Amerikalı öğretmen ve
yazar Stephen B. Frank, “Sınıfta İsyan Var! Ödev İstemiyoruz” adlı kitabını
yıllardır haksız bir şekilde evine girdiği öğrencilerine adamış. Ödev meselesi
tam olarak nerede, hangi noktada çığırından çıktı bilinmez ama ödevler bir süredir
çoğu öğrenci için “derste işlenenleri pekiştirmek üzere düzenlenmiş, onların
10, 15 dakikalık zamanlarını alan alıştırmalar” olmaktan hayli uzak. Ödeve
ayrılan süre arttıkça, çocuklar en doğal öğrenme ve merak etme alanları olan
serbest oyundan yoksun kalıyor. Artan teknoloji, konfor ve imkânlar, uzayan
ömür vb. nedenlerle şimdiki çocukların şanslı olduğu söyleniyor oysa çocuklar
küçük yaşlardan itibaren akademik müfredat baskısı altında. Okullarda önceliğin
çocukların hayatı tanıması, sosyal beceriler edinmesi yerine üniversiteye
hazırlanmaya verilmesi, öğretmen öğrenci ilişkisinin bilgi veren ve bilgi alan
ile sınırlı kalmasına yol açıyor. Peki ama öğretmenin bilgi vermek dışında, yol
göstermek, teşvik etmek, merakı harlamak, ilgi alanını keşfetmeye yardımcı
olmak rollerine ne oldu?
NotaBene Yayınları'ndan çıkan “Sınıfta İsyan Var! Ödev İstemiyoruz” Sam Warren ve arkadaşlarının
hikâyesi üzerinden eğitim sistemini, çalınan çocukluğu anlatıyor, ödevlerin
gerçekten sanıldığı kadar işe yarayıp yaramadığını sorguluyor.
Sam Warren, Kolomb Günü tatilinin hemen öncesine kadar sıradan bir altıncı sınıf öğrencisidir. Bay Powell'ın sırasının üzerine bıraktığı kalın ödev dosyası, diğer öğretmenlerin verdiği ödev ve projelerin varlığı,
tatilde yapmayı planladığı şeylerden mahrum kalacağı anlamına gelmektedir.
Arkadaşlarla oynamak, babasıyla ağaç ev yapmak, piyano çalmak, ailesiyle vakit
geçirmek… Sam bir anda defterinden bir sayfa koparır, büyük harflerle “ÖDEV” yazar,
daire içine alır ve üzerine yan bir çizgi çeker. Anlamı açıktır. Ödev
istemiyorum! Herkesin görebilmesi için sırasının üzerine çıkar. Hareket dalga dalga sınıfa yayılır.
Kapının önünden geçen okul müdürünün olanları görmesi, içeri girmesi ve ödev
yapmayı reddedenlerin üç gün okuldan uzaklaştırma alacağı açıklamasını
yapmasıyla öğrenciler tek tek yerine oturur. Sam protestosundan vazgeçmez ve okuldan uzaklaştırma cezası
alır.
Yaptığı eylemin sivil itaatsizlik olduğunu, savunma hakkı verilmeden ceza almasının yasa dışı olduğunu öğrenen Sam, ödevlerin
kaldırılması için zorlu bir hukuk mücadelesi başlatır. Bu yolda en büyük
destekçileri eşini kaybetmiş emekli avukat komşusu Bay Kalman, ablası Sadie,
onun sevgilisi Sean ve sınıf arkadaşları Alistair, Jaesang, Catalina olacaktır.
Ödevlerin kaldırılması için açılan davanın masraflarını karşılamak, savlarını
ispatlayacak deliller toplamak onların içindeki merak, tutku
ve heves gibi en temel dürtüleri ortaya çıkaracak, her birinin kendi içindeki potansiyeli keşfettiği
ve açığa çıkardığı eşsiz bir yolculuğa dönecektir.
Kendisi de öğretmen
olan Stephen B. Frank, bu romanda çocukların doğal öğreniciler olduğunu,
bunun için ödeve ihtiyaçları olmadığını başarıyla gösteriyor. Zorunluluk yerine
merak ve tutkunun fitilinin ateşlenmesinin çocukların öğrenmesini nasıl olumlu
etkilediğini ispatlıyor. Önemli olanın içimizde gerçekten canlı olan, peşinden gitmeye
değer bulduğumuz tutkuyu bulmak olduğunun altını çiziyor.
Ölçme ve değerlendirmenin
her şeyden çok önemsenmesinin çocuklar üzerindeki zararlı etkilerini, mevcut
eğitim ve öğretim sisteminin gerek öğrenciler gerekse öğretmenler üzerinde
yarattığı baskıları anlatırken davaya delil oluşturacak bilimsel çalışma
sonuçları, gerçek dava kararları gibi edindiği bilgileri de okurla paylaşıyor.
Böylece okurun meseleyi tüm yönleriyle kendi içinde tartmasına, düşünmesine
olanak sağlıyor.
İnsan doğası gereği farklı
ve çeşitliyken, dersler arasında bariz bir hiyerarşiye, benzerliğe ve her şeyin standart olmasına dayalı eğitim ve
öğretim modelinin güçlü bir değişime, hatta devrime ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seren bu eğlenceli kitabı yetişkinlerin ulaşabileceği
yerde bulundurun.
Sınıfta İsyan Var! Ödev İstemiyoruz
Yazan Stephen B. Frank
Çeviren Gülfer Kırbaş
NotaBene Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder