10 Ekim 2020 Cumartesi

Hali pürmelalim


Kızım, ilkokul dördüncü sınıfta. Mart ortasında okullar kapandığından beri yalnızca bir kez, bir sınıf arkadaşıyla yüz yüze buluştu, birlikte oyun oynadı. Salgının kontrol altına alınması ve ilkokulun bu son yılında yaz tatilinden önce en azından birkaç ay okula giderek yeniden bir arada olmalarını, vedalaşmaya zaman bulmalarını, fiziksel olarak okul ruhunu, sınıf ruhunu yeniden, daha güçlü içlerinde taşıyarak mezun olmalarını her şeyden çok istiyordum. Bununla beraber okulların bahar aylarına kadar açılmasını hiç ama hiç beklemiyordum. Pazartesi okulların açılacağının duyurulması, detayların son dakikaya kadar belli olmaması, zihnen buna hazırlanmadan kızımı okula göndermek zorunda kalmam beni tedirgin ve huzursuz ediyor.  

Yüz yüze eğitim mecburi değil. Bununla beraber yüz yüze eğitimin dışında bırakılan, online olarak devam ettirilecek derslerin içeriği ve süresi son derece kısıtlı. Hadi açık açık söyleyelim. Temel dersleri online alma imkânı yok. Yoklama alınmayacak ama müfredattan sorumlu kılınacaklar ifadesiyle veli kaderine bırakılıyor. Ya salgın korkusuyla çocuğu evde tutacak, okula göndermeyeceksiniz, derslerin üzerinden birlikte geçecek, özel öğretmen tutacaksınız ya da paşa paşa çocuğu haftada iki gün okula yollayacaksınız. Kalan beş gün ne olacak, meçhul. Çocuğu salgının ilk günlerinde baş tacı edilen, korumamız icap eden aile büyüklerine mi bırakırsınız, iş saatlerinizi, çalışma düzeninizi ayarlayamayıp işinizden mi ayrılırsınız o da sizin bileceğiniz iş. Her konuda olduğu gibi bu durumun faturası da en çok kadınlara ve çocuklara kesiliyor. 

Zihnim bu konuyu öğütüp duruyor, beni uykumdan ediyor. Hiçbir şey yapamazsam kalkıp hali pürmelalimi yazarım diyorum çıkıyorum yataktan. Zira yatağın içinde huzursuzca bir sağa, bir sola dönmek, gözlerim cin gibi açılmışken nafile çabayla yeniden uykuya dalmayı beklemek işe yaramayacak. Yazıyorum, canımı sıkan, adil bulmadığım meseleleri içimden sayfaya akıtırken, kızımın heyecanına ortak olmaya çalışıyorum. 

Evet kızım mutlu ve heyecanlı. Henüz haberi yok ama öğretmen sınıfı öyle zarif ve düşünceli bir şekilde ikiye ayırmış ki görünce, duyunca havalara uçacak. Bilgiye ulaşmanın bu devirde pek de mühim bir mesele olmadığını, en fazla haftada üç, dört saat ayırarak müfredatı takip etmenin mümkün olduğunu, okulların kapanmasıyla beraber asıl yitirilen şeyin sosyalleşmek, ait olduğun ortamı kaybetmek olduğunun, çocukların aylardır bir çeşit kayıp, yas içerisinde bulunduğunun farkındayım. Pazartesi sabahı kavuşmalarını görmek mümkün olmayacak ama  her birinin içinde havai fişeklerin patlayacağına da eminim. O zaman çocukların neşesi ve heyecanı biz yetişkinlere de bulaşsın ve bu yeni döneme hızla, umutla uyumlanalım, bu vartayı da sağlıkla atlatalım. 

Zor olsa da içimdeki isyanı, incinmişliği, kafa karışıklığını bir kenara bırakıp çocukların neşesine, heyecanına ortak olmayı, okul çıkışı gözlerindeki parlamayı görmeyi tercih etmenin sağlıklı bir seçim olacağına, onları korkularımızla zehirlemek yerine sakinleştirici otorite rolüne sahip çıkmayı, sürecin belirsizliğini, yeniden kapanma olasılığını, zaman zaman içlerinden kimi ailelerin virüse yakalanabileceğini, ev karantinalarının, geçici süreyle okula gidememelerin de bu yeni sürecin bir parçası olacağını, bazen karanlıkta yolu aydınlatanın iki küçük far olduğunu hatırlamayı, bu şekilde de emniyetle sürüşün mümkün olduğu bilgisine gönlümü açık tutmayı canı gönülden istiyorum. Her sıkıştığımda nereye döneceğimi bilmek için de bu yazıyı buraya yerleştiriyorum. 

Bu yazıyı,  bizim için anısı olan, Nil Karaibrahimgil'in bestesinin standart hâle gelmesinden önce kızımın okulunda öğrenci zili olarak çalan şarkıyla bitirmek uygun düşer kanımca. 





2 yorum:

  1. Ahhh, nasıl da güzel anlatmışsın... Ben gönderemeyeceğim. Babamın ve anneannemin bağışıklık sistemleri yok gibi bir şey. Hepimizi riske atmak olur Riva'yı okula yollamak. Öte yandan arkadaşlarının çoğu gidecek. Dün gece benim de uykum kaçtı döne döne bunları düşünmekten... Hepimize kolay gelsin. Allah zihin açıklığı versin derler ya, zihin açıklığı ütopik bir dilek bu topraklarda, zira zihin her daim bulanık, Allah gönül ferahlığı versin...

    Sevgiler

    Burcu Çelebi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcu'cuğum babanın ve anneannenin sağlık durumuna üzüldüm. Umarım hepimiz sağlıkla, sıkıntısız atlatırız süreci. Konuyla ilgili net bir karar almak ve hep onu sürdürmek pek mümkün değil. Günlük akış içinde hep değişecek belli ki. Riva için de uygun bir seçenek bulunur umarım. Hepimize dayanma ve başa çıkma gücü diliyorum. Sevgilerimle.

      Sil