Lise iki ve üçüncü sınıfı Kayseri'de okudum. Şimdi baktığımda keyifli arkadaşlıklar kurduğumu net bir şekilde görsem de, ergen ruhum, Çanakkale'den ayrıldığı için isyanda ve yastaydı. Bununla nasıl başa çıkacağımı, dile getireceğimi bilmediğim için pek çok güzel an'a gölge düşürdüğümü şimdi gayet net biliyorum, görüyorum. O zamanlar elime üzerinde Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi yazan bileti alınca lise arkadaşlarımla yollarımız ayrıldı. Pek çoğu doktor olmak üzere Ankara'ya gitti. Üniversite yıllarında birkaç sınırlı Ankara ziyaretim haricinde çoğunu görmedim, sesini duymadım. Bir gün instagramda bir duyuru gördüm. Arkadaşlarımdan birinin kişisel gelişim alanında bir kitabı çıkmıştı. Birden geçmişe döndüm, tatlı güzel günlere... Bir kenti sevememek ve o kente arkadaşlar sayesinde dayanabilmekti sanırım tam olarak yaşadığım. Oradaki ikamet süremiz bitince coşkuyla ayrılmıştım beni sınırlayan, kızlı erkekli aynı havuza sokmayan kente. Şimdi bu satırları yazdığıma göre buna çok içerlemişim, belli. Bir hafta karma girdiğimiz havuza, ertesi hafta giremeyince, annemin çocuklar benimle demesinin yeterli gelmemesine ne çok kızmışım. Anılar, tuhaf şeyler, uçucu, akışkan... Bir kez kapağını açınca, dışarı çıkmasına izin verince seni asıl anlatmak istediğin konunun uzağına taşıyor, rastgele fotoğraflar çıkarıyor. Kendini anlatmanın hevesine kaptırmışken, her defasında daha uzağa savrulurken birden bire "Ne anlatıyordum ben?" sorusuyla irkiliyorsun, ya da kendine "Ne işim var burada?" diye soruyorsun.
"Ne işim var burada?" güzel bir soru aslında. "Ben kimim?" gibi, "Ben şimdi ne yapıyorum?" gibi, seni durduran, kendini yavaşlamaya ve farkında olmaya çağıran sorular. İşte o gün instagramda karşıma Gökhan'ın kitabının duyurusunun çıkması bende tam olarak bu etkiyi yarattı. Geride bıraktığım arkadaşlarıma karşı özlem uyandırdı. Hemen harekete geçtim. Sosyal medyadan Seçil'e ulaştım ve bir whatsapp grubu varsa, beni de eklemelerini rica ettim. Hiç sevdiğim şeyler değildir bu tür gruplar, olabildiğince kaçarım, ama o an iletişimde kalmak ve yeniden bağlantı kurmak hoş geldi. Meğer yokmuş ve bu talep üzerine kuruldu ve hemen pandemi öncesinde kurulan bu grup, özellikle doktordan yana zengin çeşitliliğiyle eve kapandığımız günlerde elimi tuttu, gerçekten. Henüz denize karşı bir rakı sofrasında buluşamadık ama umudum var.
Hepimizin bizi bu zor günlerde elimizden tutacak, rahatlatacak alanlara ihtiyacı var. Kendi adıma bu dönemi, mesafe dolayısıyla katılamadığım, ilgimi çeken alanlarda çevrimiçi eğitimler alarak geçirdim. Verimli ve keyifli geçen eğitimlerin üretimime yansıması da umut ettiklerim arasında.
Umut etmek güzel şey doğrusu. Sizin de kendinizi diri, heyecanlı tutan umutlarınız var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder