Nicelik, niteliği doğurur,
derler.
Doğrudur, hemen her konuda olduğu
gibi edebiyatta da nicelik niteliği beraberinde getirir. Ne kadar çok
okursanız, o kadar iyi bir okur hâline gelirsiniz. Yeterince yazarsanız, içlerinden biri
gelişir, büyür ve içinize sinen bir verime dönüşür. İnanırım, bu sözün
doğruluğuna. Ve fakat okurluk söz konusu olduğunda, bir kitaptan diğerine
peşinden atlı koşturuyor gibi geçmek, üzerinde düşünmeden, sindirmeden, dünyası
içinde kaybolmadan bir yenisinin içinde kaybolmak yerine öykü öykü ilerlemek,
durmak, düşünmek, anlamak için, sana değen yerleri bulmak için, daha iyi yazmak
için, yazı masasına geçmeye kışkırtılmak için duraksamak, ağırdan almak da
yeğdir. Bazen hiçbir şey yapmadığını, “yeterince” eyleme geçmediğini
düşündürtse dahi iyidir.
O yüzden haftada, ayda, yılda kaç
kitap okuduğumu, kitaplıkta kaç okunmamış kitap bıraktığımı, hangi yenileri
sıralayacağımı düşünmeyi bir kenara bırakıyor, kayıt altına alma, kendim için
not tutma arzumun peşinden klavyenin başına geçiyorum, bu konuda da hayal
ettiğimin, umduğumun gerisinde kaldığımı bilerek.
Kısa kısa bu aralar okuduğum
kitaplar hakkında fragmantal yazılara bakmak isteyenler beri gelsin:
Çocuklar İçin Yazmak
Fatih Erdoğan bu kez çocuklar
için yazmaya niyet eden yetişkinlere sesleniyor. İçinizde uyanan ilk yazma
kıpırtılarına kulak vermekten, ilk verimlere, yayımlanmaya ve sonrasına uzanan
yolu sohbet eder gibi kaleme almış. Yalın, samimi dil, işlevsel tavsiyeler…
Çocuklar İçin Yazmak Atölyesi evime gelsin diyenlere öneriyorum.
Künye
Yazar Fatih Erdoğan
Binbir Kitap
Deneme
Bir Kalem Kuş Olmuş
Bir Kalem Kuş Olmuş,
Serkan Gezmen'in ilk öykü kitabı. NotaBene Yayınları'ndan çıkan kitap iki
bölümden oluşuyor: Nihayetsiz Öyküler ve Soğukmuş. İnce bir kitap, 65 sayfa. Dil
yalın, sade, bir o kadar da yoğun. Betimlemeden yana zengin bir anlatım
tutumunu benimsemiş, Gezmen. Realistler gibi bire bir mekânı anlatmak,
tanımlamak, öykü kahramanlarıyla ilişkisini kurmaktan ibaret bir tür
fotoğraflama, belgeleme değil, yaptığı. Daha ziyade mekândan seçtiği nesneleri,
öykü kişilerinin durumlarını ya da eylemlerini niteleyerek anlatıyı
zenginleştirmeyi tercih etmiş. Virginia Woolf'un “Şiir olmayan bir şey niçin
edebiyata girsin?” sorusunu hatırlatan, dilin gücüne yaslanan, ifadeyi
iletmenin estetik yollarını arayan çağdaş öyküler, bunlar. Anlam arayışı
yerine dilin kullanım olanaklarına bakmaktan hoşlanan kısa öykü severlere
öneriyorum.
Künye
Künye
Yazar Serkan Gezmen
NotaBene Yayınları
Öykü
Yeni Öğretmen
Deniz’in tavsiyesi üzerine
okudum. Yeni Öğretmen Dadı McPhee’yi andırıyor biraz. İhtiyacınız var ama
istemiyorsanız geliyor, ihtiyacınız yok ama istiyorsanız gidiyor. Bu kitaptan
bana kalanlar:
İçinde oyun ve eğlence varsa
çocuklar öğrenmeye çok daha açıktır. Merak öğrenmenin ateşleyicisidir. Sevgi,
korkudan çok daha iyi bir yol göstericidir. Ve fırsat tanındığında çocuklar
kafa kafaya verip sorun çözme becerilerini geliştirirler.
Kitabın bir de ekürisi var:
Gizemli Kütüphaneci
Yeni Öğretmen’e atıfta bulunan
yerleri anlayabilmek için onun ardından okunması tavsiye edilir.
Künye
Yazar Dominique Demers
Resimleyen Tony Ross
Çeviri İpek Şoran
Can Çocuk
Roman
Dişlerimin Hikâyesi
Övgüyle bahsedildiği için aldığım
okumayı ise hep ertelediğim bir kitap. Otoban lakaplı bir müzayedecinin
dişlerinin otobiyografisi. Matruka gibi doğurgan, iç içe…
Otoban güvenilmez bir anlatıcı
bana kalırsa. Onu unutulmaz kılan ise yaşamayı ve oyunu her zaman ciddiye
alması ve asla pes etmemesi.
Künye:
Yazar Valeria Luiselli
Çeviri Seda Ersavcı
Siren Kitap
Roman
Leziz Kadavralar
Dişlerimin Hikâyesi bitince
sıraya giren iki Seda Ersavcı çevirisinden ilki. Çok rahatsız edici. Okurken
başını çevirmek, görmemek istiyor insan. “Ölümcül bir virüs nedeniyle hayvanlar
besin zincirindeki yerini yitirir ve boşluğu besilik insanlar alırsa ne olurdu?”
sorusuna yanıt arayan acımasız, sorgulatan bir distopya.
Künye:
Yazar Augustina Bazterrica
Çeviri Seda Ersavcı
Çınar Yayınları
Roman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder