Hangi kitap?
Hangi kitabı seçmeliyim? Kendi içeriğimi yaratmak için nelerden beslenmeliyim? Giderek yığılan kitap kuleleri arasında alanım daralıyor. Hani oyun? Hani eğlence?
Kitap yazmaktan okumaya, okumaktan yazmaya zaman bulamayanlardan değilim. Hayatın içindeki akışkanlığın her ikisine ve çok daha fazlasına izin verdiğinin farkındayım ama giderek daha fazla gecemi odama kapanarak geçirdiğimin de farkındayım. Masa, duvar, kitap kuleleri, okunmayan kitaplar, yazılmayan öyküler, dar alan. Elim umduğumdan daha boş. Bu düşünceler beni içeride tutuyor, dolmalı, akmalı, kendimi beslemeliyim. Yalnızca kitaplardan süzülenler girmeyecek anlatılarıma. Bunun da farkındayım ama film izlemeden, bir kadeh şaraba, bir fincan kahveye, biraz avareliğe izin vermeden odama kapanıyorum. Kendime ait bir odanın sınırlarını ve varlığını her an içinde mevcut olarak mı doldurmaya çalışıyorum? Böyle nafile bir çabam olabilir mi? İnsan tuhaf varlık, zihnin işleyişi daha da garip.
Baharın elinin kulağında olduğu, her dalı tomurcukların bastığı bugünlerde kendime aylak avare gezmek, etrafı izlemek, yeni hikâye uçlarıyla eve dönmek için izin veriyorum.
Taslaklarımı kaleme aldığımda, yeniden yazmak denilen zor görev için masamın başında sıkı çalışacağım. Şimdi baharı tatma, değişime kucak açma, yenilenme, tazelenme zamanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder