25 Ekim 2017 Çarşamba

Daldan dala bu aralar ben


Pazartesi. Haftanın ve günün ilk hastası. Unutulacak gibi değil. Sebebi, kısaca 10 kelime:
Mezun olduğu Eğitim Fakültesi'nin kantinini işleten bir sosyal bilgiler öğretmeniydi.

                                                              ***
Doğa yürüyüşleri bize avcı-toplayıcı bir topluluğun üyesiymişiz gibi hareket etme fırsatı tanıyor. Denizle bu oyunu seviyoruz ancak biz kesinlikle avcı değiliz, yalnızca toplayıcı. Bu pazar havanın güneşli olmasını fırsat bilip kestane ormanına gittik. Yanlış bir sapağa girince böğürtlen, kuşburnu ve güvem eriği de toplama imkânı bulduk. 
Güvem eriği su kenarlarında, yol boylarında, tarla sınırlarında kendiliğinden çıkan yabani bir çalılığın meyvesi. Trakya bölgesinde yetişiyor. Halk arasında farklı isimleri var: güven, güvem, gövem, çakal eriği, çoban üzümü. Mavi renkli, hafif mayhoş tadı var. Marmelat ya da şurup yapılıyor, çay (taze ve kurutulmuş) olarak tüketiliyor. Ben 3 su bardağı gövemi 1,5 su bardağı şekerle kaynatarak reçel yaptım. Bir dahaki sefere marmelatını yapmayı deneyeceğim.


                                                                     ***
Bu sabah Şiddetsiz İletişim websitesinde gezinirken okuduğumdur:
"Gerçekten bir şeyler öğrenmek için taşkın bir merak lazım, bir de beceriksizlik ve mahçup olmak gibi insan olduğumuza işaret eden belirtilere tahammül etmeye hazır olmak lazım." Dawna Markova
Zamanlama manidar. Dünkü Çağdaş Dans Teknikleri dersinde zorlandım. Ders esnasında "Ne işim var burada?" soruları içimi yokladı. Sınıfın ortasında bedenimle cebelleşirken kendimi pek beceriksiz hissettim. Sonuç olarak beceriksizlik, mahçubiyet, utanma gibi insani duygularımı kabullenmeye ve devam etmeye kararlıyım. Değişiklik yok.
İzlerken son derece akışkan görünen hareketleri bedenimin hafızasına yerleştirmek zaman alacak biliyorum. Sık sık kendime performans odaklı bir araya gelmediğimizi, her birimizin yolculuğunun bireysel olduğunu, birinin ileride, diğerinin geride olmasının grup çalışmasını olumsuz etkilemeyeceğini hatırlatmam gerekecek. Tüm bu yere iniş ve yerden kalkışlar, bedeni doğru kullanmaya, omurganın sağlığını korumaya, minimum eforla hareket etmeyi öğrenmeye hizmet ediyor. Ayrıca bedenin mekânla, zeminle, kendiyle ve diğer bedenlerle ilişkisini araştırmak, bedene ve zihne alan sağlıyor, yaratıcılığın önünü açıyor. O yüzden yerlerde debelenmeye devam!
                                                                   
                                                                 ***

Şiddetsiz İletişim buluşmalarında dördüncüyü geride bıraktık. İkili gruplar halinde ihtiyaç meditasyonu yapmak hepimize iyi geldi. Naçizane tavsiyem Şiddetsiz İletişim ile kitap yerine bir başlangıç eğitimi ya da alıştırma grupları aracılığıyla tanışmanız. Zira kitap fazlasıyla Kişisel Gelişim kokuyor. Şöyle bir kurcalayıp elinizden atmanız kuvvetle muhtemel. Oysa Şiddetsiz İletişim ile ilişkilerimize farklı bir bakış açısı getirmek, duygularımızın, ihtiyaçlarımızın farkına varmak, farkındalığımızı arttırmak mümkün. Herhangi bir eğitim almasanız bile konuya ilgi duyan arkadaşlarınızla belli aralıklarla bir araya gelebilir, bildiklerinizi paylaşabilir, alıştırma yaparak içselleştirebilir, kendinizin ve diğerlerinin iyiliğine katkı sunabilirsiniz. Özellikle ebeveynlerin ve öğretmenlerin öğrenmesi fark yaratacaktır. 
                                                 
                                                              ***
Bu hafta fiziksel olarak kendimi oldukça yorgun hissediyorum. Yataktan güç bela çıkıyorum. Dışarısı puslu karanlık. Yorganın içine büzülüp uyumak varken bir telaştır başlıyor. Servis gelene kadar evin içinde bir oraya bir buraya koşturuyoruz. Kahvaltı, tuvalet, giyinme, beslenme çantası hazırlama, diş fırçalama, vitamin, burun spreyi, saç toplama (bu konuda kesinlikle desteklenmeye ihtiyacım var)... Bu hız ikimizin de başını döndürüyor. Sanırım daha erken yatmaya ve biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Üç günlük tatil derdime derman olur umarım. Cuma gününü iple çekiyorum. 




                                                         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder