16 Temmuz 2014 Çarşamba

STEPHEN MAY CEVAPLIYOR

Stephen May'in Yaratıcı Yazarlık kitabı, konuyla ilgilenenler için kaçırılmaması gereken bir kitap. Pek çok türe yer veriyor. Kısa öykü, roman, şiir, makale, gezi yazarlığı, blog yazarlığı, çocuk kitabı yazarlığı, kurgu dışı metinler... Yazma yolunda karşılaşabileceğiniz zorluklar, onları aşma tavsiyeleri, yazarlardan yazma tavsiyeleri, yazma alıştırmaları, hatta yazacaklarınızı nerelerde değerlendirebileceğinize dair pek çok ilgi çekici başlığı var kitabın. Yazmakla ilgileniyorsanız kütüphanenizde bulundurun.
Kitabın tamamını okumadım. İşin aslı henüz kitabı karıştırma, inceleme safhasındayım. İlgimi çeken başlıklara öncelik veriyorum. Kısa öyküler bölümü de ilk göz attıklarım arasında. Yaratıcı yazma konusunda merak ettiğim her şey A'dan Z'ye ele alınmış. Metnin dili de çok samimi. Sanki Stephen May'in bir söyleşisinde veya yaratıcı yazarlık dersindeymişim, merak ettiklerimi soruyormuşum o da cevap veriyormuş gibi hissettim. Bunun üzerine Stephen May'le bu hayali söyleşiyi gerçekleştirdim. Stephen May'in verdiği cevaplar yazarın Optimist Yayınları'ndan çıkan Yaratıcı Yazarlık kitabından alınmıştır ve italikle yazılmıştır.

H. E. Bates, Yazınsal Bir Tür Olarak Kısa Öykü isimli kitabının önsözünde “düzyazının en zor, en zahmetli formu" diye niteler kısa öyküyü. Bu, genel görmüş bir yaklaşımdır. Ama yazmaya yeni başlayanlara, romanın uzun soluklu yolculuğuna çıkmadan önce kısa öykü yazması önerilir. Bu bir çelişki değil midir?
Çelişkili gibi görünse de, bu sağduyulu bir öneridir. Tüm yazarların ekonomik yazabilmeyi, birkaç cümlede ustalıkla karakter ve atmosfer yaratabilmeyi öğrenmesi gerekir.

İyi bir kısa öykünün okur üzerindeki etkisi sizce nedir?

Bu sorunuzu Martin Booth'un bir deyişiyle cevaplamak istiyorum. “Kısa öykü, surata indirilmiş bir şamar gibidir. İndirildiği anda acıtmalı, kendini hemen hissettirmeli ve saatlerce geçmeyecek kırmızı kızarıklık bırakmalıdır.”

Aynı zamanda yaratıcı yazarlık dersleri de veriyorsunuz. Acemi yazar adaylarının kısa öykü yazarken sıklıkla düştüğü hatalar nelerdir?
En yaygını, fazla dramatik bir etki yaratma çabasıdır. Kısa öykünün çok çarpıcı olması gerektiği inancı, yazarları şiddet ve acıya yöneltiyor.
Acemi yazarlar dikkat çekmek için çoğunlukla okuru şoke etmeye çalışır. Oysa bu, en kaçınılması gereken taktiklerden biridir. Gerçek hayatta patlayan bir bomba herkesi ürkütür. Sayfalarından kan ve iç organ fışkıran bir kitabın okuru da bu duygudan muaf değildir. Onlar da çoğu insanın yaptığı gibi gözlerini başka tarafa çevirir. Çok yetenekli olmadığı sürece, yazarın okuru zifiri karanlık geçitlerde kendisini takip etmeye ikna etmesi zordur.
Bir başka yanlış da anekdotların hiç değiştirilmeden, olduğu gibi kullanılmasıdır. Bir sürü insanla bir araya gelme fırsatı bulduğunuz bir işte çalışıyorsanız, komik hikâyeler dinleme şansınız yüksektir. Fakat parti ortamında komik gelen bir hikâye, bir kitabın sayfalarında her zaman aynı etkiyi yapmaz. Aynı şekilde, bir barda veya bir davet masasında müthiş söz üstatları görürüz. Ama onların anlattıklarını önemli ölçüde yeniden düzenlemeden, olduğu gibi kâğıda döktüğümüzde hiçbir etki yaratmayabilir.
Bu olgu, başlarından geçenleri- bunlar ne kadar şaşırtıcı ve etkileyici olursa olsun-hiçbir düzenleme yapmadan, aynen yaşandığı şekilde anlatan yazarlar için de geçerlidir. Söylediklerimden, bu tür çalışmaları değersiz bulduğum gibi bir sonuç çıkarılmamalı. Bu tür denemeler, yazma becerinizin gelişmesi ve olgunlaşması için çoğunlukla bir sıçrama tahtası işlevi görür.
 
İlginç bir kısa öykü yazabilmek için nelere ihtiyacımız var?

Orijinal bir fikir, inandırıcı karakterler, inandırıcı bir arka plan, iyi bir giriş, çatışma, gerilim, biçim, tatmin edici bir final.

Kısa öykü konularını nereden bulacağız?

Fikirlerimizi ciddiye almak ve onları önemsemek boynumuzun borcu. Bu nedenle defterinizde çok sayıda ham fikir not edilmiş olmalı. Dosyanızda gazete ve dergilerden seçilip kesilmiş pek çok sıra dışı olayın kupürü bulunmalı. Kısa öykünüzün tohumunu atacak malzeme, kulak misafiri olduğunuz bir konuşmadan, televizyon ya da radyodaki bir fragmandan da gelebilir.

Pekâla defterimizden ilginç bir fikir seçtik. Yazmaya koyulduk. Karakterimizi nasıl inandırıcı kılacağız?

Kısa öykü yazarı için en önemli görev, öykünün merkezine koyacağı karakteri doğru seçmektir. Romanın aksine, kısa öykü, genellikle meselesi giderek daha ilginç bir hâl alan tek bir insan etrafında döner. Okur, bu insanı tanımalı ve ona ilgi göstermelidir. Kısa öyküler, eksantrik karakterler için iyi bir yuvadır. Orada çoğunlukla iyi karşılanır. Kısa öyküde diyalog elzemdir. Karakterler, kendilerini konuşmalarıyla ortaya koyar. Böylece, karakterleri kendi ağızlarından dinleyen okur da onları çok daha iyi hisseder.
 
Geldik inandırıcı bir arka plan inşa etmeye. Bu konudaki tavsiyeleriniz nelerdir?

Öykünüzün geçtiği yer gerçeğe uygun olmalı, kahramanlarınız rollerini böyle bir arka planda oynamalıdır. Kısa öykü yazarının görevi, okuru bu kurmaca dünyaya götürmek ve ona hemen inanmasını sağlamaktır. İyi bildiğiniz yerleri kullanmak, inandırıcılık sağlamanızı kolaylaştırır. Tüm duyuları hesaba katmayı unutmayın. Görüntü kadar koku ve ses de önemlidir. Buna tat alma ve dokunma duyularını harekete geçirmek de dahildir.

Şu anda elimizde bir kısa öykü konusu, inandırıcı bir kahraman ve arka plan var. Ancak hikâyemizi nasıl ilerleteceğiz? Nasıl yazarsak okurun ilgisini çekebiliriz?
 
İyi kotarılmış bir kısa öyküde konuya hızlı bir giriş yapılır. Ana karakteri devreye hemen sokmalısınız. Okurun merakını ilk sayfada uyandırmanız gerekir. İdeali bunu ilk paragrafta başarmaktır. Mutluluğu yazmanın bir cazibesi yoktur. Kısa öykü yazarken, karakterlerin ilk andan itibaren sorunlarla yüz yüze olmasına özen gösterin. Zorluklar, düşmanlar ve çatışmalarla kuşatılmış olmalıdır.
Öykünüz inandırıcı, ama tahmin edilemez olmalıdır. Güçlü ve ayartıcı bir girişle yakaladığınız okurun elinizden kaçmasına izin vermemelisiniz. Bütün mesele gerilimi attırmaktır. Okura bir sonraki adımı merak ettirmek. Olay örgüsü iyi tasarlanmış bir öyküde, gerilim ilk dramatik sahneden itibaren inşa edilir. Her olay bir sonrakini merak ettirmelidir. Her paragraf, her satır öyküyü ilerletmeye hizmet etmelidir. Bunu yapmıyorsa, sözcükleriniz kulağa ne kadar hoş gelirse gelsin görevini yerine getirememiş demektir.
 
Finali yazarken düşebileceğimiz tuzaklar nelerdir? Öyküyü nasıl bitirmekten kaçınmalıyız?
 
Öykünün sonunda karakterlerin başına gelen her şeyi anlatmak gibi bir tuzağa düşmeyin. Karakterleri nasıl bir geleceğin beklediğine bırakın okurunuz kafa yorsun ve bunu merak etsin.
Öykünüzü beklenmedik bir dramatik olayla bitirmenizi de önermem. Yapmacık durabilir ve son derece ustaca yapılmadığı sürece, yalnızca okuru kızdırmaya hizmet eder. Öykünüz, okura bir çeşit duygusal boşalma sağlayacak şekilde bitmelidir. Ancak bunu ölümle yapmaktan kaçının. Öykünün kahramanını, okurun sevip yakınlık kurduğu karakteri öldürürseniz, biraz da okuru öldürmüş olursunuz. Genel kural olarak, kısa öyküde biri ölecekse bu finalden ziyade başlangıç bölümünde olmalıdır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder