Mesleki bir toplantı için şubat ayında Antep'e gideceğim. Üstelik ilk kez. Bir gün önceden gitmek, pazar günü biraz daha geç çıkmak gibi seçenekler için için dürttü. Ben ne yaptım? Tarih yaklaşınca cuma sabahı Ankara üzerinden aktarmalı bir uçakla erken saatte yola çıkıp toplantıdan birkaç sat önce orada olmayı, pazar öğlene doğru da İstanbul'a dönmeyi tercih ettim. İstanbul'dan eve dönüş yolculuğu otobüsle olacağı için eve vakitlice varmak, haftanın ve yolun yorgunluğunu atabilmek Antep'i gezmeye baskın çıktı. Böyle durumlarda düşünmeden edemiyorum. Anne değil baba olsaydım hangi gün gider, ne zaman dönerdim? Kendime Zeugma müzesine gidecek, rahat rahat çarşıda dolanacak zamanı ayırırdım muhtemelen. Şikayet etmek değil de fark etmek için yazıyorum. Seçimlerimizin arkasında hep bir ihtiyaç gidermek var. Ben toplantı, kongre amaçlı kızımı burada bırakacağım toplantılarda onu en az yalnız bırakacak şekilde düzenliyorum programımı. Özellikle de okul açıkken. Hafta içi yokluğumda eve birinin gelmesi ve ona eşlik etmesi gerekiyor çünkü. Cuma sabah erkenden yola çıkınca okul gününü atlatmış oluyoruz. Aile içindeki düzen ve kolaylık ihtiyacı keşfetme ihtiyacına galip geldi. Bu defa, bu koşullar içinde.
*
Facebook'a pek girmiyorum sanıyorum ama orada da çok oyalanıyorum esasında. Saçma diy videolarına su akar deli bakar misali bakıyorum. Bir de hangi algoritma nedeniyle bilmiyorum Muhteşem Yüzyıl sahnelerine maruz kalıyorum. Bir sahne, bir sahne daha... derken bir de baktım Youtube'ta diziyi izlemeye başladım. Büyük bir prodüksiyonmuş yalnız. Kostümler, mekanlar, kalabalık oyuncu kadrosu...
*
Maya'nın Rüyası hayli erken duyurusunun ardından fiziki olarak hazır. Bugün yayınevinden önsiparişle satın alan İstanbullu okurların eline geçmiş. İki fotoğrafla durum teyit edildi. Benim yazar kopyalarımı da bugün yollayacaklardı. Geçen hafta Pelin ve Küçük Dostu Karamel'in ikinci baskısına ait yazar kopyalarım geldi. Bugün de çocuk hikâyemin yer aldığı KEÇocuk Dergisi elime geçti. Yazdığım metinlerin basılı, resimli hallerine kavuşma zamanı bu ara. Elde mevcut metinleri bitirdiğime göre yenilerini yazmaya koyulmalı. O çooook istediğim çocuk romanını yazabilecek miyim? Denemeye cüret edebilecek miyim? Nasıl yazılır'ın yanıtını bulabilecek miyim? Zaman, teknik gibi mazaretlerin üzerinden atlayabilecek miyim? Bu yılın o yıl olması için ne yapmalı, nereden başlamalı. Yar bana bir akıl hocası gerek. Ve de cesaret, yazı masasında oturma gayreti, parlak fikir ve mizah... Sizce yazmak için başka neler gerekir?
*
Netflix'te yayımlanan Yüzyıllık Yalnızlık ve Baby Reindeer izlemeye başlayacağım bir ara, belki de çok yakında. Başka da dikkatimi çeken dizi veya film yok orada. Önerileriniz varsa duymak isterim.
Kesinlikle.. Aslında editörün işi de biraz koçluk değil midir? Gerçekten böyle biri lazım her yazara..
YanıtlaSilMayanın da yolu açık kazancı bol ve hayırlı olsun! 🍀🧿
Şahane olurdu elbette ama Türkiye'de yazar editör ilişkisi bu hayale pek denk düşmüyor en azından ben deneyimle med ı'm henüz. İyi dileklerin için teşekkür ederim 💕
Sil