çalışan ve "Aile Dizimi" kitabını yazan Ayla Akbuar ile. 

Leyla Ruhan Okyay'ın Bennane'nin Uçan Koltuğu kitabı üzerine Parşömen Edebiyat'a "Kemal'in İyilikleri" başlıklı bir tanıtım yazısı yazdım. 

Geçmiş Zaman Çileleri'ni fiziken elime aldım. 

Nisan 

Oda seçimleri yapıldı. İkinci kez yönetim kurulunda yer aldım. 

Bayram tatilinde annem, ablam ve kızımla Ayvalık ve Midilli'ye gittik. 

Yalı Han'da Reyhan Yıldırım moderatörlüğünde yeni kitabımın ilk imza günü ve söyleşisi gerçekleşti. 

Gizem Ardıç ile yeni kitabım üzerine yaptığımız söyleşi edebiyathaber'de yayımlandı.




2 yorum:

  1. Bu yıl daha huzurlu, daha heyecanlı, sağlıklı, okuma ve yazması bol, keyifli bir yıl olsun dilerim, sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel dilekler. Hepimizin gönlüne göre olsun. Sevgilerimle.

      Sil