19 Mart 2020 Perşembe

Korona Günleri (1)

99 depremini İstanbul'da yaşadığım günden beri depremden korkuyorum. İnsanın altındaki zeminin sallanması, sarsılması evine duyduğu güven hissini yerle bir ediyor. Şimdi benzer bir korkuyu mesleğimi icra ettiğim iş yerime, sokaklarında yürüdüğüm şehrime karşı duyuyorum. Türk Diş Hekimleri Birliği'nin, Sağlık Bakanlığı'nın önerileri ve yönergeleri doğrultusunda iş yerinde birtakım değişikliklere gittik, ekstra önlemler aldık. Bununla beraber yüreğimin ortasındaki sıkışma hissi geçmiyor. Nefes alma kapasitemin azaldığını hissediyorum. Bunun fiziksel bir etki olmadığına, korkunun doğurduğuna da eminim. Heyecanlandığımız, korktuğumuz zamanlarda nefes alışımız sekteye uğruyor ilkin. Bunun en şiddetli örneğini boğazı geçmek üzere yüzme yarışına katıldığım ilk gençlik günlerinde hissetmiştim. Yüzmeye başladığım anda nefes alma verme düzenim bozulmuştu. İnsan doğduğu andan itibaren yaptığı en doğal eylemi unutabilir mi? Unutuyor. Panik ve korku ruhu ele geçirdiğinde derhal nefes alma kapasitesi düşüyor ve yapamayacağım düşüncesi zihni ele geçiriyor. Bununla başa çıkmanın ilk şartı dikkati yeniden nefes almaya getirmek. Yüzme yarışında tekneden bana eşlik eden yüzme hocamız da bunu iyi bildiğinden, nefeslerimin düzensizleştiğini fark ettiği anda beni uyarmış, nefes al, nefes ver komutları vermişti. Şimdi ne zaman kendimi tıkanmış, ilerleyemiyor hissetsem, vazgeçecek olsam Nuri Abi'nin nefes al, nefes ver komutunu hatırlıyorum. Nefes alıp veriyorum, derin derin. Beni zehirleyen ortamdan çıkıyorum, fiziksel ya da dijital. Yeni bir pencere açıyorum ve uzaklaşıyorum. Yazıya sığınıyorum bazen ama muhakkak hareket ediyorum. Şimdi, okulların kapandığı, çalışma süremi kısaltıp kızıma eşlik ettiğim günlerde, muhakkak her gün iki üç kere kısa süreli de olsa hareket de ediyorum. Koridorda top oynuyoruz. Uniyoga'yı açıyor, basit yoga hareketlerini tekrarlıyoruz birlikte. Salgın başlamadan önce koyduğumuz bir aylık spor yapma hedefi duruyor ne de olsa. Kızım güçlenmek ve uzamak istiyor, ben zayıflamak. Kendimizi koyvermeden hareket ediyoruz, İngilizce diziler izliyor, dijital platformlardan her gün biraz ders çalışıyoruz. Bu dönemi daha çok kitap okuyarak ve üreterek geçirmeyi planlıyorum. 
Her depremden sonra hepimiz nasıl deprem uzmanı olduysak şu anda da hepimiz Covid 19 ile yeterince bilgi sahibiyiz. Salgının tepe noktasını görüp azalacağı günler gelmeden hiçbirimiz için hayat tamamen normale dönmeyecek. Bu dönemi fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı ve zinde geçirmek için aldığım kimi kararlar ve yaptığım uygulamalar şöyle: 

Televizyon ve ekranı karartıyorum. Covid 19'un yayılımı ve alınması gereken bireysel önlemlerle ilgili alabileceğimiz, öğrenebileceğimiz yeni bir bilgi yok. Dolayısıyla saat 22'den itibaren telefonun internetini kapatıyor, uyku öncesi panik ve korkumu besleyecek bilgi akışını kesiyorum. 

Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösteriyorum. Her gün dışarıdan D vitamini ve çinko alıyorum. 

En geç 23.30'da yatıyorum. En önemli değişiklik bu çünkü beni bilen bilir, az uyurum, genellikle yazı çizi işlerimi ev halkının uyuduğu zaman dilimine kaydırırım. 

Her gün hareket ediyorum. Basit ve kısa yoga uygulamalarını izleyerek evde tatbik ediyorum. 

Her gün kitap okuyorum. 

Her gün sevdiğim, beni eğlendiren bir dizi izliyorum. 

Kızıma evde basit görevler verdim. Her gün çiçekleri sulamak, her gün anneannesini aramak ve onunla ilgilenmek gibi. 

Evde kalacaksak bile sabah kahvaltı yapmadan önce üzerimi değiştiriyor, yatak odasını havalandırıyor ve yatağımı topluyorum. Bunu yapmadığım günlerde o rehavet hâli bütün güne yayılıyor ve saatler atlayarak, hızlı ama beni de tüketerek, enerjimi emerek ilerliyor. 

Her gün Deniz'in dersleriyle ilgileniyorum. Öğretmenin yolladığı ev ödevlerinin yanı sıra bir ders süresince beden eğitimi ve el sanatları etkinliği yapıyoruz. Böylece araları kendi serbest etkinlikleriyle ve kitap okuyarak geçirebiliyor. İlerleyen günlerde onun kendine ayırdığı zamanları ev işlerine ayırmak yerine kendi okuma yazma sürecime ayırmak, bol bol serbest yazılar yazmak, korkularımı, endişelerimi yazı yoluyla içimden atmak da planlarım arasında. 

Ee sizler nasılsınız? Bugünleri nasıl geçiriyorsunuz? Paylaşmak isterseniz yazının altına yorum olarak yazın lütfen. 

Son satırı yazdığım anda dinlediğim şarkı da size hediyem olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder