20 Ekim 2017 Cuma

NASIL YAZIYORLAR? (9)

Yazarların yazma alışkanlıkları, okurun ilgisini çeken bir konu. Sevdiğim, sevmediğim, okuduğum, okumadığım tüm yazarların söyleşilerinde yazım, üretim aşamasına dair söylediklerini iştahla, ilgiyle okuyorum. Kurmacabiyografiler, web günlüğüm olduğuna göre, yeri geldikçe buraya da not düşebilirim. İşte dokuzuncusu: Kazuo İshiguro 



Lorna ve ben bir plan tasarladık. Nasıl olduysa adına “Çarpışma” dediğimiz bu planda, ben, dört haftalık bir zaman dilimi için ajandamı acımasızca boşaltacak ve uzaklaşacaktım. ‘Çarpışma’ sırasında pazartesiden cumartesiye kadar sabah 9’dan akşam 10 buçuğa kadar çalışacaktım. Öğle yemeği için bir, akşam yemeği için ise iki saat ara verecektim. Bırakın biriyle görüşmeyi, telefonunun yanına bile gitmeyecek, e-postalara cevap vermeyecektim. Kimse eve gelmeyecekti. Lorna, dolu takvimine rağmen benim yerime ev işi ve yemek yapacaktı. Böylelikle sadece nicel olarak daha fazla iş tamamlamış olmayacaktım, aynı zamanda kurgu dünyamın gerçek hayatımdan daha sahici olacağı bir ruhsal duruma geçecektim.
O zamanlar 32 yaşındaydım ve ilk defa kendimi çalışmalara adadığım Londra’nın güneyindeki Sydenham’da bir eve taşınmıştık (İlk iki romanımı yemek masasında yazmıştım). Aslında taşındığım yer yarı düşmüş büyük bir dolaba benziyordu; kapısı da yoktu, fakat kağıtları istediğim gibi etrafa yayabileceğim ve her geçen günün ardından toplamak zorunda kalmayacağım bir alana sahip olmaktan dolayı oldukça sevinçliydim.
‘Günden Kalanlar’ı aslında böyle yazdım işte. “Çarpışma” esnasında, ne yazı stiline aldırdım ne de öğleden sonra yazdıklarımın sabah oluşturduğum kurguyla çelişmesine takıldım; öylece yazdım. Öncelik; düşüncelerin yüzeye çıkması ve gelişmesiydi. Berbat cümleler, korkunç diyaloglar ve hiçbir yere ilerlemeyen sahneler; hepsinin olduğu gibi kalmalarına izin verdim ve devam ettim.

Kaynak: Nobel ödüllü Kazuo Ishiguro anlattı: Günden Kalanlar'ı 4 haftada nasıl yazdı?
              Gazete Karınca
Kazuo Ishiguro'nun Guardian için yazdığı metin Tolga Er tarafından çevrilmiştir. Yazının tamamına Gazete Duvar'dan ulaşabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder