13 Aralık 2019 Cuma

HAYAL KADAR KIRILGAN HAYAT KADAR GERÇEK*



    2016 yılında kaybettiğimiz İrlandalı yazar William Trevor İngiliz dilinde yazan en iyi öykü yazarları arasında gösteriliyor. Çok sayıda öykü ve romana imza atan Trevor'un dilimize çevrilen tek yapıtı Yağmurdan Sonra adlı öykü kitabı. Püren Özgören'in çevirdiği Yüz Kitap tarafından yayımlanan kitapta on iki öykü yer alıyor. Öyküler genellikle İrlanda'nın kırsalında geçiyor. Öykü kahramanları çoğunlukla yalnız insanlar. Varlıklarını sürdürmek için yalan söylüyorlar, gerçeği gizliyorlar, aldatıyorlar, aldatılıyorlar, tökezliyorlar. Öyküler küçük bir anla başlıyor, genişliyor, geçmişle şimdi arasında kerelerce gidip geliyor ve serpiliyor. Zaman, Trevor'un elinde kurmacanın en önemli kozu hâline geliyor. Verdiği bir söyleşide zamanı havaya benzeten yazar, zamanın her zaman orada olduğunu, insanları değiştirdiğini, karakterleri şekillendirdiğini söylüyor. Hafızanın da tıpkı zaman gibi karakteri şekillendirdiğini vurgulayarak “Hatırlama biçiminiz sizi siz yapar,” diyor. 

      Kitapta yer alan ilk öykü olan “Piyano Akortçusunun Karıları” yukarıda saydığımız karakteristikleri taşıyan, benim de kitapta en beğendiklerim arasında yer alan başarılı bir öykü. Öykü şöyle başlıyor: 
      “Violet piyano akortçusuyla adam gençken evlendi. Belle ise onunla yaşlı bir adamken evlendi. 
      Öyküde bundan daha fazlası vardı, çünkü piyano akortçusu Violet'i ilk eşi olarak seçerken Belle'i bir yana atmıştı, ikinci evlilik duyurulduğunda herkesin ilk aklına gelen şey bu oldu. “Eh, Belle'e adamın enkazı nasip oldu,” dedi mahalledeki çiftçilerden biri; hınçla, kinle konuşmuyor, yalnızca bir olguyu kendi bakış açısından dile getiriyordu. Diğerleri de onun gibi düşünüyordu, ama onlara kalsa meseleyi başka şekilde ifade ederlerdi.”

      İlk evliliğin üzerinden kırk yıla yakın zaman geçmiştir. Violet'i kaybeden, isminin Owen Francis Dromgould olduğunu öğrendiğimiz piyano akortçusu artık genç değildir. Saçlarına aklar düşmüştür. Dizindeki mafsal iltihabı daha da azmıştır. Üstelik de kördür. Nikah aynı kilisede kıyılmaktadır. Yazar, tören sırasında yaşananlara dair küçük ayrıntıların her birini geçmişe dönme ve her iki nikahı ve eşi kıyaslama fırsatı olarak kullanır. Bu sayede Violet ve ilk evlilikle ilgili pek çok şey öğreniriz. Örneğin piyano akortçusunun Violet ile evlenmeden önce birtakım etkinliklerde keman çalarak ve zamanla edindiği bir beceriyle iskemle ya da koltukların hasır oturaklarını onararak geçimini sağladığını, piyano akort etmeyi yeni öğrendiğini ve yalnızca hayır işi olarak gördüğünü. Bu beceriyi profesyonel zemine taşıyan Violet olmuştur. Eşini arabayla uzak köylere, kasabalara taşımış, yol masrafını da hesaba katarak hizmet için bedel tayin etmiş, bir sonraki akort tarihini günlüğe işleyerek takip etmiş, yıllarca bu düzeni devam ettirmiştir. Dahası geçen yıllar içinde adam, dünyayı, gittikleri evleri, geçtikleri yolları, evin içini, bahçeyi, dışarıda uzanan manzarayı Violet'in kelimeleri ile görmeye başlamıştır. Birlikte geçirilen uzun yıllar neticesinde çevresi ve içinde yaşadığı gerçeklik Violet'in kelimeleri ile biçimlenmiş, aydınlanmıştır. 

      Belle ise ilk gelinden beş yaş küçük ve çok daha güzeldir. Yıllar içinde fiziken çöken, kamburlaşan, pek de şık giyinmeyen Violet'in aksine hâlâ genç kız gibidir. Yıllarca aile işinde ağabeyleri ile çalışmış, onlarla yaşamaya devam etmiştir. Onlarla yaşadığı evin arka bahçesinde baktığı tavuklar dışında kendisine ait hiçbir şeyi olamamıştır. Şimdi evlenip Violet'in ailesinden kalan evde, Violet'in kurduğu düzen içinde yaşamak durumundadır. Tavuklardan gına geldiği için onları yanında getirmediğine pişmandır. Dokunduğu, kullandığı her şeyde Violet'in izi vardır. Kanlı canlı olan, yaşayan kendisi de olsa, Violet varlığını yalnızca eşyada değil aynı zamanda adamın tüm alışkanlıklarında ve gerçeklik algısında sürdürdüğü için Belle için için kızmakta, ev içinde küçük değişiklikler yapmakta, yalnızca kendine ait olanın sınırlarını genişletmeye çalışmaktadır. Belle'in Violet'in kör adamın gözü olduğunu algılaması öykünün dönüm noktasıdır. Bu andan itibaren Belle adamın piyano akort etmeye gittikleri her ev, tanıdıkları her yüz için çelişkili kelimeler kullanacak, eşinin algısını ve güvenini yerle bir edecektir. Piyano akortçusu ilk evliliğinde yalnızca fiziksel olarak kördür, şimdi psikolojik olarak da körleşmektedir. Trevor adamın bu kırılgan hâlini çok güzel aktarır. 

      “Owen Dromgould parmaklarını ağaç gövdelerinde gezdirmişti. Yaprakların dış çizgilerindeki farklılıklardan, ağacın cinsini söyleyebiliyordu; dikenlerinden katırtırnağı ile böğürtlen çalısını ayırabiliyordu. Kuşları cıvıltılarından, köpekleri havlamalarından, kedileri de bacaklarına temaslarından tanıyordu. Mezartaşlarındaki harfleri, orgdaki, kemanındaki jödorgları biliyordu. Kırmızıyı görebiliyordu; çobanpüskülündeki ve dağ muşmulasındaki yemişleri de. Lavantanın ve kekiğin kokusunu alabiliyordu. 
Bütün bunlar elinden alınamazdı. Mutfak dolaplarındaki topuzların rengi bir gecede atsa, solsa önemli değildi. Mutfaktaki porselen abajurda, daha önce duymadığı bir çatlak olsa, önemli değildi. Önemli olan, hayal kadar kırılgan bir şeye verilen zarardı.” 

      Adamın hayatı tümüyle çelişkiler yumağı olup çıktığında bile yeni eşine serzenişte bulunmak yerine durumu kabullenir. Hakkını talep ettiği için ona kızmaz. Ne de olsa haklar zarar vermeden, kırıp dökülmeden kazanılmayacaktır. Böylece dile getirilmeyenin ağırlığı, etkisi okurun içinde büyümeye devam edecektir. Trevor’ın yazarlıktan muradı da daha ötesi değildir.


   

                                                                                                              
Yağmurdan Sonra
Yazar William Trevor
Çevirmen Püren Özgören
Yüz Kitap
Öykü

* Bu yazı 9 Aralık 2019 tarihinde Parşömen Fanzin'de yayımlanmıştır. 

      

                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder