9 Eylül 2014 Salı

YOL HAZIRLIKLARI


Hafta sonu çıkacağım Saraybosna seyahatinin ön hazırlıklarına başladım. Bilirsiniz işte, kaçırılmaması gereken turistik mekânlar, yerel yiyecekler, hediyelikler... Araştırdım, okudum. Bloglardan çok faydalandım. Bazı restoran isimlerini not aldım. Saraybosna içinde günlük turlar düzenleyen bir şirketle yazıştım. Klasik hazırlıklar... Bunun dışında son yıllarda yola çıkmadan önce o coğrafyada geçen filmleri izlemeye, kitapları okumaya müziklerini dinlemeye başladım. Ruhumu bedenimden önce oraya yollamak hoşuma giden bir deneyim ve giderek pekişen, yerleşen bir alışkanlık oldu.
Madde madde yol hazırlıklarım:
 
1)Geçen haftayı Güvenli Bölge Gorazde adlı grafik romanı okuyarak geçirdim. Okuma günlere yayıldı. Bu, başıma çok sık gelen bir durum değildir. Bir kitaptan etkilendiysem (ki çok etkilendim) elimden düşürmeden okur ve jet hızıyla bitiririm. Beni yavaşlatan neydi? Elbette gerçeğin dayanılmaz ve akıl almaz ağırlığı!

Sacco, Malta asıllı Amerikalı gazeteci ve çizer. Grafik romanında, BM tarafından güvenli bölge ilan edilen Gorazde'nin Sırplar tarafından kuşatılmasını, kuşatma altındaki kenti ve kentlilerin hikâyesini bize içeriden anlatıyor. Filistin grafik romanını çizmeden önce yaptığı gibi ön hazırlık için Gorazde'ye gitmiş, insanlarla tanışmış, yemek yemiş, kurşunlanmış, yakılmış yıkılmış evlerde onlarla kalmış, VHS videolarda birlikte film izlemiş, hikâyelerini dinlemiş, yaşadıklarını anlamaya çalışmış. İnsan hayatını sayılara indirgeyen ana akım medyanın görmeyen gözleri, işitmeyen kulakları ve konuşmayan dili yerine geçmiş çizdikleri. Güvenli Bölge Gorazde başlı başına bir yazı konusu aslında. Henüz tanışmadıysanız Sacco'nun grafik romanlarıyla bir an evvel tanışın.

2)Çanakkale'de düzenlenmeye başlayan Masal Söyleşilerinden sık sık bahsediyorum. Söyleşilerle birlikte çocukluğumdan beri ilk kez yeniden masal okumaya başladım. Özcan Yüksek'in konuk olduğu ilk söyleşinin ardından kütüphanede 1001 Gece Masalları var mı diye bakarken Dipnot Yayınlarından çıkan 10 kitaplık bir seri bulmuştum: Dünyanın Dört Bir Bucağından Masallar. Deniz'e kitap almak için çocuk kütüphanesine gittiğim zamanlarda o seriden de kitap almak, geceleri uyumadan önce o esnada okuduğum kitabın yanı sıra bir masal okumak da hoşuma giden yeni bir alışkanlığım. O yüzden yatağımın baş ucu minik bir kütüphane gibi. Edebiyat dergileri, masal kitabı, o anda okuduğum roman, Deniz'e uyumadan önce okuduğum resimli çocuk kitapları, hepsi baş ucumda üst üste bekliyor.  Serinin içinde Balkan Masalları olduğunu hatırlıyordum. Seyahat kesinleşince son kütüphane ziyaretimde Balkan Masalları'nı da aldım. Balkanlar, malum Bağdat'tan çıkıp Avrupa'ya giden kervan yolu üzerinde. Masal söyleşilerinde, kervanların sadece mal taşımadığı sözlü anlatıları da taşıdığı anlatılır size. Bu sadece bir bilgidir! Oysa farklı ülkelerden masalları okuduğunuz zaman tanıdığınız masalların nerelere taşındığını, nasıl değişimlerden geçtiğini  bizzat görürsünüz. Okuduğum Balkan masalları arasında çok sevdiğim aklımda tutmak istediklerim oldu. Anadolu masallarıyla, masal başı ve sonu tekerlemeleriyle benzerliklerini ve farklılıklarını bulmaktan hoşnut kaldım. Okuduğum bir Bosna-Hersek masalının (Dünyada Benden Daha Zengin Var mı?) bir yerine Harun Reşit ile Kör Dilenci masalının monte edildiğini fark ettim. Romanya'da kullanılan masal başı tekerlemeleri bizimkilere hiç benzemiyordu: “Bir zamanlar çok olağanüstü bir şey olmuş; olmasaydı, burada hiç anlatılır mıydı? Ne zaman mı? Kurtlar kuzularla sarmaş dolaş uyurlarken, çobanlar da yeşil çimenlerin üzerinde imparatorlar ve krallarla yemek yerlerken, bir güneş batar, bir başkası doğarken...” Yine Romanya masallarında Anadolu'da olduğu gibi masal sonu tekerlemelerinin olduğunu ve anlatıcının kendisini masalın sonuna eklediğini gördüm: “Eğer hâlâ yaşıyorsa, imparatorluğu o yönetmektedir. Bütün bunları biliyorum, çünkü oradaydım; şimdi de sizlere anlattım.” ve “Üç gün üç gece süren bir düğün yapılmış; bir gün dinlenildikten sonra, üç gün üç gece daha eğlenilmiş. 'Nereden biliyorsun?' diye soracak olursanız; düğün başlamadan yetişemediysem de, ben de oradaydım da ondan biliyorum.” örneklerinde olduğu gibi.
3)Sevdalinka adı verilen geleneksel Boşnak halk müziklerini dinlemeye başladım.
4)Bosna savaşı sırasında geçen Yağmurdan Önce filmini tekrar izleyeceğim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder