18 Mart 2020 Çarşamba

Bir midye misali


Ağzı kapalı, deniz kokulu canım midye. Sırlarla saklı, kalın kabuklu midye. Bir kayaya tutunmuş bekleyen midye... 
Kabuğunun üzerini kaplayan ipliksi yosunlar saç misali salınıyor, sağa sola, yukarıya aşağıya... Soğuk tuzlu su, kabuğun üzerini aşıyor, üzerinden geçip gidiyor. Bazen usulca okşuyor, bazen hırçınca dövüyor kalın kabuğu. Yine de bırakmıyor midye, vazgeçmiyor, salmıyor kendini tutunduğu kovuktan aşağıya, karanlık, derin sulara...
Bir midye misali geçirebilir miyim bu günleri? Evimin kapısını, duvarlarını kabuk misali dışıma örtüp içinde aklımı kaçırmadan sakin kalabilir miyim, bekleyebilir miyim, güvenebilir miyim, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilir miyim?
Bir midye misali yaşamaya nereden ve nasıl başlayabilirim? Kızım için planladığım günün parçalarına ben de dahil oluyorum. O, Türkçe dersi çalışıyor şimdi. Aynı etkinliği yapıyorum onunla. Meslek kelimesinin bana çağrıştırdığı kelimelerden biri olan "midye"yi yazıyorum, öylesine, doğaçlama çünkü yazmak korkularımın, endişelerimin zihnimden bir bir dökülmesine yardımcı oluyor. Çünkü belli ki yol uzun, kızımın yanında güçlü, sakin ve meşgul kalmak istiyorum. Bir midye misali kovuğumda tutunmuş, beklemekten rahatsız olmadan, beklediğini unutarak bekleyen, güçlü, sakin ve meşgul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder