Kısa cevap. Bok gibi. Uzun cevap aşağıda.
Ne hafta ama!
Pazar gecesi evdeki en önemli olay, ertesi sabah kar yağacağı ve okulların tatil olacağı bilgisiydi. Pencereden bakıp "Karsız kar tatili," dediğimi hatırlıyorum. Ertesi sabah kar bastırdı, ülkenin güney doğusu çöktü. Dokuz saat arayla 7 üzerinde iki deprem yaşandı. Artçıları da cabası. Marmara Depremi kadar yıkıcı etkiye sahip olduğu aşikar. İklim şartları sebebiyle sağ kurtulum oranlarının giderek düşeceğini, ölü sayısının hızla yükseleceğini hepimiz görüyoruz, farkındayız ve perişanız. Kurumlara güvenmiyoruz.
Korkunç bir felaket. On ili etkileyen, çok sayıda yerleşim birimini içine alan, binlerce enkaza yol açan deprem duyduğumuz andan itibaren hepimizi derinden sarstı. 17 Ağustos hafızalarımızda taze. Oradan biliyoruz olası bilançoyu. Bu tür durumlarda acı uyuşturuyor bazen insanı. İzlediğimiz görüntüler bize kendimizi çok çaresiz hissettiriyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Yapılacak hiçbir şeyin olmadığına inanabiliyoruz kolayca. Oysa hepimizin yapabileceği bir şeyler var.
Bireysel hareket etmenin bu tür durumlarda pek işlevi olmadığına inanıyorum. Böylesi bir yıkım karşısında bizi ancak örgütlülük kurtarabilir. Meslek odası, inandığınız siyasi parti veya stk çatısı altında, her neredeysek orada birlikte çalışma zamanı şimdi. Ayni yardım toplayabilir, toplananları tasnif etme, paketleme konusunda yardımcı olabiliriz. Az çok demeden, para, ayni, iş gücü, emek ne koyabiliyorsak ortaya koyalım.
Depremin ikinci ya da üçüncü günü yazmaya başlamışım bu satırları. Sonra yarım bırakmışım. Anlamsız gelmiş. Klişe gelmiş. Tekrarlamaya gerek yok gibi gelmiş. Oysa hepimiz bir şeyler söylemek istiyoruz, bir şeyler yapmak, isyan etmek, aklımıza mukayyet olmak.
Dün akşam eve kirli önlüklerimi taşıdım. Muayenehanedeki dolabımda yalnızca iki takım temiz forma kalmıştı çünkü ve o iki takım dar. İçinde rahat edemeyeceğim kadar dar. Yine de kirlileri taşımadan önce onlara baktığımı ve yarın giysem mi diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sonra da kendime kızdığımı. Ertelememem gerektiğini. Onları bir çöp poşetine koydum. Kızımı aradım. Onu evden aldım. Apartmandan bir arkadaşının doğum günü için hediye aldık. Eve gittik. Sipariş verdiğimiz pideleri yedik. Kirli tabakları mutfağa taşıdım. Televizyon karşısında yayıldıkça yayıldım. Elimden telefon da düşmedi haliyle. Sabah feci bir baş ağrısıyla uyandım. İşe gelir gelmez ilk iş bir ağrı kesici aldım. Bana mısın demedi.
Bir, iki arkadaşıma mesaj attım. Hasta aralarında bloğuma iki satır yazayım belki iyi gelir diye düşündüm. Bloğa girince okuma listesinde Sadece C'nin "Ben Ne Yapabilirim? 3 adlı yazısını görüp okudum. Uzmanı önerdiğine göre "yaşama saygı" gösterecek eylemlere odaklanabilirim. Eşzamanlı olarak başlamışım zaten. Bir arkadaşımla sohbet etmiş. Sabah youtube kanalından yoga videosunu yaptığım arkadaşıma teşekkür mesajı atmıştım. Mesajım üzerine beni arayan arkadaşımla canlı ders yapmak üzerine bir plan bile yaptık. En zoru günlük sorumlulukları sürdürmek. Dün gece yıkanmak üzere eve taşıdığım kirli formalar gece 22.30 civarı makineye atıldı. Sabah ilk iş kurutucuya koydum. Kısa bir yoga alıştırması yaptım. Kereviz, brokoli, patates, soğan, sarımsak koydum. Sebze çorbası olmak üzere hepsini küçültüp düdüklüye attım. Evde kalan kızım için İzmir köfte pişirdim. Kahvaltı yaptım. Önlükleri kurutucudan çıkarttım. Ütü istemeyen bir takımı askıya astım ve işe geldim. Bunca iş yapınca beş dakika geciktim ama en azından günlük sorumlulukları sürdürme konusunda bir adım atmış oldum. Bu akşam iş çıkışı odaya gidip gelen yardımları tasnifleyeceğiz, üzerlerine etiket yapıştıracağız. Yapacak çok iş var biliyorum ama kuş olup uçamayacağımıza, enkaz kaldıramayacağımıza, çadır kentler kuramayacağımıza göre üzerimize yıllardır musallat olan suçluluk ve utanç duygusundan sıyrılıp elimizden geleni yaptığımızı kabul ederek kendimizi takdir edeceğiz. Daha uzun aylar boyu bölgenin destekleneceğini de bilerek yardımlarımızı sürdüreceğiz. Ben şimdi nasılım? Kendimi duymanın, duygularımı düşüncelerimi dile getirmenin, kabulün yatıştırıcı etkisindeyim. Şimdilik. Bu halin sabit kalmayacağını biliyorum, ineceğiz, çıkacağız ama ara ara durmakta ve kendimize kulak vermekte sanırım fayda var. Şimdilik benden haberler böyle. Ya sen nasılsın?
Benden de benzer aslında Tuğba. Birkaç eğitim aldım birkaç eğitim verdim. Şimdilik beklemedeyiz biz tabii akut dönem geçtikten sonra başlayacak bizim işimiz ve haftalarca, aylarca da sürecek :( Umarım sarabiliriz yaraları, çok iş var, adım adım..
YanıtlaSilUmarım! Varlığınıza minnetle...
Sil