Milo’s Hat, Terrific, Life On
Mars, Lion Lessons gibi sevilen çocuk kitaplarının yaratıcısı, yazar ve
illüstratör Jon Agee’ye bir söyleşide resimli kitaplarla ilgili en can sıkıcı,
baş ağrıtan meselenin ne olduğu sorulur. Sayfayı açtığınızda, resmi bölen,
kitabı ikiye ayıran yarık diye yanıtlar Agee. Sonra bu mesele üzerine düşünür
ve “Peki ya?” sorularını yöneltmeye başlar. Pek çok kitabının bu tür sorular ya
da çizdiği resimler aracılığıyla uç verdiğini dile getiren yazar bu baş belası
yarıktan kurtulmanın yollarını arar. Önce onu görünmez ve aşılmaz bir bariyer
gibi hayal eder, sayfanın iki tarafı arasında dikine gerili, geçit vermeyen bir
bariyer… Sayfanın bir tarafına kumsalda havlusuyla bir kız çocuğu resmeder,
diğer tarafa ise dev med cezir dalgaları… Dalgalar bariyere çarpar, onu aşamaz
ve geri döner. Çizmeye devam eder. Dev bir kaya, irili ufaklı taşlar, bir volkan,
gergedan sürüsü… Sayfanın bir tarafında yığınla uğursuz şey belirirken kız tüm
bu olanlardan etkilenmeden kendi sayfasında beklemektedir. Tüm bu çizimler,
fikirler etkileyicidir ama hâlâ ortada bir hikâye yoktur. Sonra kızın belki de
orada durmak istemediğini, oradan kurtulmak için bir yol aradığını düşünür.
Sonra “Peki ya?” ile başlayan bir soru yöneltir kendisine. “Ya kız karşı tarafa
geçmek istemiyorsa, orada kendini güvende hissediyorsa?” Böylece Bu Kitabın
Ortasında Duvar Var adlı resimli çocuk hikâyesi çıkar ortaya.
Kitabın tam ortasında bir duvar
vardır. Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler romanının girişini anımsatan bir duvar. Bütün
duvarlar gibi iki anlamlı, ikiyüzlü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu,
duvarın hangi yanından baktığınıza bağlı. Bir taraftan bakıldığında duvar küçük
şövalyeyi diğer taraftaki orman canlılarından ayırır. Duvarın şövalye
tarafının korunaklı olduğunu söylemek çok mümkündür. Şövalye de öyle düşünür
zaten. İlk sayfada omzunda merdiven kendi tarafında yere düşmüş bir tuğla
parçasına doğru yürürken “Kitabın ortasında bir duvar var,” der. Elindeki
merdiveni duvara dayar, tuğlayı yerine yerleştirmek için tırmanırken devam
eder. Çünkü kitabın bu tarafı güvenlidir. Diğer tarafta onu yiyeceğinden
korktuğu bir dev varken canla başla duvarı korumaya çalışır. Merdivenlere
tırmanıp tuğlayı yerine koyma çabası da bundandır. Az sonra suların yükseldiğini,
yırtıcı bir timsahın ona yaklaştığını, suların yükseldiğini görürüz. Şövalye
farkında bile değildir. Duvarın bu tarafında olmanın verdiği mutluluk ve güven
duygusundan dem vurmaya devam eder. Sular hepten yükselip merdivenin
üzerinden suların içine düştüğünde, bir el onu kurtarır, kendisini duvarın
diğer tarafında bulur. Minnet, şaşkınlık, korku, heyecan ele eledir şimdi. Küçük şövalye korkularıyla yüzleşince onların ne denli yersiz olduğu keşfeder.
Bu Kitabın Ortasında Duvar
Var korkular, önyargılar, ellerimizle inşa edip kendimizi mahkum ettiğimiz duvarlarla ilgili basit, kısa ve etkili bir hikâye sunarken bolca da düşündürtüyor.
Resimli çocuk kitaplarına meraklıysanız, önyargılar ve duvarlarla ilgili bu güzel kitabı arşivinize katın. Benzer bir hikâyeyi ele alan Küçük Fare ile Kırmızı Duvar kitabına göz atmayı da unutmayın.
Bu Kitabın Ortasında Duvar Var
Bu Kitabın Ortasında Duvar Var
Yazan ve resimleyen Jon Agee
Çeviren Emre Ülgen Dal
Domingo
* Kitabın hikâyesi yazarın "publishersweekly" adlı web sitesinde yayımlanan söyleşiden alınmıştır.
** Bu kadar duvardan bahsedince canınız "Another Brick In The Wall" dinlemek istediyse şuradan dinleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder