24 Ekim 2020 Cumartesi

Sibop Üzerine Okuma Notlarım

Bu aralar öykü yazamadığımdan mütevellit okuduğum kitaplar üzerine daha çok söz söylemek istiyorum ama aynı yazmanın yazmayı çağırması gibi yazmamak da yazmamayı çağırıyor.  O halde umduğum gibi yazamayacağım koşuluyla başlayayım ve maddeler halinde ilerleyeyim. 




0
Bu ara aynı anda pek çok kitabı okuyorum. Kimisi sevdiğim halde yarım kalıyor, kimisi yavaşlayarak da olsa bitiyor. Bu sürüncemeden kendini sıyıran bir roman oldu Sibop. Başar Başarır'ın öykü kitaplarının ardından gelen ilk romanı Sibop, benim de okur olarak Başar Başarır'la tanışma kitabım. 
1
Sibop 2017 Yunus Nadi Roman ödülünü almış bir yapıt. Başarır bir önceki öykü kitabı Teklifinizle İlgilenmiyorum ile 2014 Yunus Nadi Öykü ödülünü almış. Üst üste ülkenin en saygın edebiyat ödüllerini alan yazar, bir söyleşisinde (nerede denk geldiğimi şu an anımsamıyorum) ona yöneltilen (mealen yapıtlarıyla yeterince ilgilenip irdelendiğini düşünüp düşünmediğine dair) soruya bunun kendisi için geçerli olmadığını, çoğunlukla pek çok yazar için de durumun benzer olduğunu söylüyordu. Yirmi beş yılını yazarak geçiren, ödüllü bir yazarın dahi bunu hissetmesi ve dillendirmesi epeyce hayal kırıklığı yaratıyor. Yazan insan, edebiyat denilen kuyuya bir taş atar ve bekler ki çınlasın. O beklediği ses çoğu zaman gelmez, gelenler ise çoğu zaman arka kapaktan devşirilmedir ya da yazan kişinin okurluk beklentisine uyup uymamasıyla inşa edilen bir güzelleme ya da karalamadır ancak çoğu zaman yapıtın sahibinin içinden işe yarar bir şey çıkarması mümkün değildir. Kitaptan alıntılanan bir cümle, afili bir poz, kitabın kendisinden çok daha fazla beğeni ve yorum alırken insanın aklının tutulmaması pek mümkün değil. Bildik sosyal medya yorgunluğu diyelim ve geçiştirelim. 
2
Gelelim Sibop ile karşılaşmamıza. Parşömen Sanal Fanzin'de Aysun Kara'nın yazdığı değerlendirme yazısı, Yunus Nadi Roman Ödülü derken dikkatimi çekmiş, hiç okumadığımı fark etmiştim ama ne derler bilirsiniz: Okumak istediklerimiz daima okuyabileceklerimizin fersah fersah ötesinde. Bu, ötelenen karşılaşma Nilüfer Belediyesi'ne ait Nilüfer Kütüphaneler bünyesinde çevrimiçi gerçekleşen Edebi Kazılar etkinliğiyle gerçekleşti. İlk kez orada dinleme fırsatı bulduğum Başarır, "Kalemin başını bazen kafiye çeker," diyerek kelimelerle, dille derdi olduğunu, dile meftun olduğunu ima ediyordu. Roman da tam olarak bunu doğruluyor. Argodan, ironiden, sözcük çeşitliliğinden yana gerçekten zengin bir anlatı Sibop. Buna kahramanları, olay örgüsüne dahil olan durumların çeşitliliğini de ilave etmeliyiz. 
3
Romanlarda pek sık rastlamadığımız içindekiler bölümünün hikâyesi ise şu
Başar Başarır bir önceki öykü kitabı Teklifinizle İlgilenmiyorum'un yayımlanmasından sonra üzerinde çalıştığı bir metin, öykü formuna sığmaz ve hacmi artar. İçindekiler tablosu öykünün yazım aşamasında kendisi için elinin altında tuttuğu, yazım sürecini kolaylaştırmak için hazırladığı zaman ve kişiler çizelgesi iken anlatı uzadıkça uzar, bu çizelge de romana dahil olur.  
4
Sibop üç koldan ilerleyen bir anlatı. Bir yanda romana adını veren Sibop Orhan'ın Facebook üzerinden Aslı ile tanışması ve onların yıldırım aşkıyla birbirlerine tutulup evlenmeleri, bir yanda Aslı'ya kalan bir miras meselesi yüzünden etik dışı davranmayı da göze alarak onu ikna etmeye, korkutmaya çalışan bir avukat ve buradan açılan polisiye, merak unsuru zengin, sürükleyici bir hikâye ve günümüzde bu olayın patlak vermesine yol açan Aslı'nın ölmüş babası Kerim'in hikâyesi. Tüm bunlar birbirine bağlana, ulana romanı ilerletiyor ve toplumsal bellekte yer bırakan yapı taşlarının kentsel dönüşüm kisvesi altında yok edilmesinden, estetik ve hikâyesi olanların yıkılıp yerlerine bir örnek beton ucubeler dikilmesine, yolu kısaltmak için eski mezarlıkların üzerine asfalt dökülmesinden, köprü inşaatı için ormanların kesilmesine vicdanımızı, gözümüzü, aklımızı rahatsız eden ne varsa bir bir gözler önüne seriyor. 
4
Olaylar kronolojik sırada ilerlemiyor. Günümüzde geçen bölümlerin anlatıcısı Sibop Orhan. Bu bölümlerde kullanılan dil daha çok argoya, gündelik dile yaslanıyor, kahramanın iç sesi de hayli baskın. Başar Başarır'ın söyleşide dediğine göre, genç okur öyle konuştuğu halde romanın bu bölümlerini yadırgamış. Bana samimi ve içten geldi. Başar Başarır, argoyu, sokak dilini kullanırken oldukça rahat. Dilin kurallarını bozmaktan çekinmiyor, keyifle kendisini okutuyor. 
 
5
Kerim Uluğ'un hikâyesinin anlatıldığı, 1960lı yılların sonunda başlayan bölümlerde ise Tanrı yazar anlatıcı tercih edilmiş. Aslı'nın babası Kerim Uluğ ölmüş olsa da romanın omurgasını oluşturuyor. Şiir de yazan, tiyatro meraklısı bir genç olan Kerim Uluğ Yüksek Ticaret'ten ayrılır ve kendisi gibi oyunculuğa meraklı bir arkadaşıyla özel bir tiyatroda iş bulur. Kerim Uluğ, dava adamıdır, prensip sahibidir, daha adil bir dünya özlemi içerisindedir. Birlikte çalıştıkları tiyatro içerisinde herkesin emeğiyle orantılı hisse sahibi olmasını arzu etmektedir. Çalışanları örgütlemeye çalışsa da ilk girişimi boşa çıkar, kendisini kapının önünde bulur. Birtakım tesadüfler sonucunda Yeşilçam'da tutunur, evlenir ve bir kızı olur. Yıllar evvel birlikte çalıştıkları ekibin daveti üzerine tiyatroya döner ve bu defa şartlarını kabul ettirir. Yıllar sonra Aslı'nın peşine takılan adamlar da tiyatro binasını yıkıp yerine AVM yapmak isteyen bir inşaat grubudur. Firma küçük hissedarları ama tehditle ama parayla ikna edip bir an evvel binayı yıkmak ve işe koyulmak ister zira büyük hissedarın kızı çantada kekliktir. 
Kerim Uluğ yaşamasa da, geçmişte yaşadıkları romanın nedensellik bağı açısından önemlidir ve anlatıda epey yer tutar. 
5
Sibop, Orhan'ın lakabıdır. Ortadan kaybolan karısı Aslı'yı ararken bir başka roman kahramanı tarafından takılır, o da üzerine dikilmiş kıyafet gibi alır giyer. Orhan, ablasının gölgesinde kalmış, Hukuk Fakültesi'ni bitirip avukatlık stajı yapsa da mesleğini hiç yapmamış birisidir. Sık sık ölmüş anne babasının seslerini duyar zihninde. Yokluklarında bile Orhan'ı hizaya sokar, ona sık sık Osman değil, Orhan olduklarını duyurmayı başarırlar. Osman Bey, Osmanlı Devleti'ni kurarken, Orhan sadece Orhan Bey olarak kalmıştır. Bizim Sibop Orhan ise Aslı sayesinde, Osman'lık mertebesine geçemeyecekse de daha iyi bir insan olma çabasını sürdürecektir. Bu büyüme hikâyesine eşlik etmekten, Başar Başarır'ın dilbazlığına tanık olmaktan bence hoşlanacaksınız. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder