16 Ağustos 2023 Çarşamba

Günün izi: 6

Tespitimdir!

Geçen hafta yurt dışında yaşayan iki arkadaşımı ziyarete gittik kızımla. Bizim için oldukça keyifli bir yolculuk oldu. Bir ülkeden diğerine flixbus ile geçmeyi, lokal birinin evinde kalmayı deneyimledik. En önemlisi kızımla baş başa bir otelde kalmak yerine arkadaşlarımızla bir arada olmak, sohbet etmek, ağız dolusu gülmekti. 

Kızımla aramızda belirgin bir fark var. O dijital araçlara güvenirken ben insanlara güveniyorum. Haritaya göre doğru yönde olsak bile aralarda sorma ve bir insandan teyit alma ihtiyacı duyuyorum. 

                                                                        *

İtirafımdır!

Yaza doydum. Dört gözle sonbaharın gelmesini bekliyorum. 

Ben ki yazı severim. Kış aylarına ne gerek var, ilkbahar, yaz, sonbahar, yaz olsun derim. Bana bile bu gelmiş geçmiş yazın asfaltta yumurta pişirten sıcakları fazla geldi. 

                                                                        *


İzlediğimdir! 

İki, üç aydır ne televizyon ne Netflix... Yaz biraz da dışarı dışarı çıkma mevsimi malûm. Geçen yaz evi taşıdığım için yerleşme, genişleme, yayılma, yerini bulma ile geçti daha çok. Bu yaz, hâlâ yerleşmesi gereken, ince ince ayıklanması gereken yerler var ama durağanlık hâkim genel olarak, eve yerleşmişlik... Yine de evin işi dediğin şey, kuyruğunu yiyen yılan misali, kesintisiz bir döngü. Çok pratik, eli çabuk, her şeyi silip süpüren, hop diye yerine kaldırabilen biri olmadığımdan evin içi havuz problemine dönüyor. Bir yerden doluyor, öbür yerden akıyor. Ben, bir işçi, ancak bu kadarına yetebiliyorum, diyerek kendimi çok da üzmüyorum. Profesyonel yardıma yer açtım hayatımda. Kalan işler olduğu kadar, yetiştiği kadar... Lafı uzattım geçenlerde işlenirken "Aa," dedim kendi kendime. "Otur, bir şeyler izle." Ve Netflix'te Manifest diye bir dizi buldum. Gözüme girdi daha doğrusu. Bu hafta en çok izlenenlerde 6 numara mı, ne, öyle bir şey işte. Oturdum, birkaç bölüm izledim. Sardı da üstelik. Biraz polisiye, biraz mistizm... 

                                                                        *

Okuduğumdur!

Tatile çıkarken yanıma Bir Köy Hekimi (Prag için Kafka), Domuzu Kırmak (Varşova için Etgar Keret) almıştım. Her ikisini de okudum, bitirdim. İkisi de ince kitaplardı, aktı, gitti. Eskiden severek okuduğun kitapları yeniden okumak, odaklanma sorununa da bire bir galiba. Sen de bu ara odaklanma sorunu yaşıyor musun? Çağın hastalığı galiba.

                                                                        *

İhtiyacımdır! 

Her bahar balkonu çiçeklerle donatmayı seviyorum. Yazın bu en kurak zamanlarına geldiğimizde ise bir kısmı kuruyor, diğerleri ise canlılığını yitiriyor, cılızlaşıyor. Mevsimsel bir döngü aslında galiba. Karşı çayırlara baktığımda yalnızca sarı, sapsarı otlar görüyorum. Balkona el atma zamanı geldi. Kimi çiçekleri azaltmak, fazlalıkları ayırmak, saksıların yerini değiştirmek ve yeniden bir keyif alanı yaratmak için kolları sıvayacağım bu hafta. Hazır elim değmişken de sadeleşmeye devam! 

Fazla çocuk kitapları, kıyafetleri ve oyuncaklar var ayrılacak, yerini bulacak. Onları alıp çöpün kenarına koyamadığım için, işe yarasın istediğim için işler uzuyor ama yerli yerini bulup yeniden kullanıma girdiğini görünce de mutlu oluyorum. Adresler belli. İş ayırmaya, paketlemeye kaldı. 

                                                                     *

Sorduğumdur!

Sahici bir merakla soruyorum. "Nasılsın?" sorusuna nasıl yanıt veriyorsun? Ben genellikle. "İyiyim teşekkürler" ya da "bildiğin gibi işte, iş güç devam" diye yanıtlıyorum. Çoğu zaman, çoğumuz dile pelesenk olmuş kalıp cümlelerle yanıtlıyoruz bu soruyu. Sahici bir merakla sorulmadığı gibi sahici bir samimiyetle de yanıtlanmıyor sanki. Orada bile hız devrede! Bir an durup baksak nasıl olduğumuza ya da karşımızdakinin yanıtını duysak düşeceğimizden mi korkuyoruz? Altımıza bu koşu bandını kim yerleştirdi? Yavaşça düğmeye basıyor ve gerçekten içimden geçenlere bakıp yanıtlıyorum. Eğer bilmek istersen... 

Pek çok duygu var içimde, aynı anda, birbirine karşıt, komşu, yaren... 

Yorgunum. Yeniden düzenlemem gereken çok şey var. İşle başlamıştım. Orası stabil artık. Kararsızım. Annem yaşlanıyor. Daha mı yakınına taşınmalıyım? Oturduğu sitede satılık iki ayrı daire var. Girişimde bulunmalı mıyım? Ama oturduğum evi seviyorum. Kedi de bahçede geziyor. Üst kat dairelerden aynı kolaylığı sağlayabilir miyim? Endişeliyim. Kendime rahat yok, kendimden. Bir karar alıp uygulamam gerekmediğini neden kabul etmiyorum? Şu anki ihtiyaçlar doğrultusunda yerleşik olmaya devam edip sonra, gerektiğinde yeniden bakma kolaylığına geçmeyi istiyorum. Bezginim. Kilo verme konusunda bir türlü gerçek anlamda eylemliliğe geçmiyorum. Tutarsızım. Bakınız: kilo ve spor konusu. İstekliyim. Arkadaşlarıma daha fazla zaman ayırmak konusunda, iş ve ev arasında sürüklenmeme konusunda istekliyim. Gayretliyim. Okullar açılana kadar çalışma odasını cillop gibi yapacağım. Rahatım. Mezun oldum. Vize, final yok. Yeminliyim! Daha da açık öğretim okuma hevesim yok. 

Sahici bir merakla bakarsan içine, sen nasılsın? 





4 yorum:

  1. Gezini keyifle takip ettim ama sanki o arada hepimize olan tatil sonrası tatil ihtiyacı olmuş dönüşte :) Sanırım sen altından kalkarsın tüm planlarının bol şans.. Başlamak bitirmenin yarısıdır derler ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi! Yola çıkmadan çamaşır yıka, kurut, katla, dönüşte yıka, kurut, katla... Ama olsun. Yorgunluğumuza değdi. Hem bu aralar ertelememe ve şikayet etmeme kuralı işliyor. :) Bitirebilir miyim, bilmiyorum ama planlamak ve adını koymak önemli bir adım.

      Sil
  2. iyi olmaya çalışıyorumu, iyiyim çok şükürle değiştim bu ara:) sonbaharı özledim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu değişime çok sevindim. Sonbaharı özledik gerçekten. Şöyle yapraklar sararsa, havalar serinlese, evlere çekilsek, daha çok okusak, yazsak, film izlesek...

      Sil