30 Ocak 2025 Perşembe

Yuan Huan var mıdır? Yok mudur?

Dün işten erken çıkıp Kent Konseyi Kadın Meclisi genel kuruluna gittim. Seçimden bu yana geçen bir yıllık sürede neler yaptığımıza ve yapacağımıza dair faaliyet raporunu sunduk. Güneşli, aydınlık havanın tadını çıkartmak amacıyla Golf'e gittik. Belediyeye ait bir çay bahçesi, kordonun sonuna konuşlanmış. Çanakkale'de en sevdiğim, en çok oturduğum, okuduğum, yazdığım, arkadaşlarımla buluştuğum, tek başıma, çift başıma kahvaltı yaptığım bir mekân. Aylardır fırsat olmamış, yolum düşmemiş gitmedim. Ama biliyordum, duymuştum, yeni uygulamayı. Eskiden garson gelir masana, sipariş alır, ödemeyi en son ona yapar, kalkarsın. Şimdi kasaya gidiyorsun. Fişini alıyorsun. Masana oturuyorsun. Garson görünce masada fişini veriyorsun. Siparişin geliyor. Kahve vs neyse de bir çay için bunca zincirleme işlem tuhaf ve saçma doğrusu. Self servis olsa ödemeden sonra alıp gitsen çok daha hızlı, pratik. 
Akşam üstü serinleyip inceden üşümeye başlayınca kalktık. Aklımda kitapyurdu paketim. Eve gitmeden muayenehaneye uğradım ve ben çıktıktan sonra teslim edilen paketimi aldım. Akşam yemeğimi yedim. Saat 21'de başlayacak eğitime kadar birini okumaya başlayayım diye düşündüm. Miyase Sertbarut'un Yuan Huan'ın Kulübesi adlı çocuk romanını tercih ettim. Miyase Hanım'a bloğu ilk açtığım yıllarda sosyal medya vasıtasıyla ulaşmış Şahmeran motifi üzerine yazdığı Yılan Kale romanıyla ilgili bir söyleşi yapmış, meşhur "Nasıl Yazar/Şair Oldum?" bölümüne de konuk etmiştim. Mütevazi ve içten tavrı, yanıtlarındaki çeşitlilik, özen ile saygı duyduğum, değer verdiğim bir yere oturtmuştum kendisini. Araya yıllar girdi. Miyase Hanım son sürat üretmeye devam ediyor, kitapları çok okunuyor, çok seviliyor. Yuan Huan'ın Kulübesi İtalya'da 2024'te yılın kitabı seçilip Rodari Ödülü'nü alınca "e ne duruyorsun, okusana" dedim kendi kendime. O gün bugün sevgili okur. 
Elimdeki nüsha 24. baskı. Bir batında 10 bin basılmış. İlk 23 baskının toplam tirajı ise 120 bin. +9 üzeri roman 136 sayfa. Metne eşlik eden siyah beyaz vinyetler Zülal Öztürk'ün elinden çıkma. Kitap Zümrüt'ün okul bahçesinin dışında İlhami ve Caner'i beklemesi sahnesiyle başlıyor. İki oğlan kütüphaneden kitap almış. Öyle kitapkurdu olduklarından değil. Yeni gelen Türkçe öğretmeni her haftaya bir kitap okuma ödevi verdiği için. İtirazlara karşı öğretmenin cevabı hazır. "Siz isterseniz zaman genişler." Nedir bu: internette dolanmayı bırak kitabı eline al sevgili okur. Yetmeyen zamanı ancak böyle arttırırsın. Zaman, diğer ödevler, kitap ücretleri... her bahaneye hazırlıklı öğretmenimiz. Her hafta bir hikâye ya da bir roman bölümü diyerek orta yolu da buluyor. Kitabın kalınlığına da karışmıyor. Kitabın inceliği kalınlığı içindeki hikâyenin değerini değiştirmez, diyor. İlhami'nin sığındığı cümle de bu işte. Kitap okumayı hiç sevmeyen oğlan, okul kütüphanesinden ala ala incecik bir "Kibritçi Kız" masalını alıyor. Okul çıkışı gittikleri parkta ise işin rengi değişiyor. Kitap okumayı sevmeyen İlhami'nin hafta boyu parmağı hiç aşağı inmiyor. Anlattığı hikâyelerle hem tüm sınıfı büyülüyor hem de her defasında sözlü puanı olarak 100'ü kapıyor. Peki ama bu hikâyeleri kim anlatıyor? Bir telefon kulübesi.
Parkın içine kurulu sirk çadırı kalkmış. Geride yamru yumru, yere devrik kırmızı bir telefon kulübesi kalmış. Oyun olsun diye içeri giren İlhami ahizeden gelen sesle irkiliyor. Arkadaşlarını atlatıp yeniden içeri giriyor. Ve ilk hikâyeyi dinliyor. Türkçe ödevini yapmanın kolay bir yolunu bulduğu için sevinçli ve de hevesli. Kurnazlığı ortaya çıkmasın diye bir de yazar ismi uyduruyor. Hikâyeleri kırık bir telefon kulübesinden dinledim dese kim inanır hem. Böylece Yuan Huan isimli Çinli yazar beliriyor. Hafta boyu hikâyeleriyle tüm sınıfı büyülüyor. 
Roman üst kurmaca, çerçeve, oyun içinde oyun tekniğiyle yazılmış. Siz ne diyorsanız artık. Çocukların günlük hayatı ve İlhami'nin kulübeden dinlediği hikâyeler ardı sıra bölümler olarak ilerliyor. Pek çok soru ve düşünme konularıyla beraber. 
Yuan Huan kimdir? Var mıdır? Yok mudur?
Kitap okumayı (hikâyeleri)sevmemek mümkün müdür?
Dünyanın bir yerlerinde kitap okumayı sevmediğini düşünen biri aslında seveceği hikâyeyle karşılaşmamış olabilir mi?
Üstü çizilen çocuk olabilir mi? 
Kitaplar firar etmeye yarar mı? 
Hikâyeler her zaman mutlu eder mi? 
Hikâyecinin hikâyesi olur mu?



Çocuk edebiyatında soluklanmak isteyenler için güzel bir öneri. Akıcı, sürükleyici. Akşam yemeği ile katılacağım zoom eğitimi arasında bir çırpıda okudum. İçimde kalan hoş duygular ve yazma hevesi de cabası. Eğitim neyle mi ilgiliydi? İşte o, bir başka yazının konusu. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder