25 Aralık 2017 Pazartesi

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ:6


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.
Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.
Sura Hart ne diyor?
Geniş kapsamlı bir duygu sözcükleri dağarcığı; insanın kendisi ile derin bir bağlantı kurma ve kendisini gelişmiş bir biçimde başkalarına ifade etme becerisini sağlar. Bu beceriler herhangi bir öğrenme ortamındaki şefkati güçlendirir.
Öğrencilerinize duygu sözcükleri dağarcıklarını geliştirmeleri için yardım edin.
Öğrencilerinizle birlikte duygu sözcüklerinin bir listesini yapın ve aradan kaç gün geçerse geçsin her gün listeye yeni bir sözcük ekleyin. Duygu sözcükleri listenizi sınıfınızda herkes için önemli olan bir yere yerleştirin.
Öğrencilerinizi listede olmayan bir şey hissettikleri her seferde, onları duygularını yüksek sesle ifade etmeye veya tahtaya yazmaya davet edin.

Ben ne düşünüyorum?
Duygu panosu yapmak ve duygu&ihtiyaç listesini her an yanımda taşımak için anahtarlık hâline getirmek bir aydır planlarım arasında. Erteleme konusu henüz hastalık boyutunda olmasa da çabucak ve kolaylıkla yapabileceğim kimi şeyleri de erteleyip durduğumun farkındayım. Zamansızlık ya da motivasyonsuzluktan ziyade planlamayla ilgili bir problem, bu. Düzenli eft talimatı, cep telefonuna alınan notlar, zaman uyarıcıları vb teknolojik destekler, yazılı birtakım listeler aracılığıyla öncelikleri belirlemek, yapılması gereken işler için son teslim tarihi oluşturmak... Yeni yılda bu üç ana başlığın işlerimi kolaylaştırma konusunda yardımcım olmasını umuyor ve Ocak ayı bitmeden duygu panosu ve taşınabilir duygu&ihtiyaç listesi oluşturmayı taahhüt ediyorum.
Konuyu Sura Hart'ın duygu sözcükleri dağarcığını geliştirme önerisine bağlayacak olursam, sözlü ya da yazılı olarak kendimi ifade etme, düşüncelerimi derli toplu anlatma konusunda sıkıntı çekmiyorum. Bununla beraber bu öneriyi ciddiye alıyorum. Çünkü duygu sözcükleri dağarcığının kendimizi daha doğru ifade etme konusunda bizi destekleyeceğine inancım sonsuz.  Duygulardan bahsetmek, "olay anlatmak, karşımızdakini suçlamak, anlaşılmadığımızı düşünmek" döngüsünü kırıyor. Yaşadıklarımızı hikâye etme şeklini değiştirdiğimizde, duygularımızın, isteklerimizin ve ihtiyaçlarımızın daha çok farkına varacağımıza, davranışlarımızın sorumluluğunu alacağımıza inanıyorum.
İnsanın bildik alışkanlıklarını terk etmesi o kadar kolay değil. Gün içinde  pek çok kez kendimi geviş getirirken buluyorum. Geviş getirdiğimi fark ettiğim anda, kendimi ya da bir başkasını yargılamadan, düşüncenin kendisini fark ederek, düşünceme şefkatle yaklaşmaya çalışıyorum. Suzi Amado'dan öğrendiğim küçük bir tüyo. Basit ama işe yarıyor. "Ne ilginç ... düşünüyorum" diyerek yaklaşıyorum kendime. Geviş getirdiğimin farkına varıyorum ve kendimi bulunduğum âna ve mekâna taşıyorum. Zihnimi buraya taşımakta güçlük çekiyorsam beş dakika boyunca bir işle (iş yerindeysem protokol defteri doldurmak, gelen bir maili cevaplamak, evdeysem kirlileri çamaşır makinesine atmak vb) meşgul oluyorum ve bu durumdan uzaklaşıyorum.
Duygu, istek ve ihtiyaçlarımı fark etmek, geçmişte yaşananlar yüzünden geviş getirmemek, şimdi ve şu anda olanla ilgilenmek. Günün 24 saatini bu şekilde geçirmem, tüm ilişkilerime bunları taşımam gerçekçi değil ama mümkün olduğunca farkında olmak, bunu yapamadığım anları fark edebilmek ve her defasında yeniden bu alana geri dönmeye çalışmak. İşte bunun için çaba gösterebilirim. Bu uğraş, Eduardo Galeano'nun ütopya hakkında söylediklerini anımsatıyor. Ne diyordu Galeano: 
"Ütopya bir ufuk çizgisi gibidir. Ona doğru iki adım atarım, o da iki adım uzaklaşır benden. On adım atarım, bu sefer on adım uzaklaşır. Ufuk çizgisine erişilemez. O halde ne işe yarar bu ütopya dedikleri şey? Devamlı yürümenizi sağlar."

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Bir süre önce Denizle uyku öncesi ritüelimize "Bugün en yoğun duygun neydi?" sorusunu ekledik. Deniz günün en güzel anlarını paylaşmadan önce, en yoğun duygu hakkında konuşmayı ve konuşturmayı tercih ediyor. Duygularımızı gerekçeleriyle anlatırken günün öne çıkan anlarını hatırlamış, tanıklık etmediğimiz bölümleri birbirimizle paylaşmış oluyoruz. Bilgi alışverişi, okulda günlerinin nasıl geçtiğini anlamama, memnun olduğu ve keyfini kaçıran durumlara hâkim olmama olanak sağlıyor. Bu sayede okulla ilgili endişelerim, kaygılarım kayboluyor. Korkulanı hayal edip düşüncelerimde çoğaltmak yerine gerçekten bir sorun var olduğunda yalnızca onu gidermeye çalışıyor, gerisini akışa bırakıyorum.
Olumsuz duyguları ve onların doğurduğu huzursuzluk hissini tanırsa, karşılanmayan ihtiyacını daha kolay dile getirebileceğine inanıyorum. Bu yüzden ona düşük yoğunluklu olumsuz duygularımdan bahsetmeye çalışıyorum. Duygu denizi oyunu bu duyguları dile getirme ve olumsuz duygularla başa çıkma yöntemlerini öğrenme konusunda faydalı.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz hoşlanmadığı durumlarda duygularını ama tıslayarak ama hırlayarak ama konuşarak illaki dile getiriyor. Saysa bir elin parmaklarını geçmez belki ama mutluluk, üzüntü, korku, şaşkınlık gibi temel duygularının farkında. Yakınlarının bu duyguları taşıdığı anların da farkında. Yaptıklarının sorumluluğunu alıyor ve kabul ediyor ancak yanlış anlama sonucu ya da yöneltilen haksız suçlama neticesinde yapmadıklarından sorumlu tutulursa da bunu bir suç gibi üzerine alıp yapıştırmıyor. Ben yapmadım, bu benim hatam değil, senin ihmalin, acelen vb. gözlemlerini sıralıyor. Ve yargılar dünyasında yaşamadığı için biz yetişkinlerden çok daha kolay gözlem cümlesi kurabiliyor. 

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Dün gece Daha Fazla Kumkurdu'nu okumaya başladık. İlk bölüm Çikolatalı Pasta'da yetişkinlerin evin içinde kural koyarken bunun ortak alınmış bir karar olduğu varsayımında bulunduğunu görmek benim için küçük bir aydınlanma ânıydı. Evdeki düzeni sağlamak adına birtakım kurallar koymak, uygulamaya geçmek istediğimde Deniz'in rızasını aldığımdan emin olmak istiyorum.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Deniz okuma yazma ödevlerini yapma konusunda çok istekli değil. Özellikle okuma alıştırmaları ilgisini çekmiyor. Okuma alıştırmalarına bakınca ona hak vermemek mümkün değil. "Sıkıldığın metni yarım bırakmak" en temel okurluk haklarındandır. Okul kitabında yer alan okuma alıştırmaları yerine erken dönem kitaplarından bildiği, sevdiği, iri yazılı, az cümleli, eğlenceli örnekleri koymak,  bana okumaya başlaması konusunda teşvik etmek ve okuma bitince Kitap Okuma Defterine kaydetmek onu motive etti. Okuma günlüğü hızla doluyor. Şimdiden dört kitap (Yataktan Düşen Ayıcık, Aç Tırtıl, Şuşu ve Üç Teker, Burası Benim Yerim!) okudu.
Dün akşam gene okuma alıştırmasını yapmaktan imtina edince ona resimli mektup yazmaya karar verdim. Okumayı sökmüş olsa da yazdığım metne okulda öğrenmedikleri harfleri sokmadım. Bu sayede daha aşina olduğu harfleri bir araya getirmekte zorlanmayacağını ve bir çırpıda okuyabileceğini düşündüm. Böylece benim yazarken ve çizerken aldığım keyfe o da okurken eşlik edecekti amma velakin sonuç umduğum gibi olmadı. Mektubu okumak yerine yalnızca göz attı. Gözüne çarpan "Deniz" kelimeleri hariç mektubu okumayı reddetti. "Çok saçma şeyler yazmışsın. Bunları okumayacağım çünkü benim okumamı istediğin için bunları yazıyorsun," diye posta koydu. Ona mektubu yazarken ve kapının altından zarf içinde atarken eğlendiğimi, mektubumu okumadan saçma diyerek bir kenara fırlatması karşısında hayal kırıklığına uğradığımı ve üzüldüğümü söyledim. Ona herhangi bir suçlamada bulunmadım, duygularımın sorumluluğunu aldım ve "ben" dilinde kalmayı başardım. O da bunun karşısında mektubu fazla uzun bulduğunu dile getirebildi. Ardında yatan kaygıyı görüp onu yapabileceği konusunda cesaretlendirince uzun mektup bir çırpıda tastamam okundu. Yaptıkları karşısında duygusal tepki vermediğim, ses ve mimiklerimi değiştirmediğim, sakinliğimi koruyarak içimde uyanan duyguları olduğu gibi aktardığım ve yanlış okuma kaygısını aşma konusunda ona cesaret verdiğim için kendimi kutluyorum.
Eski günlüklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Şefkatli Anne Günlüğü 1
Şefkatli Anne Günlüğü 2
Şefkatli Anne Günlüğü 3
Şefkatli Anne Günlüğü 4
Şefkatli Anne Günlüğü 5




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder