7 Aralık 2021 Salı

Söz yaratır




Blogta 777. yayını paylaşmanın mutluluğuyla... 

Yılın son ayı geldi çattı.

Bir yılı bitirmenin yorgunluğu, bir sonrakine kavuşmanın hayali, tertemiz bir sayfa açma isteği, yeni yıl hazırlıkları... Hepsi el ele, iç içe şimdi. Evi süsleme işi artık Deniz'in. Kimselere bırakmıyor. İki haftadır ormanda kokina avına çıkıyoruz. Üzerinde iki, üç kırmızı top bulunan kokinaları almak için ellerimizi paralıyoruz. Kokina avını, doğaya çıkmaya bahane ediyoruz. Bu yürüyüşler sırasında beş duyumuzu harekete geçiriyoruz. Japoncada beş duyuyla yapılan orman gezintilerine bir isim verildiğini öğrendiğimden beri (sahi neydi bu isim?) Deniz'le ormanı da tatmaya çalışıyoruz. Bazen böğürtlen buluyoruz, bazen kekik... Bu hafta biberiye bulduk. Şapkalı mantar bulduğumuzda, bunu canlıların sınıflandırmasını hatırlamaya vesile ediyoruz. Bizimkisi öyle uzun boylu, tempolu yürüyüşler değil. Fotoğraf çekmek, bulduklarımıza bakmak için sık sık durduğumuz, rehberliğin çoğunlukla Deniz de olduğu gezintiler... Arada yer değiştirmek, direksiyona onun geçmesi ilişkiyi dengeliyor. Hep akıl verilen, ne yapması gerektiği söylenen küçük bir çocuk olmaktan çıkmak ve yol gösteren olmak ona da iyi geliyor. Benim içinse tam bir yavaşlama ve anda kalma haline dönüşüyor. Bilirsiniz işte mindful kalma deneyimi tam da bu anlarda beliriyor. 

Virüs bulaşır korkusuyla voleybolu bırakınca fiziksel olarak hareket etme, eğlenme ihtiyacını bu gezintilere, yürüyüşlere kaydırdık. Aynı şey olmadığını biliyorum ama ne derler bilirsiniz. "Better than nothing". Gayet makul bir başlangıç noktası aslında. Yeni başladığımız, içselleştirmeye çalıştığımız ne varsa, bu kadarcık bir hedef koyabiliriz belki de kendimize. Bazen değişimi hayal ederken, umduğumuz ilerlemeyi kaydedemediğimizde, yerimizde saydığımızı düşündüğümüzde moralimiz bozuluyor çünkü. Kendimizi suçluyoruz, yeterince şu,bu değilim diye. Oysa hâlâ oradaysak, yüzümüz o yöne dönükse, attığımız her adım kıymetli, büyük ya da küçük demeden. O yüzden kendimizi dövmeden, elimizden geldiği kadarını yapmaya devam! 

Ne diyordum. Yılın son ayı geldi çattı. 

Çalışma masamın üzerinde 2021 yılını temsil eden bir hayal panosu var. Hayal ettiklerimin bir kısmının gerçekleştiği bir yıldı. Yine de bu yoğunluk ve yorgunluk arasında, baskın olan hayallerimin gerçekleşmesinin verdiği mutluluk ya da doyumdan çok yorgunluk. Şu sıra üzerimden bir silindir geçmiş kadar yorgunum. Yatayım yere, uzanayım doyasıya ve onun beni taşımasına izin vereyim, bir yaz günü kendimi denizin tuzlu suyuna bıraktığım hafiflikte ve keyifte yatayım istiyorum. Biraz yavaşlamak, daha çok uyumak, daha az düşünmek, nefeslerimin daha çok farkına varmak istiyorum. Müge ile Mindfulness eğitiminde 5. haftaya girdik. Hep duyduğum ve nasıl olacağını algılayamadığım bir şeyi hissettim bugün, nefes alırken göğüs kafesimin yanlara doğru açıldığını ve daraldığını. Bir akerdion gibi hareket etmesini izlemek hoşuma gitti. Nefeste durmak, dinlenmek hoşuma gitti. Bu yıl çevrimiçi nimetlerden bolca faydalandığım, söyleşilere, sunumlara,  saldırdığım bir yıl oldu. Gelecek yıl daha kendimle kalmak istediğimi fark ediyorum. Kaplarım doldu. İçeriye yenilerinin dolmasını ummak budalalık. Şimdi o kaplara bakma, onları değerlendirme, işleme zamanı. Yavaş ve sakince... 

Yepyeni hayaller, verimler belki de bu yavaşlama ihtiyacından doğacak, kim bilir... 

Senin için eski yıl nasıl geçti, nasıl bitiyor? Yeni yıldan ne umuyorsun? Dilersen bana yaz ya da en azından kendine. Çünkü sözle bir anlaşmamız var. Söz yaratır. Buna inanmaktan vazgeçmediğiniz bir yıl olsun. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder