Yazmak hele öykü falan yazmak aklımda hiç yoktu. Denememiştim de. Dönüm noktasının Xasiork-Ölümsüz Öyküler Yayınevi'nin 2002 yılındaki öykü yarışmasına katılmam olduğunu söyleyebilirim. 2002'deki yarışmaya üç öykü yollamıştım sanırım. Üçünü de yarışma için yazmıştım. Yani daha önceden bir şey yoktu elimde. O yarışmayı polisiye seven ve birbirimize polisiye romanlardan bahsettiğimiz bir arkadaşım haberdar etmişti. Bir şeyler yaz da, gülelim demişti. Yazdıktan sonra okuyup gülüştük. "Kötü öyküler ama gönder istersen belki kitap falan yollarlar." dedi arkadaşım. Ben de yolladım. Ödül töreni için aradıklarında aklıma hemen o arkadaşım geldi ve yanına gidip neden beni işletiyorsun, diye sordum. Anlamaz gözlerle baktı bana. Sonra yayınevinden yine aradılar beni ve gerçekten ödül aldığıma ikna ettiler.
O yarışma için yazdığım öykülerden birini -Kara Erik Yazı- başka bir arkadaşım alıp Semih Gümüş'e okutmuş. Öyküyü Adam Öykü'de görünce asıl o zaman şaşırdım.
Ondan sonra yazmayı sürdürdüm.
Bir öykü kitabım çıksa inanılmaz olurdu derdim hep. Biraz zor bir süreç oldu ama kitap çıktı.
Ardından devamı geldi.
Yazarlık biraz beni aşan bir durum. Ben öykü yazmayı ya da öykü düşünmeyi daha doğrusu öykü ile düşünmeyi seven birisiyim. Bunun için yazmak da şart değil aslında.
Ahmet Büke
Ahmet Büke
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder