26 Eylül 2015 Cumartesi

HÜZÜN ADASINDA HAFTA SONU

Şu sıralar hepimizin hayatı parçalı bulutlu, malum. Keyfim yokken, hadi açık açık söyleyelim depresifken, kendimi yorgun, bitkin, bezgin hissediyorum. Öyle bir uyuşukluk, bıkkınlık hâli ki üzerime sinen, içimden parmak kıpırdatmak dahi gelmiyor. Buna rağmen oyunbozanlık yapmak istemiyorum ve sezon finali yapmak üzere geçtiğimiz hafta sonu İmroz'a gitme önerisine itiraz etmiyorum. Oysa havaların serinlediğinden, denize giremeyeceğimizden, yolun erken tatilciler yüzünden çok uzayacağından ve keyif alamayacağımızdan neredeyse eminim. Yola çıkmadan bir gün önce pek tatlı bir haber alınca, mutluluktan ağzım kulaklarıma varınca, bu kötü düşünceleri ve beklentileri bir kenara atıyorum. Yol uzamış, ikinci gemiye kalmışız, 34 plakalı araçlar kuyruğu ihlal etmiş, önümüze girmeye çalışmış ne gam. Açıyorum pili tam dolu bilgisayarımı ve hevesle çalışıyorum. Vakit kalıyor. Son anda yanıma aldığım Deniz Kavukçuoğlu'nun Hüzün Adasında Bir Köy Gökçeada-Bademli kitabına bile başlıyorum.

 
Kendisi de 2011 yılından beri Bademli (Gliki) köyünde yaşayan Deniz Kavukçuoğlu adaya ilk gelişini anlatarak başlıyor söze. Bademli köyünü, İnci-Yüksel Pazarkaya çiftinin evinde geçirdiği ada tatilini, nasıl adalı olmaya karar verdiklerini anlatıyor, köyün sakinlerini, alışkanlıklarını, âdetlerini... Gelenekler, komşuluk ilişkileri, yemekler, bayramlar, kitaba alınan köyün ilginç kişileri anlatıya renk katıyor ancak ikinci bölümde adada kalan, yeniden dönen Rumlarla, adaya sonradan yerleşen Türklerle yapılan söyleşilerin yarattığı hüzün kısa tatilimiz boyunca hiç dağılmıyor, bir yumru oluyor oturuyor boğazıma. Boşaltılmış köyler, kapısı, penceresi sac levhalarla kapatılmış evler, yıkılmaya yüz tutmuş viraneler usul usul fısıldıyor yaşananları, Rumların yaşadığı sıkıntıları, devletin uyguladığı baskı politikalarını, arazilerinin istimlak edilmesini, yarı açık cezaevinin açılmasının sebep olduklarını, Rum okullarının kapatılmasını, ailelerin dağılmasını, malların yağmalanmasını ve zorunlu göçü...
Anlatıdan da, geziden de geriye hüzün ve utanç kalıyor.
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder