29 Nisan 2021 Perşembe

Sarılırdık eskiden...

Bu gece üç haftalık kapanma başlıyor. Bir süredir her hafta farklı bir yerde baharı karşılamaya mecburen ara vereceğimiz için geleneksel cuma gezintimizi bugüne aldık. Bu defa niyetimiz kumsalda, kayaların üzerinde aramak baharı. 

                                                                                   *

Geçen bahar bir yaz önce hasbelkader aldığımız çekme karavanda geçirmiştik sıkı kapanma günlerini. Dört duvar içine kapanan akranlarının aksine kızım kedilerin, köpeklerin, sincapların, kırlangıçların, mavibaştankaraların arasında geçmişti. Hayatımda ilk kez bir kumsalın çiçekten bir halı ile kaplandığını görmüş, sabah yatağımda bir sincapla göz göze gelmiştim. Belirsizlik baki ama içe kapanma hâli yok şu an. İşler tam gaz sürüyor, bulaş da... Her zamanki gibi kapanmanın ön hazırlık olmadan paldır küldür açıklanması, beraberinde gelen dayatmalar can sıkıcı. Umalım da beklenen yavaşlama sağlansın. 

                                                                                  *

Bu aralar Netflix'te yayımlanan Crown dizisini izliyorum. Kraliçe Elizabeth'in tahta çıkmasına yakın günlerden başlayan dizinin her bir bölümü en az elli dakikalık görsel bir şölen. Tarihe dayanan kurmaca bir dizi olduğunu akılda tutuyorum elbette. Tarihle çelişen yanları vardır, olabilir, yine de yakın tarihe, iktidar hırsına, barış için savaş çığlıkları atan kodamanlara bakmak, kraliyet tabularının bireyler üzerindeki ezici baskısını görmek tatminkar bir izleme deneyimi sunuyor. Keşfedeni çoktur ama henüz izlemeyenler için bir tavsiye de benden gelsin. 

                                                                                  *

Geçenlerde kızımla bir örnek maskelerle yürürken ileride bu günleri nasıl hatırlayacağını düşündüm bir anlığına. O yaşlara dair kendi anılarım pek de canlı olmadığı için bu anın ağırlığı içinde ezici, yakıcı, zor görünen bu günleri anımsayacak mıydı acaba? Sordum. Yanıt kısa bir distopya gibiydi. 

"İleride çocuğuma biz eskiden birbirimize sarılırdık der miyim sence?" 

Pandeminin kalıcı bir distopyaya dönmeyeceğine dair inancım ve umudum tam elbette ama bir an bunun kalıcı olabileceğini, eskiye dair hatıranın giderek belirsizleştiği ve silindiği bir dünyada yaşamanın ne büyük bir kabus olacağını düşündürten bu cümle, sizce de kısa kısa öykü örneği sayılmaz mı?







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder