Ayın biri. Yaptım kavanoz. İsmi mutluluk kavanozu. İçinde günün güzellikleri. Kapalı ağzı nicedir. Yalnızca unuttuğumdan.
Bansko. Bulgaristan'ın ünlü bir kayak merkezi. Üç gün geçirdik. Tam Kartaltepe yangının cereyan ettiği günlerde. Buruk bir tat ve salınım... Kişisel mutlulukla toplumsal üzüntü arasında.
Carl Plesner. Sertifikalı bir şiddetsiz iletişim eğitmeni. Danimarkalı. Ukrayna, Filistin gibi savaştan, şiddetten etkilenenlerle de çalışmış. Uzmanlığı müzakere. Çatışmaları şiddetsiz iletişim yoluyla ele almayı gösteren iki uygulama akşamı yaptık. Zoom ve ardıl çeviri ne güzel nimetlersin.
Çatışmanın asıl sebebi ne? Karşı tarafın yaptığı mı? Senin o kişinin yaptıkları hakkındaki düşüncelerin mi? Carl'ın eğitiminden kulağıma küpe diye taktığım.
Diyetteyim. Sabah kahvaltımı kendim hazırlıyorum. Yeşillik, haşlanmış yumurta, bir dilim ekmek, birkaç ceviz, peynir. İki ana, bir ara öğün kapımda. Arada doymadığım, başka şeyler kemirdiğim, kaşıkladığım oluyor. Umarım verebilirim yine de. Yaza kadar yavaş yavaş.
Ertelediklerim: arabayı servise götürmek ve doktor kontrolleri.
Fenalıkların ve felaketlerin ülkesi oldu canım yurdum. Nicedir. Utanmak denen bir salgın var. Kolayca seni avcunun içine alan. Yıllar evvel böyle bir ruh hâli içindeyken. Yetmişlerinde bir beyefendi uyardı beni "Hayır! Sakın!.." diye başlayan sözlerle. O gün bugündür başkalarının eylemlerinin sorumluluğunu taşımamaya çalışıyorum. Suçluluğu, pişmanlığı bir pelerin gibi sarmıyorum bildiğim tek yaşamımın üzerine. "Çalsın sazlar, oynasın kızlar" ya da "Bir elinde ayna, bir elinde cımbız, umurunda mı dünya" hali değil bahsettiğim. Anladınız siz.
Gül lokumu sıkıştırılmış bisküvi aldım Bulgaristan'dan. Kıstırma derler buralarda. Bir küçücük lokma aldım. Nefsimi köreltmek için. O nasıl hoş bir aroma, gülden yükselen.
Hormon testi yaptırma sözüm var(dı) bir arkadaşıma. Kadın ve duyarlı.
Itriyatçiye gideceğiz, derdi annem küçükken. Kozmetik ihtiyacı olduğunda. Kırmızı oje, sim isteğim hiç karşılanmadı. Flormar 202. İlle de ve tek.
İkinci Dünya Savaşı'nda geçen filmlere özel bir ilgim var. Tabur'u izlemek oraya da seslenecek.
Jineokoloğa gidecektim bu ay. Doktorum geçici görevlendirmeyle ilçeye gitmiş. Haberi geldi, dönmüş. Randevu almam gerek.
Korku ve kaygı. Konforsuz, zorlayıcı duygular.Yanı başına oturduğum hastayla aramda ne çok konforsuz duygu dizili. Bazen duyulmamı engelleyen.
Lale mevsiminde Hollanda,
Muson yağmurlarına denk gelmeyen bir dönemde Uzakdoğu, Bali, Tayland,
Nepal... Var bir hayalimiz. Zamanım olsa bir ay gitsem oralara dedim kızıma. Cevabı yapıştırdı. "Zaman bulursun emeklilikte ama paran nasıl yetecek?" Emeklilik lüks mü? Bu ay TDB Dergi'nin dosya konusuydu, benim önerimle. Kızımın yorumundan bağımsız ve de önce.
Orduda bir kadın taburu. Siyahi askerlerden oluşan. Netflix'te yayında. İzleyeceğim. Yakında.
Ördek eti gördüm açık büfede. Tabağıma alırken zihnime üşüştü hatıralar. Galleria yeni açılmış, deniz otobüsüne binmişiz Bostancı'dan. Pekin ördeği ve Çin pilavı yemişiz. Pistte buz pateni yapanlara bakmışız. Bir yarı yıl tatilinde.
Peynir aldım Bansko'dan üç, beş çeşit ve değişik biralar. Zencefilli, yaban mersinli. Sırayla denenecek.
Reçel yemiyorum birkaç haftadır. Severim oysa şeftali, çilek, portakal...
Sömestr tatili yaklaşık hep aynı zamanlara denk geliyor. Telefonum her gün hatırlatma yapıyor, nerelere gitmişiz, şehrin içinde yeni neler denemişiz. Uzaklaşmak, yenilenmek, dinlenmek için her zaman uçağa, arabaya binmeye gerek yok.
Şans getirsin diye alırım sokaktan beş kuruş, on kuruş. Tahtaya vururum sonra. Var herkesin bir batıl inancı. Kültür denilen şey biraz da bu değil mi?
Tencere yemeğinin bereketini, şefkatini sevmeyen yoktur herhalde. Ocağın üzerinde. Kapağını açarsın buharlar tüter, kokular salınır mutfağa mis gibi. Senin için bir tencere yemek kaynatan biri varsa sırtın yere gelmez bence. Korunmak, kollanmak, gözetilmek hepimizin ihtiyacı. Yemeğim kapıya gelse de tencere ağır ağır tıkırdıyor yine de. Kızım için. Söylemeye ne hacet.
Uçak bileti aldım. Aktarmalı. İçimde ufaktan stres. Sabahın beşindeki uçağı kaçırmamam gerek.
ÜTS. Ürün takip sistemi. Yeni baş belamız. Muayenehanedeki cihazları gir tek tek. Canına yandığım sistem kolay da değil üstelik. Bir arkadaşım yardım etti sağ olsun. Girdik birkaç büyük kalem.
Vizeyi değerlendirmenin güzel yollarından biri. Komşu ülkelere otobüslü turlara katılmak. Ekonomik ve pratik.
Yuan Huan'ın Kulübesi. Bu ay bitirdiğim iki çocuk kitabından sevdiğim. Dili temiz, akıcı. Macerası da mesajı da kıvamında. Kör gözün parmağına değil. Çocuklarca bunca sevilmesine şaşmamak gerek. İşte böyle yazmak istiyorum.
Zirveden inen kayakçılar gördüm, yüksek yüksek tepelerden yuvarlanmadan, incinmeden. İnmek yükselmekten daha zor belki. Zarifçe inmenin yolunu bilmeli insan. Tepede sonsuza kadar kalmak diye bir şey yok zira.
Bu alfabeli yazılarına bayılıyorum. İyi fikir verdiniz Ocak ayını ben de böyle yazayım bu sefer. Sevgiler...
YanıtlaSilTeşekkürler🙏 Kelimelerle oynamanın keyifli bir yolu. Zihni debçalıştırıyor. Her ayın sonunda bir tane yazmayı planlıyorum.Merakla sizin versiyonu da bekliyorum. Sevgiler...
Sil