Yoğun geçen yazın ardından kendime bir türlü gelemediğimden olsa gerek zamanla problemim var. Hızla akıp gittiğini düşünüyorum, didişiyorum onunla. O ise benden bihaber kendi hızında akmaya devam ediyor. Ne hızlı ne de yavaş. Yığılı işler eksilmiyor, biriktikçe birikiyor. Ayın 21'i olmuş. Blog yazıları dörtte kalmış. Böyle durumlarda hemen kendime verdiğim sözü hatırlıyorum. Tembelim ama sorumsuz değilim.
Elimin altında duran yaratıcı yazarlık kitaplarından birini çıkarıyorum. İçinden alıntılar yapmadığım tek kitabı, Murat Gülsoy'un Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık Kurmacanın Bilinen Sırları ve İhlâl Edilebilir Kuralları'nı alıyorum elime. 2007'de, Mario Levi'nin Yaratıcı Yazarlık Atölyesi'ne devam ettiği sırada aldığım, Hakkari'de öncelikle kendim için yürüttüğüm beş altı haftalık edebiyat atölyesine hazırlandığım günlerde epey faydalandığım kitap, o dönemde aldığım notlar, altını çizdiğim satırlarla dolu. Anılar üşüşüyor zihnime. Bir e-posta düşüyor sonra bilgisayarıma. Eski bir arkadaş, Hakkari'de askerlik yapan bir tanıdığına ne gönderebileceği konusunda önerilerimi istiyor. Her Van'a gittiğimizde buz aküleri üzerine yatırdığımız dondurulmuş deniz ürünleri, annemlerin Çanakkale'den yolladığı zeytinyağı ve Ezine peyniri tenekeleri geliyor aklıma. Van'daki bir markette deniz börülcesi bulduğum zamanı hatırlıyorum sonra. İlk kez gelmiş markete, kasiyer ne olduğunu bilmiyor. Deniz börülcesi, diyorum. Açtığım sandığın kapağını kapatıyorum. Daha vakti var. Sonra, sonra döneceğim o günlere, belki yazacağım, hatta.
Murat Gülsoy, anlatacak bir hikâyesi olanlara kurmacanın bilinen sırlarını ve ihlal edilebilir kurallarını anlatmaya, paylaşmaya devam ediyor. Okur da ilgi göstermeye devam ediyor. Genişletilmiş 11. baskısının raflarda olması başka neyi işaret edebilir?
Kitabın Sonsöz "... gereğinden fazla konuştum..." isimli son bölümünde Murat Gülsoy, "Birçok kaynakta 'öykü yazmanın sekiz aşaması', 'on adımda karakter yaratmak', '100 günde romanınızı yazın' gibi eğlenceli formüle rastlayabilirsiniz. Ben bu tip önerileri ciddiye almasam da okumaktan zevk alırım. Örneğin John Braine'nin Bir Roman Nasıl Yazılır adlı yazısındaki öneriler oldukça eğlenceli, özetleyerek alıntılıyorum," diyor.
John Braine'den Yazar Adaylarına Tavsiyeler
Bir Roman Nasıl Yazılır
1. Romanı yazın: Önce bölüm bölüm sinopsisini çıkarın, ardından 80.000 sözcükten oluşan bir bölümünü yazıp ne kadar zamanda yazdığınızı ölçün, bir program yapıp ona uymaya çalışın ve yazabileceğiniz kadar çok sayıda sözcükle yazıp bitirin, düzeltmekle uğraşmayın. Romanınızın ilk taslağını ne kadar çabuk bitirdiğinizde siz de şaşıracaksınız.
2. Deneyimlerinize dayanarak yazın: Çevreniz ve yaşantınız ne kadar sıkıcı olursa olsun, tek kaynağınız deneyimlerinizdir.
3. Asla otobiyografik olmayın. Sakın yazarlar (ya da sanatçılar) hakkında yazmayın.
4. Romanınızdaki eylemleri ve olayları iyi aydınlatılmış bir sahnede gözünüzün önünde oluyormuş gibi anlatın. Okur görsün.
5. Yazdıklarınız konuşma dili gibi rahat okunabilmeli. Yüksek sesle okunamıyorsa karışık olmuş demektir.
6. Diyaloglar karakterin aynasıdır.
7. Roman bir hikâye anlatmalıdır.
8. Dramatize edin. Çelişkiler, karşıtlıklar, sürprizler olmalı.
9. Romanlar propaganda yapmamalı.
10. Gerektiği zaman bu kuralları kırmaktan kaçınmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder