Ernest Hemingway, "... bazen bir
öyküye başlayıp da tıkandığımda ateşin önüne oturur ve küçük portakalların
kabuklarını ateşin ucuna doğru sıkıp yanarken çıkardıkları mavi alevleri
izlerim. Ayağa kalkar, Paris'in çatıları üzerinden bakarak: 'Endişelenme. Nasıl
her zaman yazdıysan şimdi de yazacaksın. Tek yapman gereken doğru bir cümle
yazmak. Bildiğin en doğru cümleyi yaz,' diye düşünürüm," diyor. Yazarken
tıkandığınızı hissettiğinizde bildiğiniz en doğru cümleyi hatırlamak için
nelere başvurursunuz?
Üstüne düşmüyorum aslında. Öyküyü, cümleyi, sözcüğü düşünmek;
portakal soymak, camdan bakmak, ne bileyim, kedi sevmek yazmaya dâhil değil
midir? Tıkanmak bunun neresinde? Daha makul tabirler bulabiliriz. Örneğin
durulmak. Durulduğumda ekseri açıp eski öykülerimi okurum. Sonra onları pek bir
şeye benzetemem. Ama bu güzeldir. Çünkü kendini kandırmayı bırakmak, daha iyi
olmak yolunda güçlü bir adım. Coşkuyla yazmanın zamanı var. Geldiğini
duyarsınız zaten. Masaya bu içgörüyle geçmek gerekiyor sanırım.
Hakkı İnanç
Ben
genellikle öyküleri kafamda senelerce gezdirdikten, tüm kurguyu kafamda
oturttuktan ve öykünün o vurucu cümlesini bulduktan sonra yazmaya başladığım
için çok fazla tıkanmam. Tıkandığımı hissedersem, iyi bir şey çıkaramazsam,
zorlamam. Yanlış zamanda olduğumu düşünürüm ve doğru zaman gelip öykü kendini
yazdırana (belki de yazdırmayana) kadar bırakırım.
Mehmet
Fırat Pürselim
Ben
yazarken tıkanmıyorum çünkü yazmaya zorlamıyorum kendimi. Öykü gelirse geliyor,
geldiğinde de “tıkanmadan” yazıyorum. Tıkanmıyorum ama yazmayı özlediğim oluyor
bazen. Çünkü öykü bazen dolaşmaya çıkmış oluyor, bana uğramayı unutuyor. Ben de
yazmadığım zamanlarda, yani yazmayı beklerken, kardeşimle PES atıyorum,
okuyorum, dizi izliyorum, işe gidiyorum, yemek yiyorum, sigara içiyorum,
uyuyorum. Yani günlük hayhuya bırakıp kendimi, öykünün gelmesini bekliyorum.
Beklediğimi unutarak bekliyorum. Sonra, er ya da geç, avcı boksörün bahsettiği
“en doğru cümle” geliyor zaten. Kendiliğinden.
Onur Çalı
Yazarken
tıkandığımı hissettiğimde öyküye ara verip yazdıklarımı tekrar yüksek
sesle okurum, bir yandan da meraklı kedimiz yanımdaysa ki çoğunlukla
yanımdadır onun kafasını okşarım. Yazmış olduklarım demlenirken kalkar ben bir
çay demlerim. Yine olmadı çok sevdiğim bir öyküyü veya şiiri yeniden yeniden
okurum.
Suzan
Bilgen Özgün
Yazarken
"Tıkanma" doğal bir durum. Herkes yaşamıştır. Ben kendimi
koşullandırmam. Tıkandığım an yazmayı bırakırım. Öyküyle inatlaşmaya gelmez.
Doğru zamanı kendi belirler. Bu yüzden dikkatimi dağıtacak şeyler yaparım.
Müzik dinlerim, ütü yaparım, çay demlerim vs. Araya zaman ve mesafe koyarım.
Birkaç gün sonra şansımı yine denerim. Öykü izin verirse ya da yanlışımı
görürsem ne mutlu.
Tunç
Kurt
Tıkanıklığın
da yazıya dâhil bir süreç olduğunu düşünürüm hep. Buna daha fazla okumanın iyi
geldiğini tecrübe etmişimdir.
Türker
Ayyıldız
Meraklıları için küçük bir not. Benim de bir cevabım var!
Yazdığım metnin bir yerine takılıp, içinden çıkamadığım durumlarda dosyayı kaydedip kapatıyorum. Kitap okuyorum, film izliyorum, müzik dinliyorum, Pati'nin kumunu temizliyorum, yürüyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, yazdıklarımı unutacak kadar metinden uzaklaşıyorum. Ve gün geliyor, beni heyecanlandıran, özgürleştiren bir yazara, metne rastlıyorum. İçimde yeniden yazma isteği uyanıyor. Kaldığım yerden tazelenmiş bir şekilde devam ediyorum. Sonuç her zaman içime siniyor mu? Elbette hayır! Bu durumda yazdığım metni, bir tür yazı egzersizi olarak görüyor ve onunla vedalaşıyorum.
Yazdığım metnin bir yerine takılıp, içinden çıkamadığım durumlarda dosyayı kaydedip kapatıyorum. Kitap okuyorum, film izliyorum, müzik dinliyorum, Pati'nin kumunu temizliyorum, yürüyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, yazdıklarımı unutacak kadar metinden uzaklaşıyorum. Ve gün geliyor, beni heyecanlandıran, özgürleştiren bir yazara, metne rastlıyorum. İçimde yeniden yazma isteği uyanıyor. Kaldığım yerden tazelenmiş bir şekilde devam ediyorum. Sonuç her zaman içime siniyor mu? Elbette hayır! Bu durumda yazdığım metni, bir tür yazı egzersizi olarak görüyor ve onunla vedalaşıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder