Fare ile Dağ yirminci yüzyılın en önemli entelektüellerinden
Antonio Gramsci’nin yazdığı bir fabldır. İtalyan Komünist Partisi üyesi
Gramsci, 1926 yılında Mussolini hükümeti tarafından tutuklandı ve 20 yıl hapis
cezası aldı. Çok da iyi olmayan sağlığı, hapishane koşullarında daha da kötüye
gitti ve 1937 yılında henüz 46 yaşındayken öldü. Eserlerinin çoğunu, karısı ve
çocuklarına mektupları hapishanede yazdı. Fare ile Dağ, Gramsci’nin hapishanede
yazdığı metinlerden birisidir ve çocuklarına anlatılmasını arzu etmektedir.
1 Haziran 1931 tarihli mektubunda
şöyle seslenmektedir karısı Giula’ya:
“Delio’ya bizim oraların bir öyküsünü anlatmak istiyorum. İlgisini
çekecektir. Kısaca sana bahsedeceğim, sen de ona ve Giuliano’ya anlatırsın.
Küçük bir çocuk uyuyor. Yanında, uyandığında içmesi için büyük bir
bardak süt var. Bir fare sütü içiyor. Çocuk uyanıyor, sütü bulamayınca çığlığı
basıyor; annesi de feryat ediyor. Fare umutsuzca başını taştan taşa vuruyor fakat
bunun bir işe yaramadığını görünce süt bulmak için keçiye gidiyor.”
Fabl açlık çeken bir çocuğun
durumuyla başlar. Ne annesi ne de keçi onu besleyebilecek durumdadır. Keçinin
süt verebilmesi için ot yemesi, otlakta ot yetişmesi için su olması, suyun boşa
akmaması için çeşmenin tamir edilmesi gerekmektedir. Çeşmenin tamiratı içinse
taşa ihtiyaç vardır. Fare sonunda dağa gitmeye ve ondan taş istemeye karar
verir. Yolda onun çıplak yamaçlarını ve kurumuş su yollarını görür. Dağa vardığında
ona küçük çocuğun hikâyesini anlatır. Bir söz verir çocuk adına:
Fare, küçük çocuğun büyüdüğünde, dağın yamaçlarına çam ağaçları,
meşeler ve kestane ağaçları dikeceğine söz verdi. Yağmur geri gelecek, vadiyi
sulayacak ve toprak yeniden işlenecekti.
Dağ ikna olur. Taş verir. Duvarcı
çeşmeyi tamir eder. Su boşa akmaz, otlağa hayat verir. Toprak bereketlenir, otlak
yeşile boğar, keçiler ve inekler doyar, ağaçlar yeniden boy verir. Ağaçların
yeniden boy vermesiyle yağışlar düzene girer, toprak kayması biter. Çocukların
yetersiz beslenme tehditi ortadan kalkar. Kasabanın çehresi bütünüyle değişir.
Gramsci bu kısa fablda, doğal
kaynakları kısıtlı, yoksul bir halkın hikâyesini anlatmaktadır. Yaptığından pişman olup durumu düzeltmeye
çalışan farenin attığı adımlar üzerinden insanları durumu umutsuzca izlemek
yerine ayağa kalkmaya ve eyleme geçmeye davet etmektedir. Mektubunu şu
sözlerle bitirir nitekim:
“İkna olan dağ, taşları bağışlıyor ve bebek, neredeyse yıkanabileceği kadar
çok süte kavuşuyor. Büyüyor, ağaçları dikiyor; sonra her şey değişiyor. Dağın
kemikleri yeni toprağın altında kayboluyor, yağış yeniden düzenli hâle geliyor,
ağaçlar nemi tutuyor ve sağanakların ovaları tahrip etmesini önlüyor. Diğer bir
deyişle, farenin tasarladığı şey, hakiki bir beş yıllık plandan farksız! Bu
sahiden ormansızlaşmayla harap olmuş bir halkın öyküsü. Sevgili Giulia, lütfen
bu öyküyü çocuklara anlat ve onlarda nasıl bir etki yarattığını bana bildir.
Seni şefkatle kucaklıyorum.”
Fare ile Dağ güncelliğini asla kaybetmeyecek bir konuyu, insan ve
çevre ilişkisini ele alıyor. Önce insanın çevre üzerindeki yıkıcı etkilerini ve
sonuçlarını anlatıyor. Çizdiği karamsar tabloya rağmen ekonomik, onarıcı ve sağlıklı
çözüm yollarını okurla paylaşıyor. İnsanları olan bitene umutsuzca seyirci
kalmak yerine, küçük ve somut adımlar atmaya, dayanışmadan, yardımlaşmadan yana
tavır almaya teşvik ediyor.
Hâlâ çok güncel ve
etkileyici olan fabl, Milrazones tarafından, yazarın karısı Gilua’ya yazdığı 1
Haziran 1931 tarihli mektubu esas alınarak uyarlanmıştır. Laila Domonech’in resimlediği kitap dikine
açılan sayfa tasarımıyla dikkat çekiyor. Bu sayede, Gramscy’nin parçadan
bütüne, bireyden topluma olan vurgusu görsellere de yansıyor.
Yazan Antonio Gramsci
Uyarlayan Milrazones
Resimleyen Laila Domenech
Türkçeleştiren Öznur Gökmen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder