Safiye Ayla'yı nasıl bilirsiniz? Güzel, güçlü sesine karşın kara kuru, çirkince...
Dün akşam Çanakkale Kent Müzesi'nde ÇAYEK, Buğday Derneği ve Çanakkale Kent Müzesi iş birliğinde gerçekleştirilen masal söyleşilerinin ikincisinin konuğu şair Sezai Sarıoğlu idi.
Sarıoğlu, sohbete "Sizinle tanışmaya geldim." diyerek başladı. Bizi hayatın acemisi olmaya, bildiğimiz kavramlarla, insanlarla yeniden tanışmaya davet etti.
Söyleşinin ardından uzun bir masanın etrafında devam eden sohbette bizi bilmediğimiz Safiye Ayla ile tanıştırdı.
Söz uçar, yazı kalır.
Aşağıdaki satırlar Sezai Sarıoğlu'nun 8 Ocak 2012'de Özgür Gündem'de yayınlanmış "Milliyetçiliğe düşen Deniz'e sarılmasın!" yazısından alınmıştır.
Ortalama yurttaş için Safiye Ayla, Atatürk’ün lütuflarına mazhar olan, “çirkin” olduğu için perde arkasında şarkı söyletilen bir sanatçıdır! Elbette Atatürk, onun ve kuşağının efsanevi kahramanıdır ama hikâye bundan ibaret değildir. Krallarla, devlet başkanlarıyla anıları bir yana, sosyalistlerle ilişkileri atlanarak bir Safiye Hanım algısı yanlıştır.
Sözü Safiye Ayla’ya verelim: “Naci Sadullah, Kemal Tahir ve Ömer Rıza Doğrul üçlüsü, her akşam bizde toplanıyordu. (...) Naci Sadullah ile Kemal Tahir, öfke ve heyecan yüklü iki gençti. Sürekli olarak sosyalizmi savunuyorlardı. (...) Kitaplar, şiirler okuyorlardı... Ne mutlu günlermiş onlar. Bayram çocukları gibi sevinçliydim. Bu sevimli ve ateşli insanlar bana, bilmediğim nice şeyleri öğretiyorlardı. Onların konuşmalarını dinleyince, içinden geldiğim öksüzler yurdunun anlamı daha bir somutlaşıyordu kafamda. (...) Bu idealist gençlerin sofrasında birçok şey öğrenmiş, bir çok noktayı yalın bir biçimde çözümleyebilmiştim. Neredeyse, günün birinde, okulun sonuna gelmiş öğrenci gibi diploma isteyecektim onlardan.” (“Safiye Ayla’nın Anıları”, Necati Güngör)
Babıali’den tanıdığı sosyalist dostlarından Nâzım Hikmet hakkında dinledikleri onu çok etkiler, daha tanışmadan “destan kahramanı” olur. Şiirlerinden tanıdığı Nâzım’la tanışacakları günü iple çeker. O günlerde Ambasador Gazinosu’nda çalışmaktadır. Bir gün Naci Sadullah telefonla Nâzım’ın onu dinlemeye geleceğini söyler. Program bitince masalarına gider. “Onu ilk gördüğümde kızıl saçlı, çocuksu bakışlı, daha çok Hitit rölyeflerini andıran bir yüzle karşılaştım.” dediği Nâzım’la tanışır. Bu tanışmadan birkaç gün sonra Nâzım, Kemal Tahir (1938) tutuklanır. Aradan günler geçer, Yakacık Prevantoryumu’na yatırılan Nâzım bir raporla serbest kalır. Arkadaşları Nâzım’ı almak için harekete geçer. Safiye Hanım’dan, Nâzım için ayakkabı parası isterler. Paralar denkleştirilir ayakkabı alınır. Yakacık’tan Nâzım alınıp Sabiha-Zekeriya Serteller’in evine gidilir. Sertellerden çıkınca, Galata Köprüsü’nde Safiye Hanım ile Nâzım kol kola yürürler. (Yıllar sonra köprünün Karaköy ayağında oğlu Nâzım’a için imza toplayan Celile Hanım’ı gören Yahya Kemal imza vermeden dönüp gidecektir.) Gece hep birlikte Safiye Hanım’ın evinde sabahlarlar. Sonrası mı? Fevzi Çakmak itiraz eder ve Nazım yeniden hapsi boylar....
1940’lı yıllar... Safiye Hanım, Nâzım ile Kemal Tahir’in Bursa Hapishanesi’nde parasız kaldığını öğrenince bir teneke yağ, sabun ve bir çuval erzağı gönderir. Bir hafta sonra Birinci Şube’ye çağrılır. Polise “Gönderdim! Yine gönderebilirim!” der. Sivil görevli, “Sen, komünistleri mi besliyorsun?” deyince de, “Onlar senin gözünden komünist olabilirler ama benim arkadaşlarım. Ben komünistlik nedir bilmem ama size de inanmıyorum” diye çıkışır. Hikâye bununla da bitmez. Bir zaman sonra aranan bir arkadaşını ziyarete Bodrum’a gider. Cevat Şakir ile tanışır. Belediye başkanı CHP balosuna davet eder. Cevat Şakir ve aranan arkadaşı Naci’yle giderler. Bir süre sonra geceyi düzenleyenlerden birkaçı, “Aramızda komünistler var, onlar gitsin!” diye tutturunca mekanı terkederler ve salon boşalır. Cevat Şakir’in deniz kıyısındaki evinin bahçesinde doluşurlar. Deniz kayıklarla dolar. Safiye Hanım masaya çıkarak “hayatımın en içten konseri” dediği konserini icra eder. Aradan yıllar yıllar geçer... Safiye Ayla’nın, TİP’e üye olduğu söylenir, yardımlarda bulunduğu ise bilinir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder